Ekim'in öngünü: 1917 yaz ayları

10.06.2018 - 16:09

Onur Öztürk, Rusya'da 1917 Ekim devrimine giden süreçte yaz aylarındaki sürecin önemini anlatıyor. 

1917 yılı Rusya’da adeta devrim dalgaları ve ayaklanmalarla geçmiştir. Bu devrimler sadece geniş bir coğrafyaya sahip olan Rusya’yı değil bütün dünyayı etkilemiştir. 1917 yılının ilk devrimi olan Şubat Devrimi esnasında Bolşevikler oldukça sınırlı bir güce sahiptiler. Oysa kısa bir süre sonra giderek güçlenecek olan Bolşevikler 1917 Kasım’ına gelindiğinde artık devrimci fikirlerle kitleleri buluşturabilmişlerdi. Bir yıldan az süren bir zaman diliminde bu değişim nasıl gerçekleşmişti ve Bolşeviklerin bu başarısında temel politikalar nelerdi? Bu soruları cevaplayabilmek için özellikle 1917 yaz aylarında yaşananları ve Bolşeviklerin tutarlı politika ve taktiklerini gözden geçirerek bir sonuca varmamız mümkündür.

Nisan Tezleri ve kitlelerin talepleri

Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’na dahil olmasının ardından işler beklendiği gibi gitmemiş ve müttefiklerin Rusya’ya yardım gönderememesi Rusya’nın başarılarını sınırlandırmış ve işler daha da kötüye gitmiştir. Kötü gidiş karşısında 1917 23 Şubat’ında Dünya Kadınlar Günü’nde Putilov işçileri başta olmak üzere işçi ve kadınların katıldığı, “iş, ekmek” sloganıyla gösteriler başlamış ve 27 Şubat tarihinde özellikle askerlerin de taraf değiştirerek ayaklanmacılara katılmasıyla beraber Çar gelişmelerden endişe duyarak tahtan feragat etmek zorunda kalmıştır.

Şubat Devrimi’nin ardından çarlık rejimi sona ermiş ve ikili bir iktidar yapısı oluşmuştu. Bir yandan çarlık döneminden kalma Duma ve diğer yanda ise kendiliğinden oluşan Petrograd Sovyeti başta olmak üzere sovyetlerdi. Duma’da liberallerin yanı sıra Menşevikler ve Sosyalist Devrimciler gibi reformist sosyalist gruplar vardı. Sovyetler ise, işçi köylü ve askerlerin aşağıdan yukarıya örgütledikleri ve kendiliğinden oluşan öz örgütlenmelerdi. Bolşevikler zamanla özellikle Petrograd Sovyeti’nde güçlü konuma geleceklerdi. Diğer yandan Şubat sonrası Livov liderliğinde geçici bir hükümet kurulacak ve bu hükümet kitlelerin talepleri ve gelişmeler karşısında yetersiz kalacaktı. Gerek Şubat Devrimi öncesinde gerekse sonrasında işçilerin fabrikalarda denetim ve daha fazla ekmek, köylülerin toprak, ağırlığı köylülerden oluşan askerlerin ise savaşın sona ermesi ve barış talepleri vardı. Diğer yandan devrim sonrası oluşan görece özgürlük ortamında Bolşevik liderler teker teker Rusya’ya dönemeye başladılar. Örneğin Lenin, Nisan ayında sürgünden dönmüştü ve döndükten kısa bir süre sonra “Nisan Tezleri” adı verilen görüşlerini yayınlamıştı. Nisan Tezleri, Şubat Devrimi sonrası burjuva devrimin gerçekleştiği ve artık kitlelerin önünde duran devrimin sosyalist bir devrim olduğu tezini işleyip tüm iktidarın sovyetlere verilmesi talebini savunurken, köylülere toprak, hemen ilhaksız barış gibi talepleri dile getiriyordu.

Geçici hükümetin savaş politikası ve Kornilov darbesi

Özellikle savaş koşullarının ağrılığı ve kentlerin temel gıda ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanan sıkıntılar toplumda geniş tepkilere neden olmuş ve yaşam koşulları giderek ağırlaşmıştı. Geçici hükümet önceleri zaman zaman savaşın sonu konusunda ikircikli davranmış ve kısa bir süre sonra da savaşın sürdürülmesi yönünde karar almıştı. Savaşın sürdürülmesi toprak ilhak etme amacı gütmediği ve devrimlerin kazanımlarının savunulması amaçlandığı söylense de gerçekten aslında bundan çok uzaktı. Diğer itilaf devletleriyle yapılan gizli yazışmalarda aslında toprak talepleri de gündeme getirilmekteydi. Buna karşılık Bolşeviklerin özellikle emperyalist savaşa karşı net bir tutum almaları ve hemen barışın sağlanması konusundaki tutarlı tavırları onların Sovyetler içerisinde giderek güçlenmesini sağlamıştır.

Ülkede giderek kötüleşen ekonomik durum nedeniyle Temmuz ayı içerisinde gösteriler yaşanmış ve Kerenski hükümeti gösterileri bastırmış ve çok sayıda kişi açılan ateş sonucu hayatını kaybetmişti.

Ardından geçici hükümet siyasi baskıları arttırır ve bazı Bolşevikler hakkında tutuklama kararı çıkarır. Bunun üzerine Lenin kılık değiştirerek Finlandiya’ya geçer ve burada Devlet ve Devrim adlı kitabını yazar. Devlet ve Devrim kitabı kapitalizmden sınıfsız topluma geçiş aşamasında “devlet olmayan devletin” nasıl olması gerektiği üzerinde durmuştur. İşçi devletinin nasıl olması gerektiği fikri önceleri marksistler arasında net bir fikir içermiyordu. Paris Komünü deneyimi konusunda Marx, Fransa’da İç Savaş adlı çalışmasıyla işçi devletinin nasıl olması gerektiğini belirtmişti. Lenin ise gerek 1905 devrimi ve gerekse 1917 Şubat Devrimi deneyimlerinden hareketle bu tezleri geliştirmiştir. Buna göre işçi demokrasisi sovyet veya konseylere ve diğer öz örgütlenmelere dayanır ve aşağıdan yukarıya doğru örgütlenir, seçilen bir kişi ortalama bir işçi maaşından fazla alamaz ve gerektiğinde geri çağrılabilir. Bunun dışında işçiler ve emekçiler üzerinde baskı aracına dönüşen ordu ve polis kaldırılıp yerine işçilerin ve halkın silahlanmasına dayalı bir oluşuma gidilir. 

Diğer yandan geçici hükümet Lenin hakkında “Alman ajanı“ olduğuna dair söylenti yayarak Lenin’i itibarsızlaştırmaya çalışır. Ancak bütün bu kampanyalar Bolşeviklerin güçlenmesini engellemekte başarılı olamaz.

Kornilov darbesine karşı tutum

İşte böyle bir kargaşa ortamında General Kornilov bir darbe girişiminde bulunur. Bolşevikler içersinde bu durum karşısında tartışma yaşanır kimileri mevcut hükümetin burjuva bir hükümet olduğu ve darbe karşısında hükümeti savunmanın doğru olmayacağı görüşün savunsa da darbenin bütün demokratik kazanımları hedeflediği görüşü ağırlık kazanmış ve Kornilov darbesine karşı net tavır alınmış ve bu sayede darbe girişimi ezilmiştir. Bu durum Bolşeviklerin Petrograd sovyetinde daha da güçlenmelerini sağlar ve Ekim Devrimi’nde Bolşeviklerin daha hazırlıklı olmalarının yolunu açar.

Şubat Devrimi ve Ekim Devrimi arasında geçen süreç bize pek çok ders sunmaktadır. Her şeyden önce Bolşevikler kitlelerin demokratik taleplerini tutarlı bir biçimde savunmuşlardır. Bu tutum onların kitleler nezdinde daha fazla sempati kazanmalarını sağlamıştır. Bunun dışında savaşa karşı net bir tutum alınmış ve bu durum da ordu içersindeki yoksul ailelerden gelen askerlerin sosyalist fikirlerle tanışmasını sağlamıştır. Dolayısıyla devrimci fikirlerle kitle hareketinin buluşması sağlanmış ve bu durum Ekim Devrimi’ne giden süreci de başlatmıştır. Diğer yandan gerek 1905 devrimi ve gerekse Şubat Devrimi ve ardından Ekim deneyimi Paris Komünü’nde olduğu gibi işçi iktidarının nasıl olması gerektiği fikrini netleştirmiştir.

Onur Öztürk



Bültene kayıt ol