Yeni gösterime giren Argentina, 85 adlı film, tarihte ilk kez sivil yargının darbeci generalleri yargılaması sürecini konu alıyor.
Yönetmen Santiago Mitre'nin çektiği, Martín Mauregui yaratıcısı olduğu film 1980'lerin başında Arjantin'de geçiyor.
24 Mart 1976 günü Arjantin ordusu, Peron hükümetine bir darbe ile devirerek yönetime el koymuştu.
Askeri diktatörlük yedi yıl sürdü. Faşist ideolojiye sahip generallerin emriyle ülkede 700'den fazla gizli tutuklama merkezi kuruldu. 30 binden fazla kişi öldürüldü ya da kaçırılarak "ortadan kayboldu." Çok sayıda kişi işkencenden geçirildi, kadınlara tecavüz edildi. Bazılarının bebekleri çalındı.
"Kirli savaş" terimi bu dönemde ortaya atıldı. Arjantin darbecilerinin temel gerekçesi - tıpkı 12 Eylül darbecilerin de olduğu gibi - ülkede cereyan eden ve "kökü dışarıda" olan "anarşiydi." Kastedilen Che Guavera'nın gerilla savaşı stratejisinden etkilenerek silahlı mücadeleye girişen sol örgütlerdi. Generaller bu örgütleri yok etmek için, bütün üyelerini ve tabanlarını yok etme emrini verdi. 1990'ların başında Türkiye'de uygulanan gerilla-sivil ayrımı yapmadan topyekun imha politikalarına benzer olarak her türden sol muhalif ve sıradan insanlar da devlet şiddetinin hedefi oldu.
Kaçırma ve kaybetmeler, dönemin yargısı tarafından soruşturulmazken Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te bir meydan olan Mayo de Plaza da anneler, eşler, kız kardeşler başlarına beyaz eşarp bağlayarak oturma eylemine başladı. Türkiye'de yakınları devlet güçleri tarafından kaybedilen Cumartesi Anneleri'ne esin kaynağı olan bu hareketin darbeden 1 yıl sonra (1977) ortaya çıkışı, askeri diktatörlüğün ölen ve yaşayan kurbanları için adalet mücadelesinin başlangıcıydı.
Argentina, 1985 askeri diktatörlüğün sona erdiği 1983 yılına dönüyor. Ordu yönetimden çekilmiş fakat ayrıcalıklarını korumaktadır. Alfonsin başkanlığında sivil hükümet iş başındadır ve generalleri halka karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanması talebini karşılamak istemektedir. Ülkenin yasalarına göre askerler sadece askeri mahkemelerde yargılana gelmişken bu kez sivil mahkemede yargılanmaları gündemdedir.
Film, bu süreçte yaşananları, generallerin yaydığı korkuyu, baskı ve engellemeleri, davaya savcı olarak atanan Julio César Strassera (Ricardo Darín canlandırıyor) biyografisi üzerinden inceliyor. Savcı Strassera, filmdeki bir replikte dile getirdiği gibi, kahraman falan değildir. İnançsız ve endişelidir. Buna rağmen dava önüne gelince, sırtına yüklenen tarihsel sorumluluğu yerine getirmek zorunda kalır.
2 saat boyunca sürükleyici bir şekilde akan film, sadece darbecilerin yargılanmasını değil, Arjantin tarihinin en kanlı döneminde yaşananları kurbanların gözünden bugünün izleyicisine aktarıyor. Dava dosyalarından yapılan alıntı ifadelerle en ağır işkencelere tabi tutulan insanların sesleri duyuluyor.
Politik tutumunun yanısıra bir dönemi iyi aktaran filmde usta oyunculuklar karşımıza çıkıyor.
Darbeciler bir kez işbaşına gelsin onlardan kurtulmak zordur. İktidardan gitseler de oluşturdukları baskı rejiminden kurtulmak ve tekrar geri gelmelerini engellemek için mücadele gerekir. Bu mücadele olmadan darbeyle hesaplaşılamaz. Ve bu mücadele zorludur.
Savcı Strassera ve ekibinin, hukuk mücadelesi sonucu darbenin lideri olan faşist general müebbet hapse mahkum edilse de darbe davaları 15 yıl sürdü. 1025 kişi ceza aldı. Bu süreçte, darbeciler davaları sulandırmak ve itibarsızlaşmak için her şeyi denedi.
Bu mücadele sayesinde Arjantin'de bir daha darbe olmadı. Adalet için mücadele edenlerin filmde beliren temennisi kazandı: Bir daha asla!
Argentina, 1985’i her darbe karşıtının izlemesini öneriyoruz.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)