Gazze'de son durum: Katliam, açlık, salgın hastalıklar

05.02.2024 - 12:38

İsrail devleti, 'soykırım yapma' diyen Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) kararlarını uygulamayı reddediyor.

Güney Afrika'nın açtığı davada UAD, İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin soykırım suçuna girdiğini tespit etmiş ve Netanyahu yönetimini bu eylemleri durdurmaya çağırmıştı

UAD, İsrail'e bunu yapması için 1 ay süre verdi. Bir aylık sürenin 10 günü geride kalırken Gazze'de katliam ve çok yönlü saldırılar devam ediyor.

- UAD'nin kararını takip eden günlerde, İsrail kuvvetleri Gazze'deki saldırılarını sürdürdü ve 1000'den fazla Filistinliyi daha öldürdü.

- Karara rağmen İsrail saldırılarında hastaneler hedef alınmaya devam edildi ve bu da Gazze'nin çökmekte olan sağlık sistemi üzerindeki baskıyı daha da artırdı. 

Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampı ateş altına alındı ​​ve görgü tanıkları, tankların Han Yunus'un bazı bölgelerini, özellikle de güney Gazze'de hâlâ faaliyette olan en büyük hastane olan Nasır Hastanesi'nin çevresini vurduğunu bildirdi.

Filistin Kızılay'ına (PRCS) göre İsrail, Nasser Hastanesi'nin yanı sıra Han Yunus'taki El-Amal Hastanesi'ni  kuşatarak üçüncü kez saldırdı.

İnsani yardımı boğdular

Lahey kararlarına göre soykırım suçu topyekun bir halkın yok edilmesine girişmek demek. 7 Ekim'den bu yana en büyük sorun açlık ve salgın hastalıklar.

İsrail mal akışını durdurdu ve Mısır'la arasındaki Refah sınır kapısından gıda, ilaç ve insani yardım geçişine - göstermelik az sayıda kamyon hariç - izin vermedi.

UAD'ın bunu belirtmesine rağmen Netanyahu yönetimi, Birleşmiş Milletler insani yardım programını hedef aldı.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) hesabı "terör gruplarına yardım" gerekçesiyle bir İsrail bankası tarafından donduruldu.

Lahey'den bir kaç gün sonra Başbakan Netanyahu, UNWRA'nın bazı çalışanlarının 7 Ekim saldırısını katıldığını ileri sürdü.

Buradaki hedef sadece Gazze'yi aç bırakmak ve Filistinlileri kovmak değil. Aynı zamanda UAD kararlarına konu olan Birleşmiş Milletler'in saptamaları ve sahadaki varlığı da bitirilmek isteniyor.

Güney Afrika, davanın açılmasına neden olan başvurusunda İsrail'in BM yasalarına göre soykırım suçu işlediğini yine BM raporlarındaki bilgilerle delillendirmişti. Bu deliller öyle sağlamdı ki, mahkeme davayı kabul etti ve kısa sürede ara kararlarını açıkladı.

Netanyahu, bu cüreti başta ABD ve İngiltere gibi emperyalist destekçilerinden alıyor. Aynı zamanda Orta Doğu'daki bölgesel güçlerle mal ve hizmet akışına devam etmesinden, hiçbirinin ilişkileri kesmemesinden de alıyor. Türkiye gibi.

Peki bundan sonra dava açısından ne olabilir?

Bir aylık süre dolduğunda İsrail'in gereken önlemleri alıp kendisinin de imzacısı olduğu BM Soykırımı Önleme yasasına aykırı davranışlardan vazgeçtiğini mahkemeye raporlaması gerekiyor.

Bunu yapmadığı ya da yapıp da kanıtlayamadığı takdirde Lahey'deki dava bir üst noktaya evrilecek: İsrail devlet bile isteye soykırım suçu işlediğine...

Lahey'de Gazze ve Filistin'in kazanması için şimdi yapılacak en iyi şey, her yerde dayanışma mücadelesini yükseltmek.

Geçen hafta Londra'da sokağa çıkan, "Ateşkes hemen" ve "Filistin'e özgürlük" diyen 200 bin gösterici gibi.



Bültene kayıt ol