AKP mitingi, Hamas ve işgal karşıtlığı

05.11.2023 - 08:38

DSİP üyesi Şenol Karakaş’la İsrail’in işgali, AKP’nin Filistin’le dayanışma mitingi, Hamas’ın niteliği gibi başlıkları konuştuk. 

AKP’nin yığınsal Filistin mitingi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şenol Karakaş: Erdoğan’ın düzenlediği miting, etrafında hangi analizler yapılırsa yapılsın, şu gerçeği doğruluyor: İsrail’in operasyonlarına karşı bu toplumda büyük bir savaş karşıtı öfke var. Erdoğan, muhalefetin moralsizliği, kafa karışıklığı nedeniyle, muhalefet görevine de soyunarak büyük bir kalabalıkla Filistin’le dayanışmak için bir araya geldi. Milyonlarca insanın Filistin konusunda büyük bir tepkisi olduğundan hiçbir kuşku duymamalıyız.

Erdoğan bu öfkenin sesiymiş gibi davranarak önemli bir hamle yaptı. Miting alanında da Hamas’ın terör örgütü olmadığına dair yaptığı vurguyla önemli bir manevra yaptı. Hem, Hamas liderliği nedeniyle Filistin direnişine mesafe alanları paralize etti hem de dünyaya meydan okuyan antiemperyalist Erdoğan anlatısına güç kattı. 

İsrail işgaline karşı sol nasıl bir tutum içinde sizce?

Sol, Filistin halkıyla dayanışmak için güçlü bir miting yapmıyor, yapamıyor. Bir yandan İsrail’in katliamlarına karşı öfke büyüyor. Ama aynı anda Hamas konusundaki fikri kargaşa muhalefeti paralize ediyor. Bu yüzden çevremizde şu vurguyu güçlü bir şekilde yapmalıyız: beğenin ya da beğenmeyin Hamas Gazze’de halkın çoğunluğunun desteğine sahip. Üstelik, bir halkın kanlı bir işgale direnişine destek olmak için liderliğinin bizimle bir ve aynı görüşlere sahip olmasını beklersek tıpkı saf bir sosyal devrim bekleyenlerin çok bekleyeceği gibi böyle bir halk direnişine rastlayamayız.

Solun, AKP-İslam-dindarlar-dindar yaşam tarzı-Hamas-IŞİD bağlantıları kurarak kendisini devletçi bir laiklik savunusu etrafında politika dışına itmesi ne yazık ki Filistin halkıyla dayanışmayı Erdoğan’ın aslında Filistin halkıyla gerçek bir dayanışmadan uzak girişimlerine teslim etmek anlamına geliyor.

Siyonistler 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırının kışkırtılmamış bir saldırı olduğunu söylüyorlar? Siz nasıl bakıyorsunuz?

Hamas ve direniş örgütlerinin saldırısı ertesinde Siyonistler ve onların Batılı destekçileri ağız birliği etmişcesine aynı kavramı kullandı:"unprovoked" (kışkırtılmamış) saldırı.

Bu, elbette kışkırtılmış bir saldırıdır. Tersini söyleyenlerin kışkırtmanın ne olduğu ve İsrail’in 75 yıldır uyguladığı politikalar hakkında hiçbir fikri yok demektir. Daha doğrusu açık açık yalan söylüyorlar demektir. 

Öncelikle sömürgeci apartheid devleti İsrail'in 75 yıllık varlığı kışkırtma sebebi. Siyonist terörün ve işgalin tarihi çok daha gerilere, ilk göçlerin teşvik edildiği 19. Yüzyıl sonlarına kadar uzanıyor. Ve elbette direnişin tarihi de.

Filistin'e Yahudi göçünün ilk dalgası "Birinci Aliya"nın üzerinden 141 yıl, Teodor Herzl'in "Yahudi Devleti" kitabını yayınlanmasının üzerinden 126 yıl, ilk Siyonist kongrenin toplanmasının üzerinden 125 yıl, Balfour Deklarasyonu'nun üzerinden 106 yıl, ilk büyük Arap İsyanı'nın üzerinden 103 yıl geçmiş.

Siz gelişmeleri bu tarih üzerinde ele alıyorsunuz değil mi?

Elbette. Bugün yaşananlar ve Hamas'ın liderliği bu tarihsel gelişmeler içinde anlam kazanıyor. 

Hamas 80'lerin sonundaki "Birinci İntifada" süreci içinde doğdu. Hamas'ın yükselişinin iki ana nedeni vardı: Filistin halk kitlelerinin mücadele isteği, geleneksel Filistin liderliğinin mücadeleyi ileri götürmekte yetersiz kalması hatta bir ölçüde yozlaşmış olması.

Müslüman Kardeşler kökenli bir örgüt olarak Hamas tabandan yükselen mücadele isteğine cevap verdi. Bununla da yetinmeyip İhvan geleneğinde olduğu üzere sosyal dayanışma ağlarını da kapsayan daha gelişkin bir örgütlülük ortaya koydu. Neo-liberal krizin etkileri, İslamcılığın yükselişi, bölgesel dayanışmayı kolaylaştıran ümmet kültürü, Oslo Barış sürecinin yarattığı hayal kırıklığı gibi nedenler de bunlara eklenince 2006'daki seçim zaferinin de koşulları ortaya çıkmış oldu.

Filistin’de kimi desteklemeyi öneriyorsunuz?

Biz Filistin direniş hareketini destekliyoruz. Küresel intifada hareketini güçlendirmeyi hedefleyenler, elbette, bu direnişe olan saygısını ifade eden politik kesimler ve milyonlarca insandır. Direniş hareketinin arkasında büyük bir halk desteği bulunan Hamas konusunda ise görüşümüz şudur: İsrail başta olmak üzere tüm uluslar ve uluslararası topluluklar, Filistin halkının meşru temsilcisi olarak Hamas'ı kabul etmeli.

Bazıları "Hamas bir terör örgütüdür" diyecek, laiklik eğitimini Kemalizm’in devletçi müfredatından alan bazı Türk sol grupları ise Hamas'ın "dinci ve gerici" olduğunu belirtecektir.

Uluslararası Sosyalizm Akım’ın konuyla ilgili açıklamasında olduğu gibi “Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ve İsrailli yerleşimci sömürgeci devlete karşı silahlı mücadele yürütme hakkını destekliyoruz.”

Benzer tartışma Kürt sorununda da yaşanıyor

Evet, Kürt sorununda terörizm tartışmasıyla sık sık karşılaştığımız gibi Filistin sorununda da inkârcı bir devlet bütün bir hareketi ve halkı terörist olarak yaftalamaya çalışıyor. Sadece Türkiye’de Kürt illerinde değil. 2017’de de Irak Kürdistan’ında gerçekleşen referandumda halkın büyük çoğunluğu, yüzde 93’ü bağımsızlık lehine oy verdi. Ama hem bölgesel güçler, hem emperyalist devletler ve hem de Türkiye’de bazı sol çevreler bu referanduma karşı çıktı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi bir dizi yaptırımla karşılaştı.

Şunun görülmesi gerekiyor, Hamas kitle desteğine ve geniş bir örgütlenme ağına sahip bir halk hareketidir. Ayrıca sömürgeci devlete karşı sürdürülen silahlı mücadele "terör" kapsamına girmez. Bu özü itibarıyla eşitsiz güçler arasında bir savaştır.

Biz, İsrail terörüne son verilmesini, İsrail’in yenilmesini istiyoruz. Filistin halkının yanındayız. Bu yüzden de taleplerimiz etrafında güçlü bir Filistin’le dayanışma hareketi örmek için hızla mücadeleye giriyoruz.

Böyle durumda gerçekten devrimci bir tutumu nasıl alacağı konusunda kafası karışık olanlar şöyle düşünürlerse rahat bir nefes alabilirler: “Gazze’de olsam ne yapardım?”

Hamas’la kıran kırana bir örgütsel ve ideolojik mücadele ama İsrail terörüne karşı yan yana! Böyle bakınca İstanbul’dan, Ankara’dan ağır bir şiddet sarmalına mahkum edilen bir halkın direnişine öğretmenlik yapmaya son vermesi mümkün olabilir çeşitli sol kesimlerin. İslamofobi işgale karşı hareketsiz kalmaya ve Filistin halkıyla dayanışmak için bir şeyler yapmak isteyen milyonların Erdoğan’ın mitinglerinde buluşmasına neden olur.

Filistin’le dayanışma mücadelesinde hem İslamofobi’ye hem de antisemitistlere aynı anda karşı çıkmalıyız. On binleri kapsayacak sağlam bir “Filistin’e özgürlük” mücadelesi ancak böyle inşa edilebilir.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol