Taliban: ABD'nin yarattığı terör

11.08.2021 - 12:38

İslamcı hareket Taliban, 20 yıllık Batı işgalinden sonra Afganistan'ın kontrolünü geri alıyor. TN, gelişmelerin arka planını tartışıyor.

Taliban, Afganistan'ın büyük bir bölümünün kontrolünü ele geçirmeye hazırlanıyorken yüz binlerce insan ülkeden kaçtı.

Yaklaşık 20 yıl önce ABD'nin işgaliyle devrilen silahlı İslamcı hareket, yakında yeniden iktidara gelebilir.

Taliban, 1990'larda Afganistan'da iktidardayken acımasız, baskıcı ve gerici bir rejim kurmuştu. Böylece ABD, 2001'deki işgalini, Afganistan'ı "Orta Çağ"dan çıkarmak için özgürleştirici bir girişim olarak sundu.

Ancak Taliban’ın, Afgan toplumunun doğası gereği gerici veya geriye yönelmiş kısmını temsil ettiği söylenemezdi.

Hareketin bilhassa da İslamcılığın sembolü oluşu aslında ülkeye son zamanlarda getirilmiş bir olguydu.

ABD destekli savaşçıların Soğuk Savaş'tan sonra yarattığı kaos olmasaydı, 1995'te Afganistan'daki kontrolü bu kadar hızlı ele geçirmesi mümkün olamazdı. Bu noktaya gelinmeden önce Afganistan, savaşan İslamcı gruplar —Mücahitler- tarafından ele geçirilmişti. Bunlar, 1979'da Afganistan'ı işgal eden işgalci Rusya ordusuna karşı savaşmak için ABD tarafından silahlandırılmış ve finanse edilmiş gruplardı.

Rus işgaline karşı gösterilen direnişin büyük bir kısmı, bir örgütten ziyade köyler ve yerleşimler etrafında örgütlenmiş yerel gerilla gruplarından ve savaşçılarından oluşuyordu. Ancak ABD, bir dizi Mücahit grubunu desteklemeyi, en büyük küresel rakibine yenilgi yaşatmak için bir fırsat olarak görmüştü.

Rus askerleri ülkeden çıkarıldıktan sonra, bu sefer de bahsi geçen grupların Afganistan'ı nasıl yönetecekleri konusunda farklı çıkarlar ve fikirlere sahip liderler yüzünden Mücahit grupları arasında bir savaş başladı.

Taliban bunların hepsine bir alternatif olarak çıktı ortaya.

Üyeleri ve savaşçıları, komşu Pakistan'daki Afgan mülteci kamplarında bulunan dini okullarda yetişmişti. Bu okullar da sonuçta ABD ve müttefiki Suudi Arabistan tarafından, Afgan mültecilerin kendi etkileri altında tutulması için destekleniyordu.

Bu okullarda İslam'ın, o zamanlar Afganistan'ın çoğunluğu tarafından kabul gören hali yerine, Suudi Vahabiliğine daha yakın olan muhafazakâr, katı bir versiyonunu dayattılar.

Onaylama

Pakistan ve ABD'nin onayıyla Taliban Afganistan'a girdi ve ülkenin büyük bir bölümünü hızla kontrol altına aldı.

Birçok sıradan insan için Taliban, savaşların yarattığı kaosun ortasında düzen ve güvenlik sunuyor gibiydi.

ABD için ise Taliban, anlaşma yapabileceği istikrarlı bir rejim anlamına geliyordu. Bu planlara, ABD'li bir petrol şirketinin ülkenin kuzey batısında yer alan boru hattını işletmesine izin verilmesi de dahildi tabii.

Yine de Taliban ABD'nin tam anlamıyla bir kuklası sayılmazdı. ABD'nin kontrolüyle çelişen kendi çıkarları ve fikirleri de mevcuttu. El Kaide gibi ABD gücüne meydan okuyan grupları da barındırıyordu örneğin.

 21. yüzyıla girilirken, ABD'li generaller ve planlamacılar, dünya üzerindeki hakimiyetlerini yeniden sergilemek istediler.

El Kaide 11 Eylül 2001'de saldırdığında ABD zaten kendi amaçlarına yönelik bir fırsat arıyordu. ABD, kendilerine saldırmaya cüret eden herkesin ezileceğini göstermek için Afganistan'ı işgal etti. Bu eylem, ayrıca iki yıl sonra gerçekleşen Irak'ın işgalinin önünü açmak için de tasarlanmıştı.

Ancak işgal Taliban'ı devirmeyi ve ABD dostu bir hükümet kurmayı başarsa da Taliban'ı yok etmedi. Bunun yerine Taliban, liderliği Pakistan'da bulunan, merkezi olmayan, isyancı bir gerilla ağı haline geldi.

Sağ kalım

İşgalin yol açtığı yoksulluk ve sefalet – ve işgalci orduların vahşetine duyulan nefret- birçok Afgan gencini Taliban saflarına kattı.

Taliban, alternatif bir gölge hükümet sunuyor, düzenli gelir ve hayatta kalma imkânı sayesinde yaşananlara karşılık verme fırsatı sunuyordu.

Bu nedenle ABD, Afganistan'ı hiçbir zaman istediği gibi kontrol edemedi. Bu arada Taliban'ın yaklaşık 60.000 tam zamanlı savaşçısı ve yarı zamanlı gönüllüleri var.

Şimdi yeniden benzer bir hükümetin kurulabileceğini gösteren bu gelişmeler ABD emperyalizmi için küçük düşürücü bir yenilgi olmakla kalmıyor, aynı zamanda ABD girişimlerinin de doğrudan bir sonucu olarak yaşanıyor.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol