Yangın sezonu başladı, verilen sözler tutulmadı

18.04.2022 - 16:15

Sıcaklıkların artması ve küresel ısınmanın bir sonucu olan orman yangını sezonu bu yıl erkenden başladı. 

Geçen sene yangınları günlerce söndüremeyen iktidar, verdiği hiçbir sözü tutmadı.

Ormanların güvenliği yine özel şirketlerin, düşük ücretle güvencesiz çalıştırılan, vasıfsız taşeron işçilerin eline bırakıldı.

Isı, rüzgar ve insan yerleşimleri

1 Nisan günü Bursa, Bilecik ve Çanakkale'de yangınlar başladı.

Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Toluklar köyünde tarım arazisinde saat 15.00 sıralarında çıkan yangın, ormanlık araziye sıçradı. Şiddetli rüzgarın da etkisiyle ilerlemeye başlayan alevler Külcüler ile Çırpılar köyü arasındaki ormanlık araziye ulaştı.

Yangın 18 saat sonra, orman işçilerinin ve itfaiyecilerin kararlı mücadelesiyle kontrol altına alınabildi.

Bursa'nın Merkez Nilüfer ilçesine bağlı Dağyenice Mahallesi ile Osmangazi ilçesi Karaislah Mahallesi yakınındaki ormanlık alanlarda yangın çıktı. Alevler, kuvvetli lodosun etkisiyle yayıldı. Buradaki yangınlarda saatler sonra söndürüldü.

Bilecik'te küçük çaplı başlayan orman yangını rüzgârın etkisiyle giderek büyürken, yangına 43 iş makinesi ve 174 personelle müdale edildi ve 12 saatin sonunda kontrol altına alınabildi.

1-2 Nisan tarihleri arasında üç ilde çok sayıda ağaç ve canlı hayatını kaybetti.

17 Nisan günü sabahın erken saatlerinde bu kez Bodrum'da yangın çıktı. 

Yakaköy Mahallesi Çilek Caddesi mevkisinde sabah 05.00 sıralarında makilik ve bozuk orman bölgesinde çıkan ve 6 saatte güçlükle kontrol altına alınan yangın, saat 17.00 sıralarında rüzgarın etkisiyle yeniden alevlendi. İkinci günün sonunda yine işçilerin kararlı mücadelesiyle söndürebildi.

İklim krizi ve yangınlar

Orman yangınları eskiden beri var ve bir istisnaydı;  fakat kapitalizmin neden olduğu küresel ısınma sebebiyle artık bir kaideye dönüştü. 

Ormanlar, iklim krizinin nedeni olan fosil yakıt kullanıma bağlı sera gazlarını emerek doğal bir koruma mekanizması işlevini görüyor. Fakat AKP iktidarı döneminde ormanlık alanların, madencilik ya da turizm gibi ticari faaliyetler için yok edilmesi, betonlaştırma politikaları sadece karbon emisyonlarının artışına değil orman yangınlarına sebep oluyor.

Yüksek ısı, kuvvetli rüzgarlarla birlikte insan yerleşimlerinin ve ticarethanelerin ormanlık alanlarla iç içe geçmesi sonucu en ufak bir kıvılcım bile büyük arazileri yakıyor.

Geçen sene Türkiye'nin güneyinde günlerce söndürülemeyen orman yangınlarının nasıl bir yıkıma yol açtığını gördük. 

49 ilde çıkan 299 orman yangınında 8 kişi hayatını kaybederken, yüzbinlerce hektar orman ve yerleşim yeri küle döndü. Yüz binlerce hayvan can verdi.

Orman yangınlarının günlerce söndürülememesi, siyasi iktidarın tercihlerinin bir sonucu. Nedir bu tercihler? 

Tutulmayan sözler

Orman yangınları, karadan ve havadan müdahaleyle kontrol altına alınıp söndürebilir.

- Karadan yapılan müdahale yetersizdi. Çünkü Tarım ve Orman Bakanlığı vasıflı orman işçisi istihdamı yapmadı. Mevcut kalifiye işçi sayısı, Türk-İş'e bağlı Orman-İş sendikasının taleplerinin çok çok altında bırakıldı.

- Havadan yapılan müdahale ise trajikomikti. AKP'lilerin sahibi olduğu özel bir şirkete orman yangınlarını söndürmek ihale edildi. Bu şirket Kanada'dan kiraladığı helikopter ve pilotlarla havadan sözde müdahale etti. Oysa helikopterler yangını söndürmekte yetersizdir, bu uçakların işidir. Aynı anda yangını söndürme kabiliyeti olan Türk Hava Kurumu'na ait uçaklar yatırımsızlıktan hangarlada çürüyordu. Rusya'dan gelen aynı tipteki uçakların müdahalesi ise başarılı oldu. AKP ve kemalist emekli askerler arasındaki kavganın sonucu, özel bir şirkete aktarılan devasa kaynaklarla mevcut uçaklar onarılabilecekken, bu bile bile yapılmadı.

Geçen yıl yaşanan yangınlar büyük bir tartışma ve tepki yarattı.  Yangın bölgelerinde siyasi mitingler yapan iktidar, halka poşet çay attı ve bazı sözler verdi.

Neydi bu sözler?

- Bundan sonra etkili mücadele yapacağız.

- Malını mülkünü yitiren vatandaşlara destek olacağız.

- Yangın söndürme kabiliyetine sahip uçaklar alacağız.

Şimdi yangını sezonu yine başladı ve geçen bir yıl boyunca bu vaatlerin hiçbiri tutulmadı.

- Karadan mücadelede belirleyici olan kalifiye orman işçilerinin yerine taşeron çalışan vasıfsız ve düşük ücretli işçileri çalıştıran şirkete ihale verildi. Üstelik gerekli işçi sayısının altında bir sözleşmeyle.

- Her şeyini kaybeden insanlara ne tür bir destek sağlandığı belirsiz.

- En önemlisi havadan müdahaleyi sağlayacak uçaklar satın alınmadı. Ve bu kabiliyete sahip THK uçakları kayyumla yönetilen hangarlarda çürüyor.

Ne istiyoruz?

Türkiye bütçesinin ana gövdesini oluşturan vergi gelirlerinin yüzde 65'inden fazlası işçilerin maaşlarından kesilen vergilerden karşılanıyor. Fakat bu vergiler, iklim krizi ve güzel bir gelecek açısından belirleyici öneme sahip ormanların korunması için harcanmıyor.

- Devlet ormanları korumak için on binlerce kalifiye işçi istihdam etmeli. 

- Devletin kendi yangın söndürme uçakları olmalı.

- Ormanların güvenliği özel şirketlere teslim edilmemeli.

- Yanan ormanlık alanlar ticari faaliyetlere açılmamalı.

- İklim krizine doğal çözümlerden biri yeniden ormanlaştırmadır. 

- Artık yeter! Betonlaştırmaya, talana, rant için geleceğimizi yok edenlerin girişimlerine son!

- Siyasi tercihleriyle ülkenin ve dünyanın akciğerlerini yakan aşırı sağcı iktidara son verilmeli. Yerine gelecek, kim olursa olsun, bu talepleri uygulayacağına söz vermeli ve uygulaması için mücadele etmeliyiz.

İklim krizi ve orman yangınları arasındaki ilişkiyi öğrenmek isteyenlere Z Yayınları'ndan yeni çıkan ve çevrimiçi parasız paylaşılama giren Söndür Ateşi isimli kitabı okumalarını öneriyoruz.



Bültene kayıt ol