Grev hakkını kazanmak için grev!

16.12.2022 - 10:45

Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş sendikalarının Bekaert işyerlerinde aldığı grev kararları Cumhurbaşkanlığı tarafından yasaklandı. 

Resmi Gazete'de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzası ile yayımlanan karara göre, Bekaert Şirketine ait Kocaeli'nin İzmit ilçesindeki işyerinde Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından alınan grev kararı ile Kocaeli'nin Kartepe ilçesindeki işyerinde Özçelik-İş Sendikası tarafından alınan grev kararları, "milli güvenliği bozucu nitelikte" görüldüğünden 60 gün süreyle ertelendi.

Burada erteleme aslında bir kelime oyunu, grevler fiilen yasaklandı. Çünkü 60 günlük erteleme sonrasında anlaşma hala sağlanmamışsa sonucu Yüksek Hakem Kurulu belirliyor, greve devam edilemiyor.

Yasağa rağmen grev

Yasaklamanın ardından Birleşik Metal-İş Sendikası bir açıklama yapmış ve "Cumhurbaşkanı yine tercihini sermayeden yana kullandı. Kocaeli'deki Bekaert işçisinin grevini yasakladı. İşçiler bu hukuksuz grev yasağını tanımayacak Anayasanın ve kabul edilen uluslararası yasaların kendisine verdiği hakkı kullanarak yasal grevini başlatacaktır" demişti.

Sendikanın dediği gibi oldu. İşçiler greve başladı.

Bu haber kaleme alındığında grev ikinci gününe girmişti. 400 metal işçisi yasağı tanımadı. Grev ilan edilirken konuşan işçiler “Bu grevin sadece Bekaert işçisinin değil tüm işçi sınıfının yasaklara karşı grevi” olduğunu söylediler. “Bekaert işçisi yalnız değildir!” sloganlarıyla başlayan grev sırasında konuşan sendika başkanı Adnan Serdaroğlu, “Burada tarihi bir mücadeleyi başlatıyoruz. Bugün verilen mücadelenin önemi çok daha farklıdır. Aylardır işverene karşı bir hak mücadelesi veriyorduk. Grev başlangıç aşamasına gelirken karşımızda başka birileri daha belirdi.”

Grevin yasaklanmasına değinen Serdaroğlu, “Direneceğiz, grevimizi burada yapıyoruz. Grev yasağı anayasal hakkımızın gasp edilmesidir” dedi. 

Bir yasak bozucu olarak grev

Marksist.org sitesi ve Gazete Duvar’daki haberlerde de yazıldığı gibi, grev ertelemeleri, açık bir şekilde grev yasaklamalarına dönüştü. Birçok sendikacı gibi Adnan Serdaroğlu da 60 gün erteleme kararının fiili bir yasak olduğunun altını çiziyor. Çünkü 60 gün içinde tekrar greve çıkma şansı olmuyor. “Üst mahkemeye başvuruyorsunuz, o süreç 2 yılda anca bitiyor, 60 gün içinde de grev tekrarlanmayınca yetkiniz düşmüş oluyor” diyen Birleşik Metal-İş Sendikası Başkanı Serdaroğlu “Yıllar sürecek bir mahkeme sonucunu beklemek değil, meşru ve fiili haklılığımızı ortaya koyarak mücadelemizi sürdüreceğiz” sözleriyle mücadelenin öneminin altını çiziyor. 

İktidarın doğrudan sermayenin sözcüsü ve uygulayıcı olduğunu gösteren en önemli kanıt ise Erdoğan’ın 12 Temmuz 2017'de yabancı sermayeli yatırımcılara hitap ederken, olağanüstü hal uygulamasının patronların rahat çalışabilmesi için yapıldığını söylemesi ve "Biz göreve geldiğimizde Türkiye'de OHAL vardı ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifade ederek anında müdahale ediyoruz" sözleridir.

AKP’nin iktidar döneminde, 2002-2023 arasında 19 grev, grev ertelemesi adı altında yasaklandı ve bu yasaklardan 195 bin işçi etkilendi.

Bu yüzden Bekaert işçilerinin direnişi ve grevi çok büyük bir öneme sahiptir.

1990’lı yıllarda kamu çalışanlarının mücadelesi hem sendikal örgütlenme hakkının hem de grev hakkının örgütlenmekten, grev yapmaktan geçtiğini göstermiştir. Kazanana kadar sürecek bir grev, bu iktidara işçi sınıfının haklarını savunmasının milli güvenlikle hiçbir alakasının olmadığını gösterecektir. Sendikal haklar hiçbir zaman bir kişinin iki dudağından çıkacak kararlara bağlı olamaz. Kanla terle kazanılmıştır, mücadeleyle korunur.

Şenol Karakaş

(Sosyalist İşçi)

 


Bültene kayıt ol