Fridays For Future’un (Gelecek İçin Cumalar) önderliğindeki küresel iklim hareketinden 25 MART Küresel Grev çağrısı

26.01.2022 - 10:28

Greta Thunberg ve Fridays for Future'un (Gelecek İçin Cumalar) çağrısıyla yeniden sokaklara inecek olan iklim aktivistleri 25 Mart'ta dünyanın her yerinde gerçekleştirilecek büyük bir greve hazırlanıyor.

#KârDeğilİnsan

İçinde sürüklenmekte olduğumuz yıkıcı iklim kaosu, acilen başka bir sistemle değiştirilmesi gereken ve özünde sorunlu bir sosyo-ekonomik model olan sömürgecilik/hafriyatçılık/kapitalizmin yüzlerce yıldır sürdürdüğü sömürü ve baskının bir sonucudur.

Zengin ulusların küresel emisyonların %92'sinden sorumlu olduğu ve dünya nüfusunun en zengin %1'inin, en yoksul %50'ye kıyasla iki kat kirlilik ürettiği bir sistem bu.

Tarihsel mücadelelerimiz ve deneyimlerimizin ışığında, en çok etkilenen insanlar ve bölgeler (MAPA) için ve onlar tarafından yönetilmesi şartıyla iklim tazminatları talep ediyoruz.

İklim Tazminatları

İklim tazminatları sadaka değil, siyasi gücün bizatihi halklarda olacağı dönüştürücü bir adalet sürecidir.

Bunlar bir tür borçlandırma da değildir; yerli halklar, siyahlar ve patriyarkaya karşı direnenler başta olmak üzere daha pek çok ötekileştirilmiş toplulukların kendi arazileri üzerindeki haklarının tanınıp harfiyen iade edilmesi, iklim krizinden en fazla etkilenen toplumlara ‘uyum’ ve 'kayıp/zarar' için kaynak sağlanmasıdır. Refahın, bilgi ve teknolojilerin, sağlık ve bakım hizmetlerinin, siyasi gücün hem Küresel Kuzey’den Küresel Güney’e hem de yukarıdan aşağıya yeniden paylaştırılması, hatta birçok durumda kolektif hale getirilmesidir.

Sorunumuz

Yıllardır sürdürmekte olduğumuz iklim mücadelesi özünde sınıf mücadelesidir ve egemen sınıfa, yani ağırlıklı olarak refah içinde yüzen beyaz, heteroseksüel cis-erkeklerin hakimiyetinde olan Küresel Kuzey şirketleri ve devlet yönetimlerine karşı yürütülen bir mücadeledir. Sömürgecilik, kapitalizm, patriyarka, beyaz üstünlükçülüğü ve sömürü yoluyla elde ettikleri gücü ve iktidarı, yeryüzünü ve dünya halklarını en ufak bir vicdan azabı duymadan yok etmek için kullanıyorlar.

Küresel Güney’in ekosistemleri ve halklarını “kalkınma” saydıkları bitmek tükenmek bilmeyen bir “ekonomik büyüme” uğruna kasıtlı biçimde feda ediyor ve tüm bunları işçi sınıfını kullanarak yapıyor, onları yok etmeye adanmış bu sistemi yine onlar üzerinden sürdürmeye çalışıyorlar.

Yapmamız gereken

İklim kaosuna sürüklenmemize neden olan her bir zulmün ardındakiler, hatta zulümler üzerinde yükselen bu sistemin kalbindekiler, sömürgeciler ve kapitalistlerdir. Bu düzeni bozmanın en iyi yolu, bir iklim eylemi olarak iklim tazminatı talep etmek olacaktır.

Tüm bunların ve bile bile göz ardı ettikleri her durumun müsebbibi en varlıklı kapitalistler, yani küresel nüfusun %1’idir. Hepsinin onlar yüzünden yaşandığı bilinmeli ve sorumlu tutulmalıdırlar. Onların kâr dediği şey, bizler için ölüm anlamına geliyor. Onların kazancı, bizim acı verici kayıplarımız üzerinden gerçekleşiyor.

Dünyanın her yerinde, toplumların her bir kesimi olarak, en önde en ötekileştirilmiş olanlarımızın bulunacağı şekilde harekete geçmeli, bizlerden çaldıkları bu gücü geri alıp yeniden gerçek sahiplerine; toplumlara vermeliyiz.

Bize katılın, hep birlikte #KârDeğilİnsan’ın öncelikli olacağı yeni bir sistemin, gerçek bir yuvanın temellerini atalım.

Çeviri: Özdeş Özbay ve Tuna Emren

 



Bültene kayıt ol