Eğitim Sen Bursa Şubesi Yürütme Kurulu üyesi Yusuf Özmen’le ÖMK sürecini konuştuk:
Öğretmenlik Meslek Kanununu bütünlüklü değerlendirmediğimizi düşünüyorum. Maalesef ki öğretmenler de birçok sendika da ÖMK'yi kariyer ve sınav denklemine sıkıştırmış durumda. Aynı işi yapan öğretmenlerin kariyer basamaklarıyla ayrıştırılması elbette ki bir garabet ve bu kariyer basamakları için öğretmenlerin yetersiz ilan edilip hiçbir eğitici yanı olmayan videoları izlemeye zorlanması, sınava sokulması elbette ki kabul edilebilir bir durum değil. Ancak başta da belirttiğim gibi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na bütünlüklü olarak bakıldığında, kanunun asıl amacının yandaş ve biat eden bir öğretmen profili oluşturmak olduğunu çok net görebiliriz.
Kanunun neler getirdiğine baktığımız zaman, atama süreçleriyle başlayan biat kültürünü öne çıkaran uygulamalar getirmekte olduğunu görebiliyoruz. Atamalarda arşiv araştırması güvenlik soruşturması kanuni hale getirilecek, daha üniversite döneminde hatta öncesinde öğrencilerin, öğretmen adaylarının legal siyasi faaliyetler dâhil hiçbir eylem etkinliğin içinde yer almamasını, hatta atanmak istiyorlarsa hükumete yakın bir çizgide hareket etmesi gerektiğini dayatacak. Ayrıca öğretmenlerimiz atandıktan sonra aday öğretmenlikten asil öğretmenliğe geçiş sürecini bir komisyonun mülakatına bırakmakta ve yeni atanan öğretmenlerin bu biat kültürüne uyması ve hatta sözleşmeli olarak atadıkları öğretmenlerin sözleşmelerinin uzatılmayacağı korkusu salık verilerek öğretmenlerin emir kulu haline getirilmesiyle yandaş sendikalara üye olmaya zorlandıklarını da açık şekilde görebiliyoruz.
Sınava girme şartları arasında yer alan ‘kademe ilerleme cezası almama’ koşulu da öğretmenleri bütün muhalif yapılardan siyasi ve sendikal süreçlerden uzak tutmayı amaçlamaktadır.
Yönetmelikte belirtilen ek2 ile öğretmenlere görev tanımlarında olmayan angarya işler getirilmekte, bu durum, sınava girmek için de ön koşul kabul edilmektedir.
Dolayısıyla ÖMK biat kültürünü dayatmakta, öğretmenler arasındaki dayanışmayı, iş yeri barışını bozmaktadır. Bunu da artık geçinemeyecek duruma getirilen öğretmenlere küçücük bir gelir artışının şartı olarak dayatmaktadır. Bu minvalde bakıldığında, ÖMK bir an önce geri çekilmeli ve öğretmenlerle, sendikalarla, eğitimin bütün paydaşlarıyla bir araya gelinerek yeni ve gerçek bir meslek kanunu yapılmalıdır.
---
Eğitim Sen Yenişehir Şubesi Yürütme Kurulu Başkanı Şafak Ayhan yazdı:
ŞAFAK AYHAN
Eylül ayının başında Ankara’da, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası bir toplantı yaptı. Toplantı çıkışında yürümek isteyen öğretmenlere polis, biber gazı ve sert müdahale ile karşılık verdi. Birçok kişi yaralandı ve gözaltına alındı.
Özel sektörde kan emici sermayedarlar tarafından adeta üç kuruşa çalıştırılan öğretmenler artık sessiz ve örgütsüz değiller. Asgari ücretin de altında ücretlere çalışmak zorunda bırakılan bu insanlar seslerini daha çok duyurabilmek için tüm baskılara rağmen örgütlenmekten geri durmuyorlar.
Taban maaş uygulaması ve güvenceli koşullarda çalışmak, bu arkadaşlarımızın en temel taleplerinden. Yoksulluk sınırının 22 bin lirayı geçtiği şu dönemde asgari ücretin altındaki rakamlara çalışmamak, sömürülmemek için, emeğin hakkını korumak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. İktidar ise hakkını arayan öğretmenlere “çapulcu bunlar” demekle yetindi sadece.
8 Eylül’de Eğitim Sen Türkiye genelindeki şube başkanlarını Ankara’ya çağırdı: MEB’in önüne gidip Öğretmenlik Meslek Kanunu’na neden karşı çıktığını anlatmak istiyordu. Ancak polis 8 Eylül sabahının erken saatlerinden itibaren Eğitim Sen Genel Merkezi’ni abluka altına aldı ve öğretmenleri saatlerce sendikadan dışarı çıkartmadı.
9 Eylül günü de Eğitim İş sendikası, “öğretmene saygı” ismini verdiği bir dizi eylemler düzenledi. Ankara’da MEB’in önünde basın açıklaması yapmak isteyen öğretmenleri polis bir kez daha ablukaya aldı.
Eğitim emekçileri artan yoksulluğa, günden güne eriyen maaşlara ve ÖMK’ya karşı sokakları hareketlendirmeye devam edecek, Eğitim Sen’in merkez yürütme kurulunun aldığı karar doğrultusunda ülkenin her yerindeki şubeler 12 Eylül 2022 Pazartesi günü (kendi bölgesinin eğitim durumunu önceleyecek şekilde) “ÖMK’ya hayır”, “Eşit işe eşit ücret” sloganlarıyla basın açıklamaları yapacak.
---
Tek çözüm var: Birlikte mücadele
Eğitim hizmet kolunda 50’ye yakın sendika var.
Bu sendikaların kendi iç ayrışmalarının en temel sebebi, mevcut neoliberal sistemde egemenlerin işçi sınıfını parçalamak için sürekli olarak suni gündemlerle ve polemiklerle (milliyetçilik, ırkçılık, devletçilik vs.) eğitim emekçilerinin birleşmesini engelleme çabalarıdır.
Ülkede özel sektör öğretmenleri ile ataması yapılmayan öğretmenler de dâhil iki buçuk, üç milyona yakın bir eğitim emekçisi ordusu var.
Bu insanların birleşip tek ses olmaları halinde elde edemeyecekleri tek bir kazanım bile yoktur.
(Sosyalist İşçi)