Faruk Sevim

Faruk Sevim son yazıları

04.10.2019 - 10:19

Esnek çalışma işçiler için kölelik demektir

Esnek çalışma modeline hız verileceği, yeni açıklanan YEP'e yazıldı. İşçi sendikalarının ‘köle işçilik' diye tanımladığı esnek çalışma YEP'te, “İşgücü piyasasında yasal düzenlemesi bulunan ancak yeterli uygulama alanı olmayan esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliği artırılacaktır” hedefiyle yer aldı. 

Patronlar, diledikleri zaman işçi alıp, diledikleri zaman işçi çıkartmak ister. İşçileri diledikleri saatlerde, günlerde, hatta mevsimlerde ve en düşük ücretle çalıştırmak isterler. Bütün bu uygulamaları yapabilmelerinin adını da esneklik olarak tarif ediyorlar.

Kiralık işçi sistemi

İşverenlerin esnek işçi çalıştırmasının önündeki engelleri kaldıran, Özel İstihdam Büroları kurulmasını sağlayan, kiralık işçi sistemini getiren yasa tasarısı, 7 Mayıs 2016 tarihinde Meclis’te kabul edildi ve yasalaştı. Bu tasarı yasalaştığında Süleyman Soylu Çalışma Bakanı idi.

Bu yasa ile işverenler ihtiyaç duydukları işçileri, Özel İstihdam Bürolarından (ÖİB) kiralayabiliyorlar. İşçiye ihtiyaçları kalmadığında onu tekrar ÖİB’ye geri gönderiyorlar. Böylece ihbar, kıdem vb. her türlü tazminatı ödemekten kurtuluyorlar. ÖİB ise işçi ile yaptığı sözleşmeye dayanarak, ona sadece kiralandığı günler için ücret ödüyor, diğer günler için ücret ödemiyor. 

Esnek çalışmanın işçi için anlamı bu: İşverenlere kiralanmak, çalıştığı gün kadar ücret almak, diğer günler ücretsiz izinli olmak. Elbette çalışmadığı günler için SGK primleri de yatırılmıyor.

Kiralanan bu işçiler sendika üyesi olamaz, çünkü işvereni çalıştığı işyeri değil, onu kiralayan ÖİB’dir.

Kiralık işçiler asgari ücretle çalıştırılırlar, işçiler işverenleri ile her hangi bir ücret pazarlığı yapamazlar. Ama ayın her günü çalışamadıkları için, sonuçta ellerine asgari ücret kadar bir para bile geçmez, yani işçiyi asgari ücretin altında çalıştırmak, kiralık işçilik sistemi ile yasallaştırılmıştır.

İş kanununa göre işçiler yazılı olur vermedikçe, işveren iş koşullarını esaslı bir şekilde değiştiremez, yani işçiyi her istediği yerde çalıştıramaz. Ama kiralık işçileri işverenler her yerde çalıştırabilir, çünkü onların söz hakkı yoktur.

İş kanununa göre işgünü 8 saat, hafta 45 saat ile sınırlıdır. Ama kiralık işçiler istenildiği kadar çalıştırılırlar, çünkü onların hakkını savunacak bir sendikaya girmeleri mümkün değildir.

İşverenler esneklik sayesinde işçi alıp çıkartmanın maliyetinden kurtulur, asgari ücretin altında işçi çalıştırmaya yasal güvence elde etmiş olurlar. İşverenler sendika gibi can sıkıcı bir örgütten kurtulup işyerinde tek otorite haline gelirler. 

İŞKUR: En büyük Özel İstihdam Bürosu

Hemen her gün haberini okuduğumuz bir olaydır. 50 kişilik bir iş için 5 bin kişi başvuruda bulunur, adaylar spor salonlarında sınava tabi tutulur veya kura çekerler. 

Bu faaliyetin önemli bir kısmını, diğer kurumlara kiralık işçi temin etmek için ÖİB gibi çalışmaya başlayan İŞKUR organize ediyor. İŞKUR’un kiralık işçi temini yıllardır devam ediyor, bu yolla İŞKUR her yıl ortalama 200 bin işçiyi kiralıyor. 

Sistem şöyle çalışıyor: İşçiler İŞKUR ile sözleşme yapıyor. İŞKUR da başka bir patrona kiralıyor. Ücretlerini işini yaptıkları patron değil, kiralayan İŞKUR veriyor, elbette asgari ücret. Başka da hiçbir hakları yok.

İşini yaptıkları ikinci patrondan, ücret ve sosyal hak olarak hiçbir hak talep edemezler, zam isteyemezler. Orada sendika varsa üye olamaz, toplu sözleşmenin işçilere kazandırdığı haklardan birini bile talep edemezler.

Sürekliliği olan bir işi yapsalar da, kısa dönemli olarak, “belirli süreli” kiralanıyorlar. 3, 6 veya 9 ay çalışabiliyorlar. Bir yılda 9 aydan fazla çalışamıyorlar. Peş peşe en fazla 24 ay çalışabiliyorlar.

Süreleri bittiğinde işlerine son veriliyor. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı alamıyorlar. Evlilik, doğum ya da ölüm sebebi ile çalışmadıkları günlerde, sebebi belgeleseler bile, ücretleri kesiliyor. Raporlu bile olsalar, o günlerin ücreti kesiliyor.

Kiralık işçilik, 21. yüzyılda ortaçağın köleliğini hatırlatıyor. Hükümet işte bu kölelik sisteminin yeterince yaygınlaşmadığını iddia ediyor, daha fazla yaygınlaşmasını, işçi ücretlerinin daha da aşağıya çekilmesini istiyor. Türkiye’nin Avrupa için ucuz işçi cenneti olmasını arzuluyor. Muhtemelen Manisa’da fabrika açmayı planlayan Alman otomotiv firması Volkswagen’i diğer kapitalistlerin takip etmesi için ortam hazırlıyor.

İşçi sendikaları, bu kölelik sistemine karşı en kısa zamanda ayağa kalkmalıdır.

Faruk Sevim

[email protected]


Bültene kayıt ol