Hizbullah nedir? Hasan Nasrallah kimdir?

23.11.2023 - 09:23

Hizbullah nedir?

Lübnan dertli bir ülke. Yıllardır, belki de 1946’da Fransız sömürgeciliğinden kurtulduğundan beri çözemediği yapısal sorunları var. Ülkede devletin resmen tanıdığı on sekiz (18) ayrı etnik ve dini gurup mevcut. Bu çok renklilik aslında çok olumlu bir vasıf, ancak Lübnan tarihinde değişik etnik ve dini gurupların (Sünni-Şii, Maruni Hristiyan-Dürzi ) birbiriyle uzlaşmayan gündemleri devletin zayıf kalmasına neden olmuş. Zaten bir devletin olup olmadığı tartışılır.  Bir devletin en temel görevlerinden biri vatandaşlarını dış saldırılara karşı korumaktır. Lübnan’da bu görevi devlet değil Hizbullah adında, dünyada bazı devletlerin “terör örgütü” ilan ettiği bir örgüt üstlenmiş durumda. 

Hizbullah’ı “örgüt” olarak tanımlamak aslında çok yetersiz. İran devriminden sonra militan bir Şii parti olarak kurulan Hizbullah o zamandan beri Lübnan’da en etkin siyasi ve askeri güç durumunda. Lübnan meclisinde (çalıştığı zaman 128 milletvekili olan) 15 milletvekilleri var. İsrail’den gelen sürekli saldırı tehdidlerine karşı ülkeyi koruyan da Lübnan ordusu değil Hizbullah’ın silahlı gücü. Lübnan ordusu hâlâ Vietnam savaşından kalan helikopterleri kullanıyor. Ordusunun resmi rakam olarak tüm mevcudu 60,000. Ancak askerin kontratlı çalıştığı ve son ekonomik krizden sonra birçoğunun “istifa ettiğini” hatırlamak gerek.    

Hizbullah’ın İran’dan çok yoğun destek aldığı ve silah, mühimmat ve teknik donanım olarak İran’dan beslendiği  de bir gerçek. Devlet dışı silahlı güç olarak dünyanın en büyüklerinden biri.  Uzun menzilli güdümlü füzeleri İsrail’de hedeflere ulaşabilecek menzile sahip. Birçoğu Suriye’de savaş deneyimi edinmiş 20,000 savaşcısı var (sayı tabii kesin değil, kendileri 100 bin savaşçıları olduğu iddiasındalar).  Hizbullah’ın  İsrail için Hamas’dan  çok daha büyük bir tehdit oluşturduğu açık, zaten İsrail’in bölgede çekindiği tek güç onlar. 

İsrail’e karşı “Direniş Cephesi” (Mukawama) hareketinin simgesi haline gelmiş, hareketin zirvesindeki isim ise Hasan Nasrallah. Irak ve Yemen’de Amerika’ya karşı savaşan kadroların birçoğunu Hizbullah eğitmiş. Arap Baharı’ından sonra Sünni Müslüman Kardeş’lere yakın Hamas ile Şii Hizbullah’ın, zaman zaman soğuk olan ilişkileri ısınmış ve Hamas’ın silahlı kadrolarını Hizbullah eğitmeye başlamıştır. 

Hasan Nasrallah kimdir?

31 Ağustos 1960 doğumlu Hasan Nasrallah, Beyrut’un güneyinde sakinlerinin çoğunluğu Şii olan fakir bir mahallede doğar. 1976 yılında Irak’ta ünlü bir Şii alim olan Ayatollah Al Sadr’ın Qom medresesinde eğitim gördükten sonra 1979’da Lübnan’a döner. Lübnan on beş yıl (1975-1990) sürecek olan iç savaşla çalkalanmaktadır. Hasan Nasrallah 1982’de Hizbullah partisine katılır ve adeta başdöndürücü bir siyasi yükselişle 1993 yılında partinin Genel Sekreteri olur. Bu yükselişin nedeni kendi siyasi becerisi kadar İran’ın desteğini almasıdır. Din adamından daha çok siyasi ve özellikle askeri stratejist olarak nam yapan Nasrallah, Hizbullah’ın silahlı kadrolarını İran Devrim Muhafızları eğitimcilerinin denetiminde profesyonelleştirir, uzman kadrolar haline getirir. Gerilla savaş taktiklerinde Vietnam’ı örnek  alır. 13 Eylül 1997’de oğlu şehid olur ve Nasrallah kendi çocuğunu feda etmeye hazır bir lider olarak imajını pekiştirir. 

İsrail’in  Temmuz 2006’da  Lübnan’ı işgali, Hasan Nasrallah’ın Lübnan’da  en güçlü önder olarak öne çıkmasına neden olmuştur. Otuz altı gün süren savaşta İsrail Lübnan’a 7000 bomba atar, buna karşın Hizbullah İsrail’e 4000 roket ateşler. Her iki taraf da zafer ilan eder, ancak Hasan Nasrallah Lübnan kamuoyunun gözünde kahraman olur. 

İsrail, güney Lübnan’da 855 kilometrekarelik bir bölgeyi 2020 yılına kadar işgal etti. Bölgeden çekildiklerinde Hizbullah bu gelişmeyi kendi zaferi olarak ilan etti.  Savaşın Lübnan’a maliyeti çok yüksektir: 1225 ölü (sivil ve asker), 4000 yaralı ve Lübnan altyapısının tarumar oluşu. 

Bugün Lübnan’ın ve bölgenin kaderi Hasan Nasrallah’ın iki dudağı arasında. “El Seyyid” her an İsrail’in  kuzeyinde bir ikinci cephe açabilir. Ancak 2006 savaşındaki yıkımının anıları halen çok taze. Ayrıca zaten ekonomisi perişan bir halde ve altyapısı hemen hemen yok mertebesinde olan Lübnan savaşı kaldırabilecek durumda değil. 218 kişinin ölümüne neden olan 4 Ağustos 2020 patlamasının enkazı halen kaldırılmadı. Hasan Nasrallah bunun bilincinde. Hamas saldırısından sonra ilk konuşmasında (3 Kasım) Nasrallah, 7 Ekim “Aksa Tufanı” harekatının “tümüyle Filistin halkının kahramanca direnişi” olduğunu vurguladı, “Bizim haberimiz yoktu” dedi ve Amerika’ya yönelik, “bu harekatın arkasında bizim ve İran’ın parmağını aramayın” uyarısını yaptı. “Bize ‘savaşa neden girmiyorsunuz’ diye soranlara cevabım şudur” dedi, “Biz zaten 8 Ekim’den beri savaşın içindeyiz, 56 ölümüz var. ” 

Her an savaş haberi alma tedirginliğini yaşayan Lübnan, konuşmadan sonra bir nebze nefes aldı. Ancak Nasrallah konuşmasını “Her türlü ihtimalin her zaman açık olduğunu” belirterek bitirdi. 

Hasan Nasrallah’ı sevmeyen çoktur. Lübnan’ın en geniş halk hareketi olan 2019 direnişine saldıran Şii milisler unutulmadı.  “El Seyyid”i eleştirmeye cüret eden Şii yayıncı, yazar, aktivist Lokman Slim öldürüldü. Hizbullah’ın silahlı gücünü kendi devletine karşı bir şantaj unsuru olarak kullandığı da bir gerçek. Ancak İsrail ve Amerika’ya karşı sağlam  duruşuna da saygı duymamak olanaksız. Kara cüppeye ve kara sarığa bakarak kolaycı önyargılara kapılmamak gerek. Din adamı kimliğinin yanısıra (belki daha da fazla), Hasan Nasrallah müthiş bir politikacı ve olağanüstü yetenekli bir taktik adamı. 

Selim Deringil

(Sosyalist İşçi)

 


Bültene kayıt ol