İşçi sınıfı filmleriyle tanınan Yönetmen Ken Loach'un, La France Inter radyosu ile yaptığı söyleşi... Gazi Şahin kısa bir özet yaptı:
Ken Loach, France Inter radyosuna verdiği bir röportajda, 22 Nisan itibarıyla Koronavirüsten ölen insan sayısının 17 bini aştığı İngiltere'de kamu sağlığı sisteminin, yıllardır geçmiş hükümetlerce idaresinin "devasa boyutlarda bir skandal" olduğunu söyledi.
Yönetmen, özellikle sağlık sistemi başta olmak üzere kamu hizmeti sektörlerinin nasıl özelleştirilmiş olduğuna ve özelleştirmenin salgın sürecinde ortaya çıkan sonuçlarına değindi:
"Yaşlılar için bakım evleri idaresi özel şirketlere verildi. Buralarda çalışan sağlık işçileri bu özel şirketlerin çalışanlar oldu. Sıkça aracı iş bulma kurumları tarafından ise alınan sağlık isçileri, uzun dönemli iş sözleşmelerine sahip olmaksızın, gece gündüz, düşük ücretlerle, çoğu zaman herhangi bir sosyal haktan mahrum olarak çalıştılar bu yerlerde. Her an çağrılabilir, her an işten atılabilir bir durumdalar. Şimdi onlar, kendilerini koruyacak doğru dürüst bir ekipman olmadan, hayatlarını tehlikeye atma pahasına, en riskli durumdaki insanların bakımını üstleniyorlar."
"Ne yazık ki İngiltere'de sağ bir hükümet iş başında. Geçmiş hükümetler gibi bu hükümet de serbest piyasa ekonomisine inanıyor. Uyguladıkları politikalar, sağlık sektörünü serbest pazarın hizmetine ve kâr hırsına sunmak üzerine kurulu. Neredeyse tüm kamu hizmeti alanlarını özel şirketlerin kâr edeceği alanlar haline getirdiler. İdeolojileri özelleştirme, kamu mülkiyeti değil. Ama yaşanmakta olan kriz, bu yaklaşımın bir başarısızlık olduğunu tümüyle açığa çıkardı"
Ken Loach, yukarıdan bir politik değişiklik konusunda iyimser değil. Onun iyimserliği aşağıdan kitlelerin göstereceği tepkide: "Kriz süresinde insanlar daha iyi komşu oldular. Yan tarafta oturan komşusu, sokağın köşesindeki yaşlı adam için kaygılanıyor. Çocukların bakımında karşılıklı yardımlaşıyorlar. Hava uzun zamandır olmadığı kadar temiz. İnsanlar birbirlerine daha duyarlı ve sorumlu davranıyorlar (…) Son aylarda yaşadıklarımızdan bir ders çıkarmayan yönetimler işbaşında olmaya devam ettikçe, çok şey degişmeyebilir. Bir şeylerin değişmesi için, içinde yaşadığımız sistemlerden bizi biz yapan degerleri öne çıkarmalarını talep etmek gerekir."
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.