Adliyeler, hiyerarşi ve eşitsizlik üzerine bir dizi

24.05.2020 - 12:23

“Güçlüler zayıfların üzerinde durduklarında insanlar umursamazlar. Zayıf olanlar çığlık atıp geri saldırdıklarında onlara agresif ve başa bela deriz” repliği Miss Hammurabi dizisinin önemli vurgularından biri.

Adliyede yardımcı hâkim olarak ilk iş gününe giden bir kadın hakimin metroda önce kendisine ardından bir başka kadına yönelik tacize karşı duruşu, adliyenin girişinde yaşlı bir kadının oğlunun öldüğü ameliyat ile ilgili bir davanın adil bir şekilde görülmediğini, kendisinin mağdur edildiğini anlatan bir protestoya tanıklık ederek adliyeye girmesi daha sonra olacak olanların habercileri.  

Türkiye’de bir üniversitenin 2017 yılında yaptığı araştırmada kadınların yüzde 41’i cinsel saldırıya uğrarken, cinsel tacize uğrayanların oranı yüzde 93 çıkmış. Başka bir araştırmaya göre tacize uğrayan kadınların yüzde 8,3’ü şikâyette bulunuyor. Sadece Türkiye’ye has değil bu durum. Finlandiya’da her yıl yaklaşık 50 bin kadın tecavüz ve cinsel şiddete maruz kalmasına rağmen sorumluların çoğu adalete teslim edilmiyor. 2017 yılında tecavüz suçundan sadece 209 mahkûmiyet kararı verilmiş.  Aynı yıl Danimarka’da tecavüze uğrayan veya tecavüz girişiminde bulunulan kadın sayısının 24 bini bulduğu bilinmesine rağmen sadece 890’ını polise başvurmuş. Bunların da yalnızca 94’ü mahkumiyetle sonuçlanmış. 

“Adalet arıyorum”

Bundan farklı bir dünyada yaşamayan Hakim Park ve adliyedeki diğer kadın çalışanlar bir yandan kadın olmaktan kaynaklanan bir dizi sorunla boğuşurken, diğer yandan da kıdemli hakimlerle genç hakimler arasındaki hiyerarşik yapı tüm genç hakimlerin zorlanmasına sebep olmaktadır. 

Kısa bir süre içinde hem kendisi hem de iş arkadaşları için eşitlikçi, hiyerarşik olmayan bir iş ortamı için çabalamaya başlar. Aynı zamanda da mağdurların adalet arayışına yardım etme çabası içine girer. Ve bu çabaları kendisine karşı bir tepkinin gelişmesine sebep olur. Başta sosyal medyada olmak üzere hakkında bir karalama kampanyası başlatılır. 

Bizim medyamızdan da aşina olduğumuz taktiklerle cadı kazanı kaynatılır. Bu kampanyayı yürütenler ona Miss Hammurabi adını verirler. Ancak özellikle genç iş arkadaşlarının da dayanışmasıyla ayakta kalmayı başarır. 

Kendisi de eski bir mağdur olan yardımcı hakimimiz aynı ofiste çalışan diğer hakimle olan bir diyaloğunda kendisine yöneltilen “sen intikam arıyorsun” suçlamasına “hayır adalet arıyorum” yanıtını verir. Zaman zaman mahkeme salonunda mağdurun sesi olmaya çalışarak adaletin tecelli etmesi için çabalar. 

Gerek dizideki münferit davaları, gerekse de kadın başrol oyuncusunun ve çevresindekilerin başından geçenleri kendi adıma çok etkileyici buldum. 

Kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddeti, flört şiddetini ortaya koyuş biçimi, toplumsal cinsiyet rollerini sorgulaması, toplumda yerleşik hâle gelmiş bulunan çok sayıda önyargıya karşı duruşu ve adalet sistemindeki güçlüden yana olan eşitsizlikleri teşhir edişi ile Miss Hammurabi sıkılmadan izleyebileceğiniz bir dizi olduğu gibi, oyunculuk açısından da samimi bir yöne sahip. Herkese iyi seyirler...

Bekir Ersin

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol