Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TÜGVA töreninde sarf ettiği "muhafazakar devrimcilik" sözü epey tartışıldı. Çoğu kişi, haklı olarak, siyasi tutuculuğun devrimcilikle yan yana kullanılamayacağını belirtti. Peki Erdoğan, AKP seçim kampanyasına da yön vereceği anlaşılan bu çelişkili tanımla ne anlatmak istiyor?
Eğer bir devrim sürecinin içinde olsaydık, bu sözler olsa olsa "karşı devrimcilik" yani devrimi mağlup etme çabası olarak nitelenebilirdi. 21. yüzyılın dünyasının bir parçası olan Türkiye'de ise "muhafazakar devrimcilik" bir dizi toplumsal teamülün ya da demokratik kazanımın yok edilmesi, büyük geriye dönüşler anlamına geliyor.
Bunun örneklerinden biri Ergenekon sanıklarından olan azılı ulusalcı Mehmet Ali Çelebi'nin AKP'ye katılımı sırasında Erdoğan'ın söyledikleridir.
Yine üç çocuk dayatması
Erdoğan, Çelebi'nin kaç çocuğu olduğunu sordu. Tek çocuğu olduğunu öğrenince, Çelebi'nin eşinin kariyer yaptığına aldırmadan, çok çocuk doğurmanın kadının asıl kariyeri olduğunu vurguladı.
Kadına karşı şiddeti ve ayrımcılığı önlemek amacıyla oluşturulan, Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden çekilen Erdoğan yönetimi için toplumun yarısı olan kadınların tek vazifesi doğurganlık.
Nefret söylemi
Erdoğan çok çocuk isteğini Kürtlere yönelik nefret söylemiyle devam ettirdi. "PKK'lılar 5-10 çocuk yapıyor" dedi. Dağdakilerin çocuk yapmadığı bilinirken, bu sözün kastının çok çocuklu Kürt ailelerine yönelik olduğu genel kabul gördü.
Savaşın en şiddetli olduğu dönemde, 1994'te toplanan Milli Güvenlik Kurulu Kürtlerin doğurganlığa dikkat çekerek bu nüfus artışının kontrol altına alınmasını, Türk nüfusunun artırılmasını "tavsiye" etmişti.
Bir diğer örnek ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kamuda çalışan kadınların giyim kuşamlarına (özelde başörtüsüne) yapılan siyasi müdahaleleri geçersiz kılan yasa teklifine karşı AKP iktidarının anayasa değişikliği teklifi.
Erdoğan yönetimi, Kılıçdaroğlu'nun çıkışını sabote etmek için gündeme getirdiği teklife LGBTİ+ karşıtı bir madde ekliyor. Mevcut anayasada evlilik "eşler arasında" diye belirtilirken, AKP'nin teklifinde kadın ve erkek ifadeleri geçiyor. Türkiye'de eşcinsel evlilikler yasak. LGBTİ+ hareketinin de böyle bir talebi henüz yok. Bazı LGBTİ+ bireyler bunu talep edebilirler fakat oraya varmadan önce (eşitlik için) karşılarında büyük engeller var. Buna rağmen, LGBTİ+ karşıtlığıyla toplumu bölen ve muhalefeti homofobik ön yargılarla etkisizleştirmek isteyen AKP, tıpkı Macaristan'da olduğu gibi aile silahını kullanıyor.
Türkiye'de AKP'nin faşist ortağı MHP ve ulusalcı devlet güçleriyle birlikte oluşturduğu otokratik rejim sadece baskıcı Macaristan'a değil, Trump'ın temsil ettiği aşırı sağa, Putin'in diktasına, Bolsonaro'nun Brezilya'sına benziyor. AKP'nin penceresinden bakıldığında otoriter lider ve hareketlerin her biri birer "muhafazakar devrimci". Onların "devrimi" ileriye dönük değil, büyük geri dönüşlerle anılıyor.
Bunlar sadece bir seçim propagandası değil, toplumu kendi ideolojileriyle şekillendirilen, derinleşen ve yayılan aşırı sağın ataklardır. Bugün sosyal mücadeleler hem şiddet hem de sandık beklentisi ile bastırılmış olsa da, emekçiler ve ezilenler (er ya da geç) demokratik teamül ve kazanımları savunmak, aşırı sağın ataklarını bertaraf etmek için aşağıdan mücadelelere girişmek zorunda.
(Sosyalist İşçi)