Kabul etmiyoruz

25.08.2021 - 16:11

3 milyon kamu emekçisini ve 2 milyondan fazla memur emeklisini ilgilendiren ‘toplu sözleşme’ görüşmeleri taraflar arasında varılan mutabakatla sona erdi. Antikapitalist Çalışanlar’ın konuyla ilgili basin açıklamasında şu vurgular yapıldı: “Buna göre; hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2023 yılı için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı görüldü.”

Masaya “yetkili” sıfatı ile oturan konfederasyon 2022 için yüzde 21 maaş artışı artı yüzde 3 refah payı, artı 600 TL önceki dönem kaybı, yani 2022 yılı için toplam yüzde 39 maaş artışı talep etmişti. Buna karşı 2022 yılı için yüzde 5+7 maaş artışına imza attı.

Yine 2023 için yüzde 17 maaş artışı + yüzde 3 refah payı talep etmişti, yüzde 8 + 6 oranına imza attı.

Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilen 3600 ek gösterge vaadi bu toplu sözleşmede de gerçekleşmedi. Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel konusu geçiştirildi. 

Zam değil fiyasko!

Bu sadaka bile olmayan zammı kabul etmiyoruz.

Bu zam falan değil. Bu kamu çalışanlarıyla dalga geçmektir.

İktidar bloku tüm kaynakları tüketerek kendi karnını, yakın işbirliği içindeki sermaye gruplarının karnını ve genel olarak büyük sermayenin karnını şişiriyor.

Toplumun geri kalan kesimleri, yoksullar umurlarında değil. 

Patronlara milyonlarca liralık vergi afları, vergi ertelemeler, teşvikler, Hazine alım garantileri, sıra işçilere gelince açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden ücret teklifleri. Grev yasakları, hakkını arayanlara baskı!

Memur-Sen nasıl bir sendika?

Memur-Sen milyonlarca işçiyi satmıştır. İki yıl için toplamda yüzde 67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon, iki yıl için toplamda yüzde 26 oranına imza attı. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon ise yıllık yüzde 45’i aştı. Yetkili konfederasyon Memur-Sen‘in böyle bir teklife nasıl razı olduğu milyonlarca kamu emekçisinin temel sorusudur.

Basın açıklamaları yetmez!

Önemli olan toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde ve sırasında eylemler yapmaktı. İktidarın açların sesini duymasını sağlamaktı. Kamu çalışanlarının en dinamik kesimleri, geri kalan kesimleri, özellikle görüşme masasında oturan sendikanın tabanındaki işçileri kazanmak, harekete geçirmek üzere önce kendi tabanını mobilize edecek sahici sınıfsal talepler etrafında mücadeleye başlamalıdır.

Bu enflasyon koşullarında iki günde eriyecek olan “zam” ancak genel bir mücadele dalgasıyla insanca yaşama uygun hale getirtilebilir. Bu iktidar, örgütlü işçi sınıfının toplumun geniş kesimlerini yanına çekeceği eylemlerinin ne anlama geldiğini henüz bilmiyor. Ama bu kabul edilemez “zam” teklifiyle yeni işçi mücadelelerinin mayalanmasına neden oldu. “İktidar zammını al başına çal!” sloganı, milyonlarca işçinin birleşik ve kazanana kadar kararlı bir şekilde sürdüreceği grevinin ve eylemlerinin ana slogan haline geldiğinde, bu miktarı kibirli nutuklarla yüksek zam diye yutturmaya çalışanlar yaptıkları hatayı görmüş olacaklar. O vakit geç kalmış olmaları kendi sorunları olacak. 

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol