Bir biyokimya profesörü olan Isaac Asimov çağımızın sayılı polimatları arasında yer alıyordu. Neredeyse tüm ana bilim dalları konusunda engin bilgiye sahip olan büyük yazar, bilimkurgu edebiyatının gelişimine öncülük eden Foundation, nam-ı diğer Vakıf üçlemesini yarattığında, insanın hayata bakışını değiştirebilecek güçte bir eser sunmuştu.
Asimov’a “Tüm Zamanların En İyi Roman Serisi” Hugo Ödülünü kazandıran, - kabaca özetlersek - bir Galaktik İmparatorluğun çöküşünü anlatan üçleme 50’li yılların başında kaleme alındı.
İmparatorluğun son demlerinde, matematikçi Hari Sheldon’ın ileri sürdüğü psikotarih adlı yeni bir yaklaşım, kalabalık nüfusların geleceğini, kitlelere dair istatistiksel yasalardan yola çıkarak öngörülebilir hale getirir. Seldon, Samanyolu’nun her yerine yayılmış olan imparatorluğun çökeceğini ve 30 bin yıl sürecek bir Karanlık Çağ’ın geleceğini söyler. Çöküş kaçınılmazdır ama imparatorluğun yeniden kurulabilmesi için de bir plan tasarlar ve işte bu da galaksinin en uzak kıyısına yerleştirilmiş bilim insanlarının kuracağı Vakıflar’dır.
Eserin beyazperdeye aktarılması kolay bir iş değildi. Tıpkı Frank Herbert’in Dune’u gibidir Vakıf, “uyarlanamaz” kategorisindeki eserler arasında yer alır. Öyle ki yine tıpkı Dune’da olduğu gibi, birçok kişi tarafından defalarca denendi fakat hepsi zaman içinde rafa kaldırıldı. Örneğin Sony Pictures 2009’da haklarını satın almış, projeyi tamamlayamamıştı. HBO serinin tüm haklarını Sony’den aldı, yeni bir proje geliştirmeye adandı ama ondan da sonuç çıkmadı. Ve nihayet inanılmaz bir bütçe ile, Josh Friedman – David Goyer ikilisi tarafından, Apple TV için uyarlandı.
Galaktik dâhiyi Jared Harris’in canlandırdığı TV uyarlaması, seriyi okumamış birine televizyondaki en başarılı yapımlardan biri gibi görünebilir ki öyle olmadığı da söylenemez zaten – esere aşina değilseniz izlemenizi öneriyor, incelemenin bundan sonrasını okumanızı tavsiye etmiyorum.
Öncelikle şunu belirtmeliyim; uyarlamanın yazar ve yapımcıları, kendilerinden önce deneyen herkesin elini yakmış olan bu benzersiz seriye hâkim olduklarını daha ilk bölümden belli ettiler. Fakat sorun şurada; üçlemeyi bu kadar değerli kılan felsefi derinliği pek önemsenmemiş görünüyor. Kitaplarda yer almayıp sonradan eklenen birçok gereksiz (ve çoğu da şiddet içeren) ayrıntı var mesela, hatta karakterler üzerinde de oynandığını görüyoruz. Ancak eserin ruhu ıskalanmış.
Entelektüel yönü ağır basan böyle bir seriyi bazı popüler klişelerle bezemenin bir sonucu olarak, ticari açıdan bakıldığında başarılı ama beklentileri karşılayamayan bir uyarlama oldu Vakıf: Değiştirilmiş, parçalanmış ve kimi kısımları yeniden yazılmış. Olağanüstü sinematografisine ya da Jared Harris ve Lee Pace’in muazzam performanslarına rağmen “bir şeyler eksik” hissi yaşatıyor insana.
“Zamanın ruhuna” uyarlanmış bu haliyle Vakıf’ı orijinal eserden alınan ilhamla üretilen, ona sadık kalma derdi olmayan bir dizi olarak görürseniz, o zaman sorun yok; görsel aktarımı üzerine yoğunlaşan ve bunu gerçekten başaran bir yapım. Belki de daha fazlasını beklememek gerek. Ne de olsa büyük fikirler, derin sorgulamalar içeren böyle girift bir üçlemeyi televizyon serisi formatında izlemek istiyorsanız, bir parça hayal kırıklığı yaşamaya da hazırlıklı olmalısınız.
Tuna Emren
(Sosyalist İşçi)