Salomé Jashi’nin yazıp yönettiği Taming the Garden (“Bahçeyi Ehlileştirmek”), doğal dünyanın bile seçkinlerin zenginliği ve gücü tarafından nasıl şekillendirildiğinin tuhaf ve hüzünlü bir belgeseli.
Salomé Jashi’nin yazıp yönettiği Taming the Garden (“Bahçeyi Ehlileştirmek”), doğal dünyanın bile seçkinlerin zenginliği ve gücü tarafından nasıl şekillendirildiğinin tuhaf ve hüzünlü bir belgeseli.
Denizde yüzdürülen dev bir ağaç… Fantastik romanlarda rastlayabileceğiniz türden bir sihirbazlık.
Ve Gürcistan’ın bu sahil kasabası sakinlerinden birinin dile getirdiği gibi, “Bir peri masalı gibi adeta.” Ancak belgesellerde peri masallarıyla karşılaşma ihtimaliniz yoktur.
Bu, asırlık ağaçların “tuhaf” bir alıcıya satılmasının hikayesi.
Gürcistan sahilinde küçük, sevimli bir köpek eşliğinde yürürken gözünü en eski ve görkemli ağaçlara dikip, hangilerinin kendi özel bahçesine daha iyi uyacağına karar veriyor. Bu adam Gürcistan’ın eski başbakanı Bidzina Ivanishvili.
Ağaçları seçtiğinde – ve arazinin sahibine de altyapı iyileştirmesi sözüyle birlikte yüklü bir meblağ ödediğinde – ağır iş makineleri giriyor devreye. Ardından kolektif bir acıya şahit oluyoruz. Kasaba halkının bir zamanlar gölgesinde, güzelliğiyle büyülenerek dinlendiği ağaçlar sökülüp götürülüyor, geriye acı verici bir boşluk kalıyor.
Filmin yapımcıları mesafeli bir ilişki sürdürmeye özen göstermiş olsalar da kameralarını ağaçlardan geriye kalan o boşluklara uzun uzun odaklayıp sonra da bizleri, yakından gösterdikleri iş makinelerine bakmaya zorlarken aslında bu duygusal mesafeyi kapatıyorlar.
Yaşlı bir kadın, evini kuvvetli rüzgarlardan koruyan ağaçların arasında kara kara düşünüyor. Az sonra o ağaçlar da yerlerinden sökülecek. Onları, 25 yaşlarındayken diktiğini anlatıyor, işçiler pek kulak asmıyorlar. Neler olup bittiğini anlamaya çalışan kasaba sakinleri yavaş yavaş toplanıyor. Bazıları ağlamaklı, bir kısmıysa neşeli.
Sonra aniden başka bir sahneye geçiyoruz. Arka planda flamingolar ve yabani kuşların olduğu bir tabiat parkını andırıyor burası. O zalimin yaşadığı yer bu mu?
Bakımlı çimler arasına beton patikalar döşenmiş. Çim biçme makinelerinin başındaki işçiler her yere saçılmış görünüyor. Asırlık benzersiz ağaç koleksiyonu küçük tepeciklerin üstüne kondurulmuş, zar zor ayakta duruyor, otomatik bir sulama sistemiyle besleniyorlar.
“Bahçeyi Ehlileştirmek”, bağırmadan, fısıldayarak anlatan bir film. Süper zenginler her neyi arzu ediyorlarsa köklerini söküp götürür, üzerinde sahiplik iddia ederler, diyor: Geriye de boşlukta yankılanan bir hüzün kalır.
Blythe Taylor
Socialist Worker’dan çeviren Tuna Emren