İktidarın kayyım siyaseti sürüyor

06.06.2024 - 13:15

31 Mart Yerel Seçimlerinde DEM Partinin %48,92 oy oranıyla kazandığı Hakkâri (Colemêrg) Belediyesi’ne 3 Haziran sabahı İçişleri Bakanlığı tarafından kayyım atandı. Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın Van’da gözaltına alındı. Kayyımın gerekçesi olarak 10 yıl önce Akış hakkında açılan soruşturma gösterildi. Neredeyse her Kürt siyasetçiye yöneltilen jenerik “terör” suçlamalarından müteşekkil iddialarsa 15 Temmuz firarisi bir savcıya ait. Ve yaklaşık 20 hapisle tutuklandı.

Bir süredir ana akım siyasetin gündemini işgal eden “yumuşama” ve “normalleşme” tartışmaları ise kayyım uygulamasının ardından yeniden konuşulmaya başlandı. Kararı protesto eden DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan şu ifadeleri kullandı: “Normalleşme dedikleri, Kobanê kumpas davasında yüzlerce yıl ceza verilmesi, 28 Şubat darbecilerinin serbest bırakılması, etki ajanlığı yasası, Hakkâri kayyımıdır!” 

Seçimlerin hemen ardından benzer bir girişim Van’da yaşanmış, on binlerin bir dizi şehirde eyleme geçmesinin ardından Abdullah Zeydan’ın yerine AKP’nin adayının başkan olarak ilan edilmesi kararı kısa sürede geri alınmıştı. Ancak Hakkâri Belediyesine kayyım atanması gösteriyor ki iktidar DEM Partili belediyelerin üzerinden elini çekmiş değil. 

Kürtlerin kendini yönetme hakkı

Seçimlerde 80’e yakın il ve ilçe belediyesi kazanan DEM Parti seçim bölgelerinin çoğunda iktidar ortaklarına karşı büyük oy farkıyla birinci olarak çıkmıştı. İki dönemdir Kürt siyasetinin kazandığı tüm belediyelere kayyım atayan iktidarın son seçimlerin ardından izlediği yolun ilk adımı ise Van’da atıldı. Kitlelerin kararlı mücadelesiyle savuşturulan bu ilk saldırı bir yandan yumuşama ve normalleşmeden söz eden iktidarın konu Kürtlerin özgürlüğü olunca tüm bu söylemleri bir kenara attığını gözler önüne seriyor. Osman Kavala davasında yeniden yargılamanın önünün kesilmesi, Kobanê davasında yargılanan eski HDP yöneticilerine yüzlerce yıl ceza yağması, demokratik eylemlerin ardından yapılan keyfi ve gerekçesiz tutuklamalar, iktidarın yargı ve kolluk eliyle demokrasi mücadelesi yürütenlere uygulanan baskının dozunu arttırmak istediğini gösteren diğer gelişmeler. 

İktidar, Filistin ve ekonomi cephesinde sıkıştıkça savaş politikalarına sığınmaktan çekinmiyor. DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları da Hakkâri’de yapılan protestolarda “Hanzala küçücük bir Filistinli çocuktur ve İsrail askerlerinin çocukların başını ezerek İsrailli kadın ve çocuklara işkence etmelerine, katletmelerine karşın onları protesto etmek için Hanzala sırtını dönmüştür ve yüzünü güneşe vermiştir. Biz de şu an aynısını yapıyoruz. . . Bizler birer Filistinli Hanzala'yız. Yüzümüzü güneşe döndük. Yüzümüzü İsrail'in faşizmine karşı, buradaki temsiliyetine karşı sırtımızı onlara dönüyoruz” diyerek Kürt halkının özgürlüğünün Filistin halkının özgürlüğünden ayrı görülemeyeceğini ifade etti.

Kayyıma karşı kesintisiz eylem

Kayyım kararının ardından Hakkâri Valiliğinin bulunduğu Bulvar Caddesi'nde başlatılan oturma eylemine Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile DEM Parti milletvekillerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı. DEM Parti, kayyım kararı geri çekilene dek kesintisiz eyleme geçildiğini duyurdu. İktidarın çağrılara tepkisi ise Hakkâri, Van, Diyarbakır, Mersin, Batman, Şırnak, Siirt, Bitlis, Ağrı, Muş ve Iğdır’da 10 gün boyunca eylem ve etkinlik yasağı ilan etmek oldu. 

Ancak 4 Haziran’da Hakkâri’de bir araya gelen binlerce DEM Partili gün boyunca protestolarını sürdürerek iktidarın yasağını tanımadığını gösterdi. Eylemlerde en az iki kişi gözaltına alındı, gazeteciler yaralandı. Avukatlarıyla görüşen Hakkâri Belediyesi Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış ise "Kayyım kararına karşı direnen tüm kesimleri selamlıyorum" diyerek mücadelenin büyütülmesi çağrısında bulundu. Tüm bu yaşananlar, Kürtlere ve demokrasi güçlerine kazanımların ancak kitlesel mücadeleyle eş güdümlü olarak korunabileceğini gösteriyor.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol