Faruk Sevim

Faruk Sevim son yazıları

19.03.2019 - 10:24

Gezi iddianamesi işçi sınıfına saldırıdır

Gezi Direnişi yıllar sonra yeniden gündem oldu. Gezi’nin bir kutuplaştırma aracı olarak iktidar için değeri bir kez daha ortaya çıktı. İktidarın düşman yaratma stratejisine bu defa yargı da dahil oldu. Gezi olayları gündemleştirildi, iddianame kabul edilip kovuşturma başlatıldı.

Geziye katılan milyonlarca kişi arasından seçilen 16 kişinin ortak özelliği bir siyasi örgüte bağlı olmamaları. İddianamede Gezi Direnişini düzenlemekten dolayı adı geçen Osman Kavala, Anadolu Kültür’ün kurucusu ve 18 aydır hapiste. Bir diğer tutuklu sanık Yiğit Aksakoğlu, Bilgi Üniversitesi’nde Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Eğitim ve Araştırma biriminde çalışıyor. Aksakoğlu’nun faaliyet alanı, şiddetsiz eylem biçimleri, sivil toplum organizasyonları, kolaylaştırıcılık, belge ve bilgi analizi. Tutuksuz yargılanmasına devam edilecek diğer 14 sanık da, ya bir STK yöneticisi, ya da çalışanı. Tümü için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Gezi iddianamesinde hedef alınan tüm bu kişilerin ortak özelliği, daha demokratik ve özgür bir Türkiye için barışçı, şiddet içermeyen eylemler yapmak, yapılmasını önermek.

Hükümetlere karşı barışçı, şiddet içermeyen eylemler yapmak, bu eylemleri düzenlemek için örgütlenmek önemli bir insan hakkıdır. En son 1998 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve tüm üye ülkelerin uymakla yükümlü olduğu İnsan Hakları Savunucularına dair Beyanname’de bu açıkça belirtilir.

Gezi iddianamesi ile barışçı, şiddet içermeyen eylemler yapmak, yapılması için örgütlenmek, cezalandırılmak istenmektedir. Gezi parkının park olarak kalmasını savunan, bunun için sokağa çıkanlar suçlu ilan edilmektedir. Bu çok tehlikeli bir yoldur.

Türkiye işçi sınıfı tarihi pek çok barışçı, şiddet içermeyen eylem biçimleri ile doludur. Sürekli yapılmakta olan grevler, direnişler, basın açıklamaları, mitingler, 1991 Zonguldak Madencileri yürüyüşü, 90’lı ve 2000’li yıllarda memur sendikalarının yaptığı hak arama eylemleri, işçilerin kendi haklarını savunmak için yaptıkları barışçı eylemlerdir. Bu yönüyle Gezi iddianamesi esasında işçi sınıfına gözdağı veriyor.

İşçi sendikaları Gezi davasının temelinin boş olduğu yönünde bir kampanya başlatmalıdır. Tersi durumda, her büyük işçi mitingi sonrası benzer suçlamalar gündeme gelebilir. Gezi’de Osman Kavalaların, Yiğitlerin maruz kaldığı suçlamalar, mitinglerden sonra sendika yöneticilerinin, sendika emekçilerinin muhatap kaldığı suçlamalara dönüşebilir.

Faruk Sevim

[email protected]

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol