Hakan Tahmaz

Hakan Tahmaz son yazıları

Hakan Tahmaz tüm yazıları

30.01.2019 - 08:50

Cumhur İttifakı, yerel seçimin yönü

Cumhur İttifakı, yerel seçimlerde parlamento içi muhalefeti de etkisi altına almış görünüyor”

31 Mart 2019 Pazar günü sandık başına gidecek seçmenin tercihine sunulacak belediye başkan adayları büyük ölçüde netleşti. Kurulan ittifaklar, yapılan iş birlikleri ve adayların profilleri, seçimlerin gidişatına ilişkin bir fikir verecek nitelikte.

Partilerin kurdukları ortaklıkların, iş birliklerinin ne derece sahici olduğunu ve her birinin kendi seçmenini ikna kabiliyetini sandıklar açıklandığında göreceğiz. Partilerde yaşanan tartışmalar ve istifalar, işin kolay olmadığının işareti.

24 Haziran 2018 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde kurulan Cumhur İttifakı, yerel seçimlerde parlamento içi muhalefeti de etkisi altına almış görünüyor. Kurulan ittifakları, açık-gizli iş birliklerini ve ana muhalefetin adaylarının büyük bir bölümünü bu etkileşimin göstergesi olarak değerlendirmek mümkün.

Hatta HDP sözcüsü Saruhan Oluç’un Gazete Duvar’da yer alan “İstanbul, Adana ve İzmir’de HDP, Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday göstermeyecektir. Demokrasi güçlerinin, sendikaların, STK’ların, meslek birliklerinin, demokrasi ve hak mücadelesi verenlerin işaret ettiği adaylara oy verilmesi için çalışmalarımız olacaktır” açıklamasını da böyle yorumlayanların sayısı hayli fazla.

CHP’nin HDP ile görünmeme siyaseti, Cumhur İttifakı'yla paralel yürüme değilse nedir?  Bal gibi AK Parti, MHP siyasal konseptine yandan çarklı dahil olmaktır.  

24 Ocak 2019 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde kabul edilen “Türkiye’deki muhalif siyasetçilerin kötüleşen durumu” raporunun oylamasında görülen AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti’den oluşan dörtlü ittifak, bir anlamda Türkiye’ye yön veriyor.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hafta sonu partisinin Antalya örgütünün yemeğindeki konuşmasında, “31 Mart seçimleri bölgedeki gelişmelerden sonra artık sadece yerel seçim değildir, memleketin beka seçimidir” sözlerinde ifadesini bulan strateji hayata geçiriliyor.

İktidarın bu tür tanımladığı bütün sorun ve konularda bu dört parti her zaman birlikte veya paralel davrandı, ortak yaklaşım sergiledi. Ancak gelinen aşamada sorun bunun ötesine geçmişti.

Muhalefetin stratejisi, Cumhur İttifakı'na yerel seçimlerde mevzi kaybettirmek, geriletmek şeklinde sunuluyor. Ama her biri ayrı telden çalıyor.

İyi Parti MHP'nin yerine oynarken, CHP yeni rotasını belirlemiş değil. HDP, savaş cephesini geriletmek için batı ilerinde kötünün iyisini tercih etmenin hayırhah bir tutum olduğunu ilan etti. İzmir, İstanbul ve Adana illerinde Kürt seçmeni, belediye meclis üyeliklerini kazanarak yerel yönetimlerde temsil ettirme taktiği izleyeceği ifade ediliyor. Bkz. Parti sözcüsü Saruhan Oluç - Şirin Payzın söyleşisi: https://t24.com.tr/haber/hdp-sozcusu-saruhan-oluc-sirin-payzin-in-sorularini-yanitliyor,805936

Peki muhalefetin ana gövdesi CHP, bu yerel seçimlerde kendi duvarlarını yıkabilecek mi ya da buna yönelebilecek mi? Bu olmadan demokrasi güçlerin seçimlerden başarı elde edebilmesi mümkün mü? Bunlara evet diyebilmek imkânsız.

CHP’nin MHP ile yarışan İyi Parti ile açık ittifakı, ulusalcı duyarlıkları canlı tutma heveskârlığı, belediye başkan adaylarının birçoğunu parti içindeki en geri siyasi görüşten veya merkez sağdan belirlemesi, bu türden beklentilerin beyhude olduğunun emareleri.  

HDP’nin seçim stratejisini üç noktada özetlemek mümkün: 1-) Bölgede, kayyım atanan belediyeleri daha yüksek oyla geri almak ve bunlara yeni belediyeler katmak 2-) Batıda Cumhur İttifakı'nı geriletecek, demokrasi güçlerinin kazanımına yol açacak fedakârlıklar yapmak 3-) Üç büyük kentte yerel yönetimlerde Kürtlerin belediye meclisi üyeliği çerçevesinde ilk defa yaygın temsilini sağlamak. Bu üç noktada her türlü ilişki ve iş birliğine açık olduğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede bölgede Kürt partileriyle iş birliği yapıldı.

Batıda da HDP, CHP’yi millici cepheyle ittifaktan uzaklaşmasını kolaylaştıracak adımlar atıyor. Bunun bir işe yaradığı söyleyemeyiz. Hafta sonu PM toplantısının açış konuşmasının yapan Eş Başkan Sezai Temelli, “Batı’da tek ayaklı fedakârlık olmaz, muhalefet partileri de adım atmalı” açıklaması yaptı. Toplantı bitiminde parti sözcüsü Saruhan Oluç, “Batıda Türkiye demokrasisi adına fedakârlık yapıyoruz” açıklaması yaparak İstanbul, İzmir ve Adana büyükşehir başkanlıklarına aday çıkarmayacaklarını ifade etti. Keza AKPM’sinin sözünü ettiğim önergesine CHP’nin karşı oy vermesini problem etmemeye özen gösteriyor, sorun etmiyor.

HDP, çözüm sürecindekine benzer “fazla özgüvenli ve her şeye hakim” davranışını, şimdi CHP ile ilişkilerinde sergiliyor. Bu, çözüm sürecinde nasıl seçmene dert anlatamaz olmalarına yol açtıysa, şimdi de benzer sonuçlara yol açabilir. 17 Nisan 2017 anayasa referandumundan itibaren izlenen CHP merkezli bu siyasetle hiçbir ilerleme kaydedilemedi.

Ana muhalefet partisinin, Cumhur İttifakı'nın önünde tıkaç görevi görme perspektifinden oldukça uzak, iç ve dış bir dizi sorunda milli cephede yer alması, yerel seçimlerden sonra tehlikeyi daha da büyütebilir.

Kürt illerinde elde edilen başarıyı, Batı'da yapılan fedakârlıklar baltalayabilir. Nasıl mı? 2015 Haziran seçimlerinden sonra CHP ve MHP ikilisinin kuracağı hükümete dışardan destek verebileceğini açıklayan o zamanın HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Meclis'te dokunulmazlığının nasıl ve kimlerin oylarıyla kaldırıldığını hatırlamak yeter.

CHP merkezli siyaset, HDP’nin kuruluşundaki, Kürt dinamizmin dönüştürücü etkisini Türkiye siyasetine taşıma yaklaşımının terk edilmesine yol açabilir. HDP’nin özgünlüğünün erimesini daha da hızlanabilir.

Bunu bir ölçüde de CHP’nin tutumu belirleyecek. Seçimlere dair bütün veriler, batıda birçok seçim bölgesinde HDP seçmeninin tutumunun belirleyici olacağını gösteriyor. HDP’nin kendi eliyle yarattığı beklentiye vereceği yanıtın sandıkta ne derece belirleyici olacağı tartışılabilir ama seçim sonrası için çok şey ifade edeceği kesin.

Bu nedenle çözüm HDP’yi CHP’ye doğru itelemekte değil, imkanı varsa CHP’yi HDP’ye yaklaştırmakta aranmalı. Yoksa  CHP’nin sözcüsü Faik Öztrak’ın açıkladığı gibi “milli iş birliği” yaparak sandıklardan milli mutabakatı çok ararlar, ama hayal görmelerinin ötesine geçemez.

Hakan Tahmaz

(www.hakantahmaz.com)


Bültene kayıt ol