İş cinayetleri: 2022 yılının ilk üç ayında en az 347 emekçi hayatını kaybetti

16.04.2022 - 11:32

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG)'in raporuna göre 2022 yılının ilk üç ayında en az 347 emekçi hayatını kaybetti. İSİG, Ocak ayında en az 120, Şubat ayında en az 109, Mart ayında en az 118 emekçinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Ölen emekçilerin 312’si işçi, 35’i çiftçi ve esnaf.

2022 yılının ilk üç ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle oldu:

İnşaat, Yol işkolunda 54 işçi; Taşımacılık işkolunda 45 işçi; Tarım, Orman işkolunda 33 emekçi (18 işçi ve 15 çiftçi); Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 30 emekçi; Metal işkolunda 27 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 27 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 26 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 15 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 13 işçi; Madencilik işkolunda 12 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 10 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 9 işçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 8 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 5 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 4 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 3 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi,  işkolu belirlenemeyen 15 işçi hayatını kaybetti.

2022 yılının ilk üç ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle oldu:

Trafik, servis kazası nedeniyle 63 işçi; ezilme, göçük nedeniyle 63 işçi; yüksekten düşme nedeniyle 48 işçi; kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 48 işçi; Kovid-19 nedeniyle 39 işçi; intihar nedeniyle 21 işçi; patlama, yanma nedeniyle 13 işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle 13 işçi; şiddet nedeniyle 11 işçi; elektrik çarpması nedeniyle 10 işçi; nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 7 işçi; kesilme, kopma nedeniyle 1 işçi; diğer nedenlerden dolayı 10 işçi hayatını kaybetti.

Ölen işçilerin 25’i kadın, 322’si erkek.

2022 yılının ilk üç ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 1 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 5 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 39 işçi, 28-50 yaş arası 176 işçi, 51-64 yaş arası 81 işçi, 65 yaş ve üstü 23 işçi, Yaşını bilmediğimiz 22 işçi hayatını kaybetti.

Ölen 18 mülteci/göçmen işçinin 8’i Suriyeli; 2’şer işçi Afganistan, İran ve Özbekistanlı; 1’er işçi Endonezya, Pakistan, Rusya ve Sırbistanlı.

Ölenlerin 13’ü (yüzde 3,74) sendikalı, 334’ü ise (yüzde 96,26) sendikasız. Sendikalı işçiler tarım, gıda, madencilik, kimya, tekstil, büro, eğitim, ticaret, metal, inşaat, taşımacılık, sağlık, güvenlik ve belediye işkollarında çalışıyordu.

İSİG, işçilerin hayat pahalılığı ve işten çıkarma tehdidi nedeniyle güvencesiz çalışma koşullarına mahkûm edildiğini belirterek, "İşten atılma baskısıyla işçiler daha çok çalıştırıldı, üç işçinin yapacağı iş iki işçiye yaptırıldı. Başta temel gıda, kira, ısınma, ulaşım olmak üzere her şeye yapılan zam furyasında düşük ücret-işsizlik-güvencesiz çalışma cenderesindeki işçilerin fiziki ve ruhsal sağlığı çok etkilendi. Yine bu dönemin Türkiye çapında yoğun kar yağışı ile geçmesi işçilerin işyerlerine gitmelerinden tutun enerji, yol, belediye gibi işkolları başta olmak üzere işçi sınıfı üzerindeki iş yükünü daha da ağırlaştırdı" dedi.

Nisan ayı ile birlikte güvencesiz çalışmanın en yoğun olduğu inşaatlarda ve tarımdaki iş cinayetlerinde hızlı bir artış görülebileceğine vurgu yapan İSİG, "Bu noktada inşaatlarda yüksekten düşmeler, tarımda işçilerinin taşınması ve çiftçilerin traktörlerindeki eksikliklerin giderilmesi başta olmak üzere acil önlemler alınmalıdır" uyarısında bulundu.

İSİG'in vurguladığı diğer hususlar şöyle:

• “Covid-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır” demiştik. Şu an için gözlemleyebildiğimiz kadarıyla çalışan işçiler içinde hastalık yaygınlığını devam ettirse de ölümler giderek azalmaktadır. Ancak işçi sınıfının kırılgan kesimleri (yaşlı-emekli işçiler ve kronik hastalığı olanlar) arasında ölümler devam etmektedir. Kamusal sağlık önlemleri bu kesimleri önceleyecek biçimde alınmalıdır.

• Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları devam etmektedir. Özellikle geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri ve yapılan baskılar nedeniyle meydana gelen intiharlarda artış olabilir.

• Yine aşırı-yoğun-fazla-sağlıksız çalışmaya bağlı kalp krizi ve beyin kanaması gibi ani ölümler de sürüyor. Buna ekonomik krizin ve salgının etkilerini de ekleyebiliriz. İntiharlar gibi kalp krizleri de işçi ölümlerinde belirgin bir hal almaktadır.

• Salgınla birlikte işçi sınıfının yeni bölükleri de oluşmaya başladı. Bu noktada örneğin bir meslek grubu olarak moto kuryeler öne çıkıyor. (Raporlarımızda konaklama işkolunda yer verdiğimiz) moto kurye ölümleri (ve yaralanmaları) geçen yıl olduğu gibi bu yılda artarak devam ediyor. Bu dönemde en az 10 moto kurye arkadaşımızı kaybettik. (Diğer yandan moto kuryelerin örgütlenmeleri ve direnişleri de sürüyor)

• ILO, Çocuk İşçilikle Mücadele Yılı ilan etse de siyasi iktidar önlem aldığını belirtse de çocuk işçi ölümleri devam ediyor. Her yıl ortalama 60-70 çocuk işçiyi iş cinayetlerinde kaybediyoruz. Çocuk işçilik güvencesiz çalıştırmanın en önemli kaynaklarından olduğu için görmezden geliniyor ve önlem alınmıyor. Çocuk işçilik ile mücadelede biz emek örgütlerinin bir “seferberlik” ilan etmesi için zaman geldi de geçiyor.

• Yılın ilk üç ayında 18 göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti. Tarım ve inşaatlarda meydana gelen ölümlere paralel olarak yaz aylarında göçmen işçi ölümleri de artışa geçmektedir. Diğer yandan Türkiye’de milyonlarca göçmen işçinin var olduğunu ve bu işçilerin büyük bir çoğunluğunun kayıtdışı olarak çalıştıklarını ve yine bu yüzden iş cinayetlerinin gizlendiğini de unutmamalıyız.

• Raporlarımızda iş cinayetlerinde ölenlerin ortalama yüzde 2 ila 4’ünü sendikalı işçiler oluşturuyor. Ancak kâğıt üzerinde olan sendikal üyeliklerinin gerçek bir örgütlülük olmaması ve birçok sendikanın ölen üyelerini sahiplenmemesi sonucu net bir bilgi verme şansımız olmadığını da belirtelim. Bu durum özellikle kamu çalışanı/memur sendikaları açısından daha da tespit edemediğimiz bir husus. Ancak tersinden baktığımızda da sendikalı-örgütlü olmak bir işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamanın en önemli yolunu oluşturuyor. Bu yüzden yukarıda saydığımız hususları önlemenin ve olumlu adımları hayata geçirmenin zorunlu koşulu sendikalı-örgütlü olmak.



Bültene kayıt ol