Ankara’daki ORS Rulman fabrikasında işçilerin eşlerine öfke kontrolü eğitimi verildi. İşçi eşleri eğitimi şu sözlerle değerlendirdi: “Herifi köle gibi çalıştıran ben değilim ki bana çemkirince susayım.”
ORS yönetimi 2015 metal grevinin ardından işçilerine verdiği eğitim saatlerini yoğunlaştırdı. Şubat 2017’den sonra ise sadece işçilere değil, işçilerin ailelerine de eğitim vermeye başlayan ORS yönetimi, grev dalgasından sonra işçilerin hayatını daha fazla kuşatma yolunda oldukça kararlı gözüküyor. Verilen eğitimlerin en ilginci ise, erkek işçilerin eşlerine yapılan ‘öfke kontrolü’ eğitimi.
Ekmek ve Gül’ün haberine göre; işçi eşlerinden ilki “Niye tüm eğitimler ORS işçilerine veriliyor da, öfke yönetimi eğitimi bize veriliyormuş?” sorusunu kendine sorarak söze başlıyor. Kendi sorduğu soruya yanıtı ise şöyle oluyor: “Herhangi bir kişisel gelişim kursu veya seminer olduğu zaman işçilere veriliyor. Öfke yönetimi olunca konu bize dönüyor. Neden? Çünkü bizim paşalar öfkelenecek, esip gürleyecek, ama biz insan olmadığımız için öfkelenmeyeceğiz, öfkelenmediğimiz gibi o öfkeyi yumuşatmakla da sorumluyuz. Allah muhafaza, karşılık falan verirsek ailemiz bölünür. Sorumlusu biz oluruz.”
“Gitsin hesabını patronla görsün”
İşçi eşi en çok da sunumu yapan eğitmenin “Size söylenen her lafı üzerinize alıp tepki vermeyiniz” lafını garipsediğini söylüyor. Çünkü verilen eğitimin içeriğine göre o laf kadına söylenmemiştir. Ağır çalışma koşullarından bunalan, ağır sanayide çalışan işçinin kendini boşaltma biçimidir ve bu karşılık verilmesi gereken değil yönetilmesi ve sakinleştirilmesi gereken bir durumdur! İşçi eşi bu tespitini “Eğer çalışma koşullarına öfkeleniyorsa gitsin hesabını patronla görsün, örgütlenip greve çıktılar yine çıksınlar biz de destekleyelim. Herifi köle gibi çalıştıran ben değilim ki adam bana çemkirince susayım” şeklinde bitiriyor.
Diğer işçi eşi ise eğitime giderken faydalı olacağını düşündüğünü o yüzden gittiğini ama eğitimde kendini ikinci sınıf bir insan gibi hissedip çıktığını söylüyor. İşçi eşi başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: “2015 grevinde, grevin 10. günü biz de eşlerimize destek için fabrikaya gitmiştik. Orada onlarla birlikte gaz yedik, cop yedik. O günün sonunda bizim işçi komitesinden bir arkadaş yüksek bir taşın başına çıkıp kadınların direndiğini, grev kırıcıların içeride patronun arkasına kaçtığını söyledi. Ben bu tür sorunlarımıza cevap buluruz diye gittim ama yerimizi iyice bir öğrenip daha da pekiştirip çıktım eğitimden.”
“Metal grevinde kadınların gücü görüldü”
İşçi eşi ORS kurulmadan önce Polatlı’nın köyünde yaşadıklarını, orada da bu işlerin böyle yürüdüğünü ama şehirde daha “ambalajlı” yapıldığını belirterek, köydeki hayatıyla şimdiki hayatı arasında bir benzerlik kuruyor. Babası kızdığında anasının onu köyün çeşmesinden su almaya yolladığını, burada da işlerin farklı olmadığını anlatarak “Burada baba tarladan kızgın gelmiyor da koca fabrikadan kızgın geliyor, anne çeşmeye yollamıyor da eğitmen seminere çağırıp durumu sakinleştiriyor” diyor. İşçi eşi son olarak tekrar metal grevini referans gösteriyor: “Metal grevi kaybedilmek üzereyken, biz fabrika sahasına gittik ve grevin devamını sağladık. O gün patron kadınların bir grevi nereye evriltebileceğini gördü ve bu gücü yanına almak için eğitim başta olmak üzere değişik yöntemler deniyor.”
Ezcümle ORS yönetimi metal grevi sonrası işçilerin hayatını daha derinden kuşatmayı önüne en büyük hedef olarak koymuş durumda. Bunu yaparken de ağır çalışma koşullarından kaynaklanan öfke patlamalarını kendilerine döndürmemek için kendilerinden uzak bir yerde imha etmek istiyor. Bunun için de işçi eşlerini, istedikleri işçi tipini üretime hazırlamak için daha kurumsal bir biçimde tasarlamak istiyor. Bunu yaparken de kadınlara “Biz fabrikada işçileri öfkelendiririz lakin sen ona evde karşılık veremezsin. Onu ehlileştirip, sakinleştirip tekrar fabrikamıza yollamakla yükümlüsün” mesajını veriyor. Öfkelendirmek patrona, öfkelenmek erkek işçiye, susup onu ehlileştirmek de kadına düşüyor.