Dünya genelinde 18 Nisan sabahı itibariyle 2 milyonu aşkın koronavirüs vakası olduğu 160 binden fazla insanın öldüğü raporlandı. Hepimiz bu yılın başından beri sabahtan akşama kaç kişinin hastalandığı, kaç kişinin öldüğü-iyileştiği, devletlerin salgını durdurmak için ne tür tedbirler aldığı ya da almadığını çok yakından takip eder durumdayız.
Bunu yapmamız da çok normal. Çok hızlı yayılan ve nüfusun büyük bir kısmını etkileyecek olan salgında her birimizin bizzat hastalığa yakalanma ihtimali de çok yüksek, hastalığa yakalanmasak bile işten çıkarmalar, ücretsiz izinler, sokağa çıkma yasakları hayatlarımızı altüst etmiş durumda.
İklim krizi derinleşiyor
Yine de Covid-19 salgını ve buna karşı altüst olan hayatlarımız iklim krizi tehdidinin boyutlarını unutturmamalı. Geçtiğimiz hafta, 15 Nisan’da dünyanın ikinci büyük buzulu Grönland’a ilişkin yeni bir rapor yayınlandı.1948 yılından beri kayıtları tutulan Grönland buzullarının buz tabakasının geçtiğimiz yıl rekor seviyede küçüldüğü, 600 milyar ton su kaybı yaşandığı ve bu miktarın deniz seviyesinin 1,5 milimetre yükselmesine yol açtığı ifade ediliyor. Grönland buz tabakası adanın yüzde 80’ini kapsıyor ve tamamının erimesi halinde küresel deniz seviyesinin yaklaşık 7 metre yükselebileceği uyarısı da yapılıyor. Bu korkunç, dehşet verici bir tabloya işaret ediyor.
Deniz seviyesinin değil 7 metre yükselmesi çok daha az miktardaki yükselmesi bile kıyılarda yaşayan milyonlarca insanın yaşam alanlarının sular altında kalmasına, toprağın ve tatlı su varlıklarının tuzlanmasına kadar çok hayati sorunlara yol açacak. İklim krizi derinleştikçe insanların ve diğer canlı türlerinin ihtiyaç duyduğu tüm yaşam destek formları büyük tehdit altında. Yaşamlarımız her geçen gün daha fazla pamuk ipliğine bağlanır durumda. Son 20 senede deniz seviyesi yılda 3,2 milimetre yükselmiş durumda ve bu hız son 80 yılın ortalama değerinin neredeyse iki katı. Halihazırda toprakları sular altında kalan ada ülkeleri var.
Kapitalizmin yarattığı belalar
Evet koronavirüsü çok ciddi bir kriz. İklim krizi ise bu salgın krizinden daha boyutlu daha derin bir kriz. Atmosferde biriken seragazları sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmayı imkansız hale getirdi. İklim sisteminin ne daha fazla fosil yakıt kullanımını ne de ormanların yok edilmesini tolere edebilecek hali kaldı.
Yıllardan beri atmosferde biriken seragazlarının iklimi değiştirdiği bilimsel raporlarla belgeleniyor, dünyanın dört bir tarafından milyonlarca insan iklimi değil sistemi değiştirin diye haykırıyor. Hem korona gibi salgın hastalıklar karşısında insanları çok korumasız, güvencesiz bırakan hem de iklim krizi gibi tüm yaşamı yokoluşa sürükleyen kapitalist sistemi ortadan kaldırmak gerekliliği ise her zamankinden daha elzem hale geliyor.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)