Geçtiğimiz Cuma petrolün varil fiyatı 47 sterlinin altına düşerek, bir yıldan fazla süre içindeki en düşük değerine ulaştı. Birkaç ay önce son dört yılın en düşük düzeyi olan varil başına 67 sterline inmişti. Elbette, piyasalarda böylesi iniş çıkışlar oluyor. Ancak petrol siyaset bilimcisi Simon Bromley’in “stratejik bir meta” olarak tanımladığı bir siyasi güç kaynağı. Petrol fiyatının son günlerdeki iniş çıkışı iktisattan ziyade siyasetle, özellikle devletler arasındaki jeopolitik rekabetle ilgili. Spesifik olarak ise Donald Trump’ın Ortadoğu siyasetiyle ilgili.
Trump İran’daki rejimi tecrit etmek ve zayıflatmak istiyor. Bu yüzden selefi Barack Obama’nın nükleer program konusunda Tahran ile mutabakata ulaştığı uluslararası anlaşmanın feshedileceğini duyurdu. Ayrıca İran’a yeniden ekonomik yaptırım uygulamaya başladı. Petrol fiyatlarındaki artışı tetikleyen, yaptırımların geri dönüşüydü çünkü bu yaptırımların İran’ın petrol ihracatında düşüşe neden olmasından korkuluyordu.
Ancak Trump çok benzin tüketen muhafazakâr seçmenleri memnun etmek için, petrol fiyatlarını düşük tutmaya çok önem veriyor. Bu yüzden ABD sekiz ülkenin sınırlı miktarda İran petrolü ithal etmeyi sürdürmesine izin verdi. Buna rağmen İran’ın petrol ihracatı Nisan ayındaki günlük 2,8 milyon varilden, Ekim ayında 1,8 milyon varilin altına düştü. Başka bir petrol üreticisi boşluğu doldurmalı ve üretimini arttırmalıydı.
Geleneksel olarak bu rolü Suudi Arabistan oynamıştır. Göreve geldiklerinden beri Trump ile damadı ve Ortadoğu otoritesi Jared Kushner, hırslı Suudi veliaht prens Muhammed bin Selman’a (MbS) yaklaştılar. Trump ve damadı MbS’nin İran’a karşı kilit bir müttefik olduğunu düşünüyor ve onun İsrail ve Filistin’e barışın gelmesine katkı sunabileceğinin hayalini kuruyorlar. Oysa şimdi MbS’nin başı büyük belada.
Rejimin ılımlı bir muhalifi olan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan konsolosluğunda vahşice öldürülmesi, dikkatleri MbS’nin Suudi Arabistan’ın yönetimini ele aldığı 2015’ten bu yana izlediği pervasız politikalara çekti. Bu politikalar arasında Yemen’de yıkıcı bir savaş, Suudi zenginleri haraca bağlamaya ve siyasi rakiplerini bertaraf etmeye yaramış olan bir yolsuzluk karşıtı kampanya ve Lübnan Başbakanı’nın kaçırılması bulunuyor.
İktidardaki aile içinde MbS’ye rakip olanlar onun etrafını sarıp kuşatmaya başlamışlardı ki Trump imdadına yeytişti. CIA’nin Kaşıkçı’nın ölüm emrini MbS’nin verdiğine dair bir “yüksek güvenilirlikli” yargıya vardığını açıklamasından hemen sonra Trump saçma sapan bir açıklama bir açıklama yayınlandı: “Veliaht Prens bu trajik olayla ilgili bilgi sahibi olmuş olabilir; belki olmuştur, belki olmamıştır.”
Trump MbS’nin Kaşıkçı’yı “bir devlet düşmanı” olarak tanımlamasını alıntılayarak Suudi Arabistan’ın İran’a karşı “muhteşem bir müttefik” olduğunu savundu ve “Suudi Arabistan Krallığının ABD’de 350 milyar sterlinlik harcama ve yatırım yapmayı kabul ettiğini” söyledi. Bu rakam hayli tartışmalı ama asıl önemlisi Trump’ın Suudileri “petrol fiyatlarını makul düzeyde tutma konusundaki ricalarıma karşı son derece duyarlı oldular” diyerek takdir etmesi.
ABD desteğine son derece muhtaç olan Suudiler, bütçelerini denkleştirmek için varil başına minimum 62 sterlinlik bir fiyata ihtiyaç duysalar da, petrol üretimlerini gerçekten de günde yaklaşık 11 milyon varile kadar çıkardılar. Financial Times bu gelişmeleri “Trump bu aşamada Riyad karşısında kontrolü elinde bulundurmalı” diye yorumladı.
Gazetenin editör yardımcısı Roula Khalaf, “Donald Trump’ın ‘Önce Suudi Arabistan’ politikasına” öfkesini ifade etti. Aynı zamanda şunları da ifade etti: “Modern Suudi Arabistan’ın kurucusu İbn Suud’un, 1945 yılında USS Quincy gemisinin güvertesinde Franklin D. Roosevelt ile buluşmasından bu yana iki ülke arasındaki ilişki sıkı bir şekilde belirtilmiş çıkarlara dayanıyor; Suudi Arabistan petrolün istikrarlı bir şekilde akışını sağlıyor ve Petro-dolarlarını yeniden çevrime sokuyor, ABD ise Suudi Arabistan Krallığının güvenliğini sağlıyor. İnsan haklarına denklemde hiç yer verilmedi.”
Tek zayiat insan hakları değil. ABD-Suudi Arabistan ittifakı sera gazlarının atmosfere salınmasının devam etmesini sağlıyor. Petrol fiyatları rekor seviyelere düşerken Beyaz Saray, kendi hükümet uzmanlarının açıkladığı ve küresel düzeyde eğer düşük karbon ekonomisine geçilmezse, küresel ısınmanın ABD’ye yüz milyonlarca dolara ve her yıl binlerce ölüme mal olacağı uyarısında bulunan bir raporu yalanladı.
Alex Callinicos
(Socialist Worker'daki orijinalinden Sosyalist İşçi için çeviren Onur Devrim Üçbaş)