Anne tarafım herhalde 15. yüzyıldan beri buralarda yaşıyor. Baba tarafımsa yeni sayılır. Büyükbabam 1925’te evlenip babaannemle beraber İstanbul’a gelmiş; geliş o geliş. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun vatandaşı olarak doğmuş, Viyana’da okumuş, Berlin’de mühendis olarak çalışmaya başlamış. Sonra çalıştığı şirket İstanbul’a göndermiş onu.
Türkiye’de yaşamak bazen insanın canını sıkabiliyor ya biraz, ben de canım sıkıldığında büyükbabama kızardım eskiden. Dayanamayıp söylenirdim: “Başka gidecek yer mi bulamadın, be adam? İnsan oralardan kalkıp Türkiye’ye mi gelir, ey akılsız!”
Sonraları fikrim değişti, şükretmeye başladım. Ya İstanbul’da durmayıp devam etseydi? Ya Suriye’ye, Irak’a kadar gidip oralarda kalsaydı?
Şimdilerde daha da farklı düşünüyorum. Hiçbir şey fark etmezdi.
Kapitalizm Marx’ın döneminde bile bir dünya sistemiydi. Ve bu sistem bugün artık dünyanın bütününü tek ve aynı hâle getirmiş durumda.
Erken döneminde emperyalizm, kapitalizmin Batı Avrupa ve Amerika’dan dünyanın geri kalanına yayılması, her tarafı zorla, ezerek, sömürerek kendi dinamiklerine dahil etmesi süreciydi.
Bugün de, yüzeysel bakarsak, öyle görünebiliyor. Batı’nın, geri kalanlarımıza yaptığı bir şey gibi algılanabiliyor. Amerika ve İngiltere’nin şu anda Körfez bölgesinde çeşitli ülkelere ve üslere yayılmış (Afganistan hariç) 68.000 askerî personeli var. Üstelik bunları kullanmaya gerek bile kalmadan, istedikleri kişiyi havadan bombalayıp öldürebiliyorlar.
Evet, ama emperyalizm artık bundan ibaret değil.
General Kasım Süleymani’nin görevi Suriye, Irak ve Lübnan’da İran’dan yana örgütler yaratmak, bu ülkelerdeki gelişmeleri etkilemek, tüm bölgede İran’ın millî çıkarlarını savunmaktı. Kime karşı? Amerika mı? Kısmen. Ama aslen Suudi Arabistan’a, Türkiye’ye, bölgedeki diğer güçlere.
Keza, Türkiye’nin niye Suriye’de askeri var, niye Libya’da askeri var? Emperyalistlere karşı mı? Hayır, bölgenin önemli gücü olabilmek için.
Yeni Şafak gazetesinin en salak yazarlarından biri şöyle yazmış:
“Batılılar, İran’la birlikte hareket ediyorlar; dünyayı aptallaştırıyorlar! Batılılar, İslâm dünyasını durdurmak ve karıştırmak için İran’dan daha iyi müttefik bulamazlar!”
Doğu Perinçek de, anti-emperyalizm yaptığını zannederek şöyle demiş:
“Değerli arkadaşımız Süleymani’nin ABD tarafından katledilmesi... Bizim şehidimiz Kasım Süleymani; aynı zamanda insanlığın, Batı Asya’nın, İran’ın şehidi.”
Anti-emperyalizm, Amerika’ya karşı Müslüman generalleri, İranlı generalleri, Türk generallerini savunmak değildir.
Hepsine karşı çıkmaktır. Amerika’ya da, bölgesel egemenlere de karşı çıkmaktır.
Anti-emperyalizm, dün Arap Baharı’nda, bugün Lübnan’da, Irak’ta, İran’da rejimlere karşı sokaklara dökülen yoksul kitlelerden yana olmaktır.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)