Kapı çaldı, açtım, başörtülü bir kadınla iri yarı bir herif. Ellerinde naylon torbalar, çiçekler filan. Herif elindeki torbalardan birini bana uzatarak, “Ben MHP belediye meclisi adayınız bilmem kim, hanımefendi de AKP adayınız bilmem kim” dedi.
Aklıma son günlerde okuduğum bir iki gazete haberi geldi:
“Erdoğan, konuşmasında terörle mücadele konusunda kararlı olduklarını belirtip ‘Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan’ dedi, önce ‘bozkurt’ işareti yaptı, ardından da ‘rabia’ işareti.”
“Trabzon Şalpazarı’nın MHP’li belediye başkan adayı Refik Kurukız, AK Parti’nin aday tanıtım toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘Bozkurt’ işareti yapmak için izin istedi. Erdoğan, ‘Hadi yap bakalım’ deyince, ‘Bozkurt’ işareti yaptı.”
“Milliyetçi camianın önde gelen sanatçılarından olan Arif Nazım, Cumhurbaşkanı Erdoğan için ‘Memleket Adam’ isimli bir şarkı besteledi. Söz ve müziği Arif Nazım’a ait olan şiir için özel bir klip de hazırlandı.”
AKP sayesinde, MHP bir yandan devlet kademelerine 1970’lerdeki Milliyetçi Cephe hükümetleri döneminden beri hiç olmadığı ölçüde kadrolarını doldururken, bir yandan da önümüzdeki yerel seçimlerde bir dizi belediyede söz sahibi olacak.
AKP ile MHP’nin ‘Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan’ konusunda, devletin bekasını her şeyin önüne koymak ve Suriye’de bir Kürt oluşumunu engellemek konularında yüzde yüz aynı olduklarını biliyoruz.
Peki, bu ittifak karşısında muhalefet ne yapıyor?
Kılıçdaroğlu şöyle demiş mesela:
“Ülkücü kardeşlerime sözüm var. Ülkücü kardeşlerimin bayrak sevgisi, vatan sevgisi, insan sevgisi benim gönlümde, yüreğimde de aynen vardır. Bizim sevgimiz vatan sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisidir. O nedenle ülkücü kardeşlerim bilsinler, onlara hiçbir sözüm yok, benim başımın üstünde yerleri var.”
“Ülkücü kardeşleri” ne düşünür, bilmem, ama AKP MHP’yi belediyelere taşırken, Kılıçdaroğlu İYİ Parti’yi taşıyacak.
Bölünmüş olan faşist partinin bir kanadını AKP yükseltirken, diğer kanadını ana “muhalefet” partisi yükseltiyor.
Ve bu arada HDP ve bazı sol partiler çareyi, kurtuluşu, çözümü bu muhalefet partisini desteklemekte ve hatta bu partiden aday olmakta buluyor.
Dolayısıyla seçmenin önüne hiçbir alternatif konmamış oluyor. Ya milliyetçiliğe oy verecek, ya milliyetçiliğe. Ya faşist partinin bir kanadıyla ittifak yapanlara, ya diğer kanadıyla yapanlara.
Belli ki, amaç sadece AKP’yi zayıflatmak. Hayatta başka amacımız kalmamış.
Peki, ama bu kadar çekingen davranmaya ne gerek var yahu? Kürt siyasetini, solu filan dağıtalım, hepimiz CHP’ye girelim, olsun bitsin!
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)