Göçmenlere yönelik sağlık hizmetleri daha insani hale getirilmelidir

03.10.2022 - 14:06

İstanbul'da düzenlenen Çalıştay’da göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişiminde ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu.

“Türkiye’deki Suriyelilere yönelik kamu politikalarında çok boyutlu çözüm arayışları” üst başlığı ile yapılmaya başlanan toplantıların ilkinin konusu “Sağlık”tı. Konu; sığınmacılar, akademisyenler, devlet ve sivil toplum kurumlarından temsilcilerle birlikte tartışıldı. Toplantıda ortaya çıkan tespitler ve öneriler şöyle:

Kaydı olmayan göçmenler, en dezavantajlı gruplar

Suriyeliler için sağlık hizmetlerine erişim 2019 yılına kadar daha iyiydi, o yıl çıkarılan “herkes kendi kayıtlı olduğu şehirde sağlık hizmeti alabilir” genelgesi ile sağlığa erişim kısıtlandı. Geçici Koruma Kimliği (GKK) olmayanlar veya başka ile kayıtlı olanlar hiç tedavi olamıyorlar. Kayıtsız göçmenler sadece acil durumlarda ücretsiz sağlık hizmetlerine ulaşabiliyorlar, geri gönderilme korkusu nedeniyle pek çok göçmen acil durumlarda bile hastanelere başvurmuyorlar. Kimliği olmayan göçmenlerden turist tarifesi ile ücret alınıyor ki bu normal ücretin 4 katı demek.

Suriyeliler gene de şanslılar, çünkü GKK alınca sağlık hizmetlerine ulaşabiliyorlar. Türkiye’de mültecilik başvurusu sadece Avrupa’dan gelenlere var, doğudan gelenlere, Suriyelilere, Afganlılara, İranlılara, Iraklılara, Türkmenlere, Uygurlara, Afrikalılara vb. yok. Bu yüzden sığınmacıların pek çoğu kaçak konumunda oldukları için sağlık hizmetlerine hiç ulaşamıyorlar. 

Göçmenlerin sağlık hizmetlerinin parasının ödenmesi konusunda karmaşa var

Göçmenlerin sağlık hizmetlerinin parasının ödenmesi konusunda bir karmaşa var. Büyük bir kısmı AB fonlarından ve BM tarafından, bir kısmı da doğrudan Türkiye devleti tarafından ödeniyor. Özel veya kamu hastaneleri bu kurumlardan paralarını tahsil etmede zaman zaman sorun yaşıyorlar.

Türkiye’de doğan 750 bin Suriyeli bebek var. Son on yılda 3 milyona yakın Suriyeli ameliyat oldu. Suriyeliler için kurulan 185 göçmen sağlığı merkezinde 787'si hekim, 34'ü diş hekimi, bin 149'u hemşire, yaklaşık 4 bin Suriyeli sağlık çalışanı istihdam ediliyor. Suriyeli sayısı ile sağlanan hizmet arasında büyük bir uçurum var. 

2019 genelgesi sağlığa erişimi daha da zorlaştırdı

2019 yılında çıkarılan bir genelge ile daha önce tümüyle ücretsiz olan ilaç bedellerinin bir kısmı artık göçmenlerden alınıyor. 

Evde bakım hizmeti, kimliği olan göçmenlere, 112 sistemi tarafından veriliyor olması gerekiyor, ama uygulamada ciddi sorunlar var.

Bazı sivil toplum kuruluşları göçmenlere sağlık yardımı yapıyor, ücretsiz sağlık hizmeti veriyor. Sağlık araçları (işitme cihazı, tekerlekli sandalye vb.) sağlık kurumlarından alınmış raporlar olduğunda (bu raporların alınması zor oluyor) STK’lar tarafından ücretsiz veriliyor. Sağlık araçlarının ücretsiz temini için sivil toplum kurumları rapor istiyor. Ama sistem otomatik rapor üretmiyor, hekimler de “zahmetli olduğu, zaten kısıtlı olan zamanlarından çalacağı” gerekçesi ile manuel rapor yazmak istemiyorlar. Bu yüzden pek çok hasta sağlık cihazlarına ücretsiz erişim olanağı bulamıyor. 

Engelli çocuklar, kimliği olsa bile RAM desteği, fizik tedavi, özel eğitim vb. alamıyorlar.

Tercüman konusu en büyük sorun

Suriyelilerin sağlık alanında karşılaştığı en önemli sorun, tercüman eksikliği konusu. Sığınmacılar dil bilmedikleri için sağlık merkezlerinde sorunlarını anlatamıyorlar. AB destekli SIHHAT projesi gereği her sağlık merkezinde ücreti AB tarafından karşılanan bir tercüman olması gerekiyor, bunlar kâğıt üstünde var, ama fiiliyata yok. 

Sağlık hukukuna, temel sağlık bilgisine sahip olmayan tercümanlar sorun yaratıyor, hasta ve doktor arasında iletişim kurulmasını sağlayamıyorlar. Yetersiz tercümanlar, özellikle ruhsal hastalıkların tedavisini imkânsız hale getiriyorlar. Bazı hastaneler tercümanlık hizmetlerinden para alan yerler var, oysa ücretsiz olması gerekir. 

Bazı Suriyeli kadınlar erkek doktorlara muayene olmak istemiyorlar, bu da sorunlara yol açıyor.  Adölesan gebeliklere (18 yaş altı kız çocuklarının gebeliği) Suriyelilerde sık rastlanıyor. Bu Türkiye yasalarına göre polise bildirilmesi gereken bir durum, ama pek çok vaka bildirilmiyor. 

Hasta sevk sistemi, kronik hastalık tedavisi gibi konular tam bir yıldırma politikası

Başka bir ildeki hastaneye sevk edilen hastalar, gittikleri yerde tedavi olmakta zorluk çekiyor, Göç İdaresi sevk konusunu hastane sistemine işlemiyor. İl dışına sevk işlemleri 3. Basamak (üniversite hastaneleri) için yapıldığında, 3. basamak hastaneler tedavi vermeyi kabul etmiyor, çünkü parasını almada zorlanacağını düşünüyor. Özellikle İstanbul sevklerinin önce 2. basamak (devlet hastaneleri) için yapılması lazım. Göç İdaresi de bu konuyu sürekli atlıyor.

Göçmenlerde kronik hastalıkların tedavisi yapılmıyor, kronik hastalığı olanlardan, bu hastalığın daha önce olmadığının ispatı isteniyor, özel sağlık sigortası mantığı sergileniyor. 

Çocukların sağlık hakkına erişiminde pek çok engel var. Mesela kimliği olmayana hizmet verilemiyor. TBC (verem) hastalığı göçmen çocuklar arasında epeyce yaygın.

Sağlık bakanlığı personelinin tavırları, aynı kurumda bile değişken olabiliyor, bir hizmeti vermek istemeyen personelin yerine bir diğerinden bu hizmeti alabiliyorsunuz. Kişisel tercihler önemli rol oynuyor. Özellikle devlet hastanelerindeki personel Suriyelilere karşı ırkçı davranışlar içinde olabiliyor. Sığınmacılar bu yüzden devlet hastanelerine gitmek istemiyorlar, özel hastaneleri tercih ediyorlar. Bu da önemli bir maliyet demek.

Göçmenlere daha insani sağlık hizmeti verilebilmesi için öneriler:

  • Göçmenlerin statü sorunu çözülmelidir, misafirlik bir statü değildir, mülteciliğe başvurma hakkı tanınmalıdır.
  • Göçmenlerin Genel Sağlık Sigortası şemsiyesi altına alınması gerekir. Böylece para konusu tümden çözülmüş olur. Para konusu çözülmeden diğer sorunlar çözülmez.
  • Kronik hastalıkların önceden olmadığı tespit yükümlülüğü konusu tümden kaldırılmalı, kronik hastalıkların da tedavisi sağlanmalıdır.
  • Adölesan gebelik (18 yaş altı kız çocuklarının gebeliği) konusu önlenmeli, bu konudaki yasal sistem bütün göçmenlere kavratılmalıdır.
  • TBC (verem) hastalığı ile ilgili acil tedbirler alınmalıdır. Bu bir yoksul hastalığıdır, özellikle çocuklar bu hastalığa karşı korunmalıdır.
  • Engelli çocuklar için RAM desteğinin sağlanması gerekir.
  • Sağlık cihazı ihtiyacı olan göçmenler için rapor alma sorunu ortadan kaldırılmalı, rapora erişebilmeleri sağlanmalıdır.
  • Ruhsal hastalıkların teşhisinde tercüman sorunu ortadan kaldırılmalı, bu alanda eğitimli tercümanlar görevlendirilmelidir.
  • Kadınların ve 16 yaş üstü çocukların cinsel taciz vakalarında eğitimli tercümanlar kullanılmalıdır. 
  • 15 yaş ve altı çocukların cinsel taciz vakaları ise yasa gereği Çocuk İzlem Merkezlerinde (ÇİM) yapılmaktadır. Polisin veya herhangi bir sağlık görevlisinin çocuğa soru sorması yasaktır, bu kurala titizlikle uyulmalıdır, çocuğun bir an önce ÇİM’e sevki sağlanmalıdır. Bunu çocuk polisi bölümleri veya hastanelerde sosyal hizmet uzmanları yapabilir.
  • Türkiye’de 5 bin civarında sosyal hizmet uzmanı var, oysa olması gereken 100 bin. Özellikle Göç İdaresinde binlerce sosyal hizmet uzmanı görevlendirilmelidir.


Bültene kayıt ol