Portreler: Magnus Hirschfeld

20.06.2022 - 16:49

Hayatının büyük çoğunluğunu Almanya’da geçiren fizikçi ve seksolog Magnus Hirschfeld 1868 yılında Prusya İmparatorluğu’nun günümüzde Polonya’ya bağlı bulunan Pomerania şehrinde Aşkenaz Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1887-1888 yıllarında önce felsefe ve filoloji okuyan Hirschfeld, daha sonra tıp eğitimi aldı. Tıp doktorluğu derecesini aldıktan sonra sekiz aylığına ABD’nin Chicago şehrini ziyaret etti. Burada yürüttüğü çalışmalar sırasında şehrin eşcinsel topluluğunun altkültürünü incelemeye başladı. Yazdığı kitap ve makalelerde eşcinselliğin evrensel bir olgu olduğunu savundu. 

Almanya’nın Magdeburg şehrinde birkaç yıl pratisyen hekim olarak çalıştıktan sonra eşcinsel aşk üzerine Sappho ve Sokrates isimli bir broşür yazdı. 1897 yılında ise yayıncı Max Spohr, avukat Eduard Oberg ve yazar Franz Joseph von Bülow ile beraber Bilimsel İnsani Komite’yi (WhK) kurdu. WhK, Almanya’da LGBTİ+ hareketinin en önemli örgütü hâline gelirken, Hirshcfeld de bu hareketin en tanınır kamusal figürü oldu. Sloganı “Bilim yoluyla adalet olan” WhK’nin en temel faaliyeti, Almanya ceza yasasında yer alan ve eşcinselliği yasaklayan 75’inci fıkranın kaldırılması üzerine yürüttüğü kampanyaydı.  Bu amaçla Hirscihfeld öncülüğündeki örgüt 6 bine yakın imza topladı. İmzacılar arasında Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) liderlerinden August Bebel, Karl Kautsky, Eduard Bernstein gibi kişilerin yanısıra Almanya’nın tanınmış entelektüel figürlerinden Albert Einstein, Stefan Zweig, Herman Hesse, Thomas Mann, Rainer Maria Rilke gibi isimler bulunuyordu. Yasağın geri çekilmesi talebi SPD içindeki bir azınlık tarafından parlamentoya taşındıysa da destek bulamadı. 

WhK’nin sloganı Hirschfeld’in fikirlerini net bir şekilde yansıtıyordu, ona göre eşcinsellik bir üçüncü cinsiyetti ve bilimsel olarak bunun gösterilmesi eşcinseller üzerindeki baskıların ortadan kalkmasını sağlayacaktı. 175. Madde temel olarak geyler hakkında olsa da Hirschfeld, kendi bilimci perspektifi içinden cinsel kimlik ve cinsiyetlerin doğal olgular olduğunu savunarak LGBTİ+’ların hakları için mücadeleye devam etti. Bu mücadelesi sebebiyle hem bilim çevrelerinde hem de politik sahnede sert eleştirilere maruz kaldı. Hatta 1920 yılında daha sonra Nazi Partisi’nin önemli bileşenlerinden biri olacak bir milliyetçi grup tarafından öldüresiye dövüldü. 

Yıllar içinde hem bilimsel çalışmalara hem de aktivizme devam eden Hirschfeld, 1914’te I. Dünya Savaşı başladığında savaş karşısında ikircikli bir tutum aldı.  Üyesi bulunduğu SPD’nin önemli bir kısmı gibi başlangıçta savaşa kısmi bir sempati beslese de, kısa bir süre sonra pasifist bir pozisyonu savunmaya başladı. 

1919’da Almanya’da gerçekleşen devrim yeni bir aşamayı temsil ediyordu. Almanya’daki devrim sosyalizmle sonuçlanmadı ancak imparatorluğun yerini cumhuriyet aldı. Hirschfeld’in de üyesi bulunduğu SPD devrimcilere sırt çevirerek iktidara gelmişti. Ancak devrimci fikirler yaygın bir şekilde konuşuluyordu. Bu ortamda Hirschfeld Seksüel Bilimler Enstitüsü’nü kurdu ve fikirlerini enstitüde hayata geçirdi. 1933 yılında Naziler iktidara geldi ve enstitüyü kapattı. Eşcinselliğe karşı bir savaş başlatan Naziler Hirschfeld’i de sürgüne yolladı. Hirscheld, 1935’te Fransa’da sürgündeyken hayatını kaybetti.

Can Irmak Özinanır

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol