Okullar açılıyor, aşılanmayı kamu emekçilerine sorduk

26.08.2021 - 11:23

İktidarı protesto, aşı karşıtlığından geçmez

Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında kız çocukları, kırsalda yaşayan çocuklar, göçmen çocuklar, yoksul çocuklar açısından eğitimde yaşanan eşitsizliğin giderilmesi için okulların açık kalması, yüz yüze eğitime bir an önce geçilmesi için öğretmenlerin tümünün aşılanması gerektiğini savunuyorduk. 

Okulların yüz yüze eğitim için hazırlıklara başladığı bu yeni dönemde ise öğretmenlerin büyük bir kısmının aşılandığını ancak bu oranın yüzde 70’lerde (iki doz aşı) kaldığını görüyoruz. Toplumun bir kesiminde var olan aşı karşıtlığı veya aşı kararsızlığı öğretmenler arasında da var. Bunun başlıca sebebi, güvensizlik. Milli eğitim ve sağlık bakanlarının açıklamaları, vaka sayılarının gerçekleri yansıtmaması, okullarda yeterli tedbirlerin alınmaması ve okulları sürekli açıp kapatma, online eğitimin sıkıntıları eğitim emekçilerini yıldırdı ve güvensizliğe sürükledi. Okulların açık kaldığı 40 günlük normalleşme sürecinde vaka sayılarının tekrar artması gündeme geldi.  Sadece bu dönemde 26 eğitim emekçisi Covid-19’dan yaşamını yitirdi. 

Aynı sağlık çalışanlarında olduğu gibi, eğitimcilerin de hızlı bir şekilde ve tek seferde aşılanması ve okulların açık kalması sağlanabilirdi. Ancak öğretmenlerin aşılanması parça parça yapıldı. Önce köy okulları, ardından ilkokullar ve daha sonra da diğer okullardaki öğretmenler aşılandı. Bu da okulların açılmasını geciktirdi. Oysaki aşı bulunur bulunmaz öğretmenlere yapılmaya başlanması, okulların açık kalma süresini uzatacak böylece eğitimde yaşanan kayıplar en aza indirilebilecekti. 

Öğretmenlerin tamamının aşılanmasında yol alınamaması, bu eğitim öğretim yılının da aç-kapalarla geçmesine sebebiyet vermemelidir. Okullarda öğretmenleri hala bir dizi sorun bekliyor. Geçen yıl yapılan kayıt ertelemeler nedeniyle bu yılki öğrenci kayıtlarında artış var. Yeni dersliklere ve öğretmen atamalarına ihtiyaç var. Yardımcı personelin, temizlik ve hijyen hizmetlerinin güçlendirilmesi gerekiyor.  Nitelikli, eşit ve parasız bir eğitim için mücadele etmenin yolu aşılı ve sağlıklı olmamızdan geçiyor. Aşıya karşı mesafeli olmak, iktidarı protesto etme biçimimiz olmamalı. Biz mücadeleyi işyerlerimizde, sendikalarımızda ve sokaklarda inşa etmeliyiz.

Ebru (Eğitim Sen, İstanbul)

---

Aşı şartı önemli bir adım

Hem daha agresif yeni varyantların yayıldığı hem de normalleşerek insanlar arasında temasın arttığı bu dönemde aşı ile ilgili açıklanan yeni kararların olumlu olduğunu düşünüyorum. İnsanlarda aşılarla ilgili çok fazla tereddüt var. Çok fazla kafa karıştıran sosyal medya paylaşımları oluyor ve bir kısım sağlık çalışanı da dahil olmak üzere insanlar bu paylaşımlardan etkileniyorlar. Üstelik sendikalar, meslek örgütleri aşı olunmasının önemini anlatmasına, hastanelerin yoğun bakımlarından gelen yatan hastaların aşısız veya eksik aşılı olduğuna dair duyumlara rağmen. 

Bu koşullar altında normalleşeceksek bazı farklı önlemlerin alınması gerekliydi. İnsanlar aşı olunması için bir yandan ikna edilmeye çalışılırken diğer yandan aşısız kişilerin kalabalıkla temas etmesinin kurallarının belirlenmesi önemli. Her ne kadar aşılılar artık çok daha az etkileniyor olsa da hastalık aşısızlar arasında yayıldıkça virüsün yeni mutasyonlar geçirmesi için uygun koşullar devam etmiş oluyor. Bu arada hala aşı sırası gelmemiş olduğu için aşı olamayan gruplar da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Aşılılar da daha hafif olsa bile, hastalığa yakalanabiliyorlar. Ve onlarda bu hafif hastalığın iyileştikten sonra ne tür olumsuzluklar yaratacağını bilmiyoruz. 

Ölümler, henüz okullar açılmamış olduğu halde günde 200’lerin üzerine çıkmış durumda, okullar açıldığında vakaların daha da artacağı belli. 

Kalabalık alanlara girerken aşı şartı aranması, aşısızların PCR (-) olma zorunluluğunun getirilmesi önemli bir adım, ancak yeterli değil. Aşı yaptırmayanların muhakkak endişelerinin giderilerek toplumsal bağışıklanmanın toplum için anlamlı olan oranlara yükseltilmesi gerekli.

İzmir’den bir sağlık çalışanı

---

Aşı karşıtlığı, eğitim emekçilerinin savunusu olamaz

2021-2022 eğitim öğretim yılı pandeminin de etkisiyle çok büyük kayıplarla – binlerce öğrencinin uzaktan eğitimde gerekli materyallere sahip olamayışı, yoksul ve göçmen aile çocuklarının yaklaşık iki yıldır okulla bağlantısının kopması, gerekli önlemler ve yeterli aşı sağlanamadığı için Covid-19 nedeniyle aramızdan ayrılan eğitim emekçilerinin de acısıyla - 6 Eylül’de başlıyor. Geçenlerde Cumhurbaşkanı, "6 Eylül'de yüz yüze eğitimin başlamasıyla henüz aşı olmamış öğretmen ve personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz" dedi. Aslında bu aşılama süreci 2021‘in ilk aylarında istenilen düzeyde tamamlanabilecek durumdaydı. Aracı şirketlerin aşı tedarik sürecini geciktirmesi, “Çin aşısı mı Alman aşısı mı” tartışmaları derken işin içine bir de adeta insanları yoğun bakımlara ve ölümlere davet eden aşı karşıtlığının da üstüne üstlük tıp eğitimi almış kişiler tarafından bile dile getirilmesi aşılama sürecini yavaşlattı. 

Okullar bu dönem de online eğitimi kaldıracak düzeyde değil. Yoksul aile çocuklarının pandemiyle birlikte eğitim hakları ellerinden alınmış durumda. Yüz yüze eğitime geçilmesi için aşılanma sürecinin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Bağımsız araştırmalar da şu gerçeği ortaya koyuyor: Aşılanma sürecini tamamlamış insanlar yoğun bakımda değiller ve dolayısıyla ölen insanlar ‘’Aşısını yaptırmamış’’ olanlar.  PCR testleri artık aşı yaptırmayan insanların sosyal yaşamlarına, okulların her kademesinden herhangi bir yere seyahat edebilmelerine kadar birer zorunluluk haline geliyor. Aşı karşıtları "bireysel özgürlük" kavramını çok yanlış anlıyorlar, çünkü konunun "toplumsal sorumluluk" boyutunu hiç düşünmek istemiyorlar.

Antikapitalist çalışanlar olarak Mart 2020’den başlayarak her mücadele döneminde “Herkese ücretsiz aşı, gerekli önlemler alınsın okullar açılsın, savaşa silaha değil eğitime, sağlığa bütçe” adı altında bir dizi imza kampanyaları yaptık. Tekrar başa dönmek istemiyoruz. Yeterli aşı varken bir an önce aşılama sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Aksi halde en sevdiğimiz insanları, tamamen komplo teorisyenlerinin bilimsel olmayan dayanaklarla ortaya attığı ahmakça aşı karşıtlığına ve buna bağlı olarak Covid-19’a kurban verebiliriz.

Şafak Ayhan (Eğitim Sen üyesi)

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol