Rusya’da devlet kapitalizmi teorisi üzerine

17.11.2021 - 13:49

Volkan Akyıldırım 1917 Rus Ekim Devrimi’nin ardından yaşanan gelişmelerin ele alınış biçiminin sosyalizmi kavrayış biçimine doğrudan bağlı olduğunu tartışıyor.

SSCB bundan 30 yıl önce maden işçilerinin başını çektiği grev hareketleri eşliğinde yıkıldı.

Doğu Avrupa’daki Stalinist uydu rejimler ise 1989-1991 arasında işçilerin merkezinde yer aldığı politik devrimlerle yok oldu.

Dünyanın ikinci büyük gücüne dönüşen Çin’in sosyalizme yönelmiş olduğunu düşünenler hâlâ var.

Yakın zamanda barışçıl protestoları polis marifetiyle bastıran, düzmece suçlamalarla sosyalist aktivistleri tutuklayan Küba’nın sosyalist olduğunu düşünenler Türkiye’de hayli kalabalık.

Rusya’nın “kurucu babası” Stalin’in doğum gününü kutlayıp Mustafa Suphi ve yoldaşlarını Karadeniz’de boğduran Türkiye’nin “kurucu babasına” selam gönderenler, Stalinizm’le hesaplaşmayıp buralara “reel sosyalizm” diyerek olmadık bir dualizmi sosyalist mücadelenin ortasına atanlarla birlikte Türkiye Stalinist fikirlerin popülerliğini sürdürdüğü nadir yerlerden biri. 

Sosyalist İşçi geleneğinin diğer tüm sol akımlardan ayrıldığı yer tam da burasıdır.

Stalinizm’in doğası

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, komünist ve sosyal demokrat partilerin solunda konumlanan uluslararası Troçkist hareket büyük bir krize girdi.

1917’de Rusya’da patlak veren devrim, başta Almanya olmak üzere birçok ülkede devrimci ayaklanmaları tetiklemiş olsa da tek bir ülkeye sıkışmıştı. Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren işçiler- 1918’de başlayan emperyalist kuşatma ve iç savaşın ardından- 1920 yılında yüzde 90 oranında imha olmuştu. İşçi sınıfının doğrudan iktidar organı olan Sovyetler gibi fabrika komiteleri de toplumsal temellerini yitirmişti. Bunun gibi birçok organ hayatta kalan ya da partiye devrimden sonra katılan parti üyeleri tarafından yönetiliyordu. Devrimin yıktığı çarlık rejiminin bürokratları, kırmızı parti kartlarıyla işlerinin başına dönmüştü.

“Genel sekter” sıfatıyla Stalin, giderek devletle iç içe geçen parti bürokrasisini kontrolü altında tutarken sosyalizmin tek bir ülkenin sınırları içinde kurulabileceğini savunmaya başladı. Partinin önce dünya devrimini ve siyasal alanda işçi kontrolünü savunan sol kanadını (Troçki),  sonra ittifak kurduğu sağ kanadını biçerek, tüm sovyet mekanizmasına hakim oldu. 1929’a gelindiğinde Ekim Devrimi’nin birçok kazanımı yok edilmiş ve 1. Beş Yıllık Plan adı altında sermaye birikimi yeniden başlatılmıştı.

Ortaya çıkan korkunç rejim neydi? Ekim Devrimi’nin liderlerinden, daha sonra Stalin tarafından Rusya’dan sürgüne gönderilecek olan Troçki’ye göre Sovyet Rusya’sı yozlaşmış bir işçi devletiydi. Bu Lenin’den alınmış bir kavramdır, Lenin 1921’deki yazılarında Sovyet rejiminin nasıl yozlaştığını bizzat anlatır. Troçki ise bu eleştiriyi Stalinizm’in hakimiyetiyle birlikte daha da olgunlaştırmış, geliştirmiştir.

Troçki, Rusya’da üretim araçlarının devletleştirilmiş olmasını ve planlı ekonominin uygulanmasını Ekim Devrimi’nin maddi kazanımları olarak görüyordu. Tepede ise asalak bürokrasi yuvalanarak tarihin tekerleğini tersine çevirmeye çalışıyordu. Stalinist bürokrasi devrilirse işçi devleti yaşamaya devam edecekti. Zaman geçtikçe Troçki’nin fikirleri de değişti. Stalin’in bir ajanı tarafından katledilene kadar SSCB’nin yozlaşmış da olsa bir işçi devleti olduğu fikrini savunmaya devam ederken, giderek yeni bir sosyal devrimin gerekliliğine varan saptamalara ulaşmıştı. Troçki yaklaşan dünya savaşıyla birlikte Stalinist rejimin yıkılacağını düşünüyordu.

Troçki’nin düşündüğünün tam tersi oldu. SSCB, İkinci Dünya Savaşı’ndan dünyanın üçte birini kontrol eden bir süper güç olarak çıktı. Doğu Avrupa’da Kızıl Ordu işgali ya da SSCB askeri desteğiyle tıpatıp SSCB’ye benzeyen uydu devletler doğdu. 

Rusya’daki “yozlaşmış işçi devleti” 1917 devrimlerinin bir sonucuydu. Doğu Avrupa’da ise böyle bir devrime gerek olmadan kızıl ordu işgalleri ya da partizan savaşlarıyla kapitalizmden ileri örgütlenmeler yukarıdan aşağı kurulmuştu. Eğer böyle ise Marx’ın sosyalizmin işçi sınıfının kendi bilinçli eylemi olduğu ve ancak bir toplumsal devrimle kurulabileceği fikri boşa çıkıyordu.

Cliff’in keşfi

Tony Cliff, Filistinli Yahudi bir ailenin çocuğu olan genç bir devrimciyken, defalarca gözaltına alındığı ülkesinden çıkmak zorunda kaldı ve İngiltere’ye gitti. Bu gidişin bir amacı vardı. Dönemin Troçkist akımındaki tartışmalara teorik yanıt vermesi istenmişti.

Günlerce süren bir araştırmaya girişti. Gerek resmi SSCB belgeleri, gerekse saygın tüm kaynakları inceledi. İncelemesinde Marx’ın Kapital’deki yöntemini kullanarak Stalinist Rusya’nın nasıl bir toplum olduğu sorusuna yanıt aradı.

Vardığı sonuç Rusya’nın sosyalist olmadığı, yozlaşmış da olsa bir işçi devleti ya da kapitalizmden daha ileri bir toplumsal düzen olmadığıydı. 

Cliff, 1948 yılında yayınlanan Rusya’da Devlet Kapitalizmi adlı kitabında Marx’ın politik ekonomi eleştirisiyle incelediği SSCB’nin bürokratik devlet kapitalizmi olduğu sonucuna vardı: Tıpkı Batı’da olduğu gibi Doğu’da da işçi devrimleri gereklidir, dedi. 

Böylece Marx’ın sosyalizmi işçi sınıfının kendi eylemi olarak gören açıklamasıyla ters düşmeyen Stalinizm’in açıklanması yapılabildi. Moskova’dan Çin’den bağımsız bir devrimci alternatifin, Uluslararası Sosyalist Akım’ın temelleri atıldı ve dönemin devrimcileri teorik krize son vererek örgütlenmeye başladı. 

Stalinizm’in çöküşü

Tony Cliff’e göre Stalinizm’e son verecek olan Rus ve Doğu Avrupa işçileriydi. Böyle de oldu. Uluslararası Sosyalistler, Troçki ve Cliff’in öngördüğü bu demokratik devrimleri selamlayarak daha ileriye gitmelerini savundu. 

Solun geri kalanında ise tam tersi bir hava oluştu. SSCB ve Doğu Bloku’nu sosyalist, revizyonist de olsa kapitalizmden ileri, yozlaşmış da olsa işçi devleti olarak kabul eden sol akımlar Stalinizm’in yenilgisini sosyalizmin yenilgisi olarak gördü.

7 çocuk doğuran kadına devlet madalyası verilen, politik mahkumları toplama kamplarında katleden, grevleri, sendikaları, her türden devletten bağımsız örgütlenmeyi yasaklayan, Çernobil gibi felaketleri yaratan, amansız bir baskı ve artı-değer sömürüsünün devam ettiği bir toplumu sosyalizm olarak kabul edenler hızla eridi, sağa kaydı. Çoğu bugün Türkiye’nin en milliyetçi akımları arasında yerlerini aldı.

Stalinizm’in devrimci eleştirisini zaten yapmış olan Uluslararası Sosyalistler ise Marksist geleneği günümüzde devam ettirerek örgütleniyor.

Z Yayınları’ndan çıkan Rusya’da Devlet Kapitalizmi kitabına Sosyalist İşçi dağıtımcılarından ya da online kitapçılardan ulaşabilirsiniz.



Bültene kayıt ol