İsrail işgaline, saldırılarına, baskıya ve yoksulluğa karşı öfke patladı. Filistinliler, bir açık hava hapishanesi olan Gazze sınırını geçti.
7 Ekim Cumatesi sabahı Gazze'yi dış dünyaya bağlayan İsrail kontrolündeki yedi kapıdan biri olan Beyt Hanun (Erez), Hamas tarafından yıkıldı. Aynı anda binlerce roket, Tel Aviv ve diğer İsrail yerleşimlerini vurmaya başladı. Binlerce Filistinli militan İsrail'in güneyine geçti. İsrail askerleri esir alınırken, tankları dronelarla vuruldu. Hamas üyeleri Sderot şehrine girdi ve birçok noktayı ele geçirdi.
Filistinli savaşçılar ayrıca silahlı insansız hava araçları, motosikletli savaşçılar ve yamaç paraşütçülerini Şerit sınırına göndererek İsrail askeri üslerine ve kontrol noktalarına saldırdı. Cumartesi günü saat 10 sularında Hamas militanları 21 askeri üssü ele geçirmiş ve İsrailli askerleri savaş esiri olarak tutar durumdaydı.
Gazze'den İsrail geçiş, Filistin diğer bölünmüş parçası Batı Şeria'da sevinç gösteriyle karşılandı. Hamas'la rakip olan Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah'ta açıklama yaptı ve işgale karşı savunma hakkının meşru olduğunu söyledi. Farklı Filisitinli gruplar bulundukları yerlerde İsrail devleti ile çatışmaya başladı.
Hamas bunu neden yaptı?
Hamas'ın atağı, İsrail'de büyük şok ve dehşet yarattı. En az 1000 kişi hayatını kaybederken, 2 bine yakın kişi yaralandı. Dehşeti yaratan, hava sahasını koruma kalkanıyla kapatmış durumda olan İsrail devletinin Hamas roketlerini durduramaması kadar tarihte ilk kez Filistinlilerin işgal altındaki topraklardan çıkıp "içeride" savaşması oldu.
El Cezire'ye konuşan Gazze sakini Enas Şesta durumu Filistinlilerin hayal kırıklıklarının "eyleme dönüşmesi" olarak tanımladı:
"Filistinliler 75 yılı aşkın süredir baskı ve saldırı altında olmaktan bıktı. Artık canlarına tak etti."
Filistin, 1948'den bu yana İsrail devletinin işgali altında. Gazze 16 yıldır abluka altında yaşıyor. İsrail'in kara, hava ve deniz ablukası 2007'den bu yana iki milyondan fazla insanı Gazze Şeridi'nin içine hapsetti. 365 km2 bir alana sıkışan Filistinlilerin yüzde 45'i işsiz. Gıda güvencesi olmayan hanelerin oranı yüzde 64. Hamas'ın geniş destek bulduğu Gazze Şeridi, 2008'den bu yana İsrail'in (bazıları günlerce süren) hava saldırılarıyla vuruluyor.
Öte yandan İsrail devleti, siyonist yerleşimcileri teşvik ederek Filisitinlilerin elinde kalan küçük toprak parçalarını da adım adım ele geçiriyor. Netanyahu hükümeti ile yayılmacılık daha da tırmandırıldı.
Hamas atağına ismini veren Mescid-i Aksa'da yıllardır yapılanlar ise sadece Filistinliler değil birçok İsrailli tarafından da eleştiriliyor. Antik mescid, müslümanların en eski kutsal mekanlarından biri olarak kabul ediliyor. İsrail polisi, Mescid-i Aksa'ya defalarca baskın düzenledi. Kalabalık Filisitinli grupların Cuma namazı kılma girişimleri sert müdahaleler ve çatışmalarla karşılandı.
Öfke, Filistin tarihinde birçok kez olduğu gibi bugünde dayanılmaz baskı koşullarına silahlı isyana dönüştü. Fakat bu eşitsiz güçler arasındaki bir savaştır.
İsrail rejiminin krizi
İsrail, silah üreticisi bir devlet ve son yıllarda en fazla silahlanan birkaç ülkeden biri. Yüksek teknoloji ve savaş tecrübesi ile Filisitin direnişine büyük zararlar vermeyi bildi. Buna karşılık yetersiz silah gücü ve izolasyona rağmen Filistin direnişi, on binlerce kayıpla birlikte varlığını sürdürdü.
Hamas'ın son atağı uzun bir hazırlık ve örgütlenme ile gerçekleşmiş gözüküyor. Ve aşırı sağcı hükümet, bu atağı engelleyemediği gibi haberdar bile olmadı.
Aşırı sağcı Netanyahu hükümeti, aylardır devasa bir muhalefetle boğuşuyor. Yargının ele geçirilmesi içeren yasanın kabulüne karşı Tel Aviv'de büyük kalabalıklar her hafta hükümeti protesto ediyordu. Bazı gösterilerde barış talebi de öne çıkıyordu.
İsrail rejimi, şimdi hem kendi yurttaşlarının hem de Filisitinlilerin öfkesi ile karşı karşıya. İlk yanıtları savaş durumuna geçmek ve Gazze'ye hava saldırıları düzenlemek oldu. Birçok bina ve ev vurulurken, hastaneler yaralılarla doldu. Sürmekte olan İsrail hava saldırıları sebebiyle kaç Filistinli'nin hayatını kaybettiği henüz duyurulmadı.
Direnişin geleceği
2021'de Filistin genelinde yaşanan tarihi ayaklanma, İsrail rejimine doğrudan meydan okumuştu. On yıllardır ilk kez Filistinliler İsrail sınırlarının ötesinde aşağıdan kitlesel direnişe katılarak mücadele yoluyla özgürleşmiş birleşik bir Filistin ihtimalini gündeme getirdi. İsyan, Filistinli işçilerin güçlü grevini de içeriyordu. İşgalciler daha sonra tam kontrolü yeniden ele geçirdiklerine inandı. Ancak mücadele yeniden patlak verdi.
Hamas'ın atağı ile başlayan son Filistin direnişi, bölgesel aktörleri de tedirgin etmiş durumda. Son dönemde İsrail ile barışan Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye "itidal" tavsiye ediyor. İsrail'in baş düşman gördüğü İran ise Hamas'ı destekliyor. Hamas liderliği Arap ülkelerini İsrail ile ilişkilerini kesmeye çağırdı.
Şimdi kilit mesele, çevre bölgelerdeki işçilerin ve yoksulların baskıcı yöneticilerine karşı ayaklanıp ayaklanmayacağı, Filistin ayaklanmasına destek verip vermeyeceğidir.