“LGBTİ’lere özgürlük! ‘Yerli ve milli’ korku duvarı örenlerden sokakları tekrar ‘o biçim’ alacağız!” başlıklı çıklama şöyleydi:
22 Mayıs Pazar günü yapılması planlanan Homofobi ve Transfobi karşıtı yürüyüş, Ankara Valiliği’nin “toplumsal duyarlılıklar” ve “kitlesel ve provokatif tepki” gibi sebepler öne sürerek güvenlik sağlamayı reddetmesi üzerine yapılamıyor. 15. İdare Mahkemesi’nin yürüyüş başvurusu yapan Kaos GL derneği lehine yürütmeyi durdurma kararını alması Valiliği öyle panikletmiş ki bir gece operasyonuyla 20 Mayıs’ta Bölge İdare Mahkemesi tarafından karar iptali yapılarak yürüyüş resmen yasaklandı. LGBTİ’lerin her yıl yaptığı kitlesel yürüyüşleri yasaklayan bu baskıcı tutumu şiddetle kınıyoruz ve LGBTİ yoldaşlarımızla birlikte mücadele kararlılığımızı tekrarlıyoruz.
2006’dan beri Ankara’lı LGBTİ’ler çok çeşitli etkinliklerle 17 Mayıs 1990’da Dünya Sağlık Örgütü’nün eşcinselliği hastalıklar listesinden çıkarmasını büyük bir kazanım olarak kutlayıp özgürlük ve eşitlik taleplerini 130 ülkedeki kardeşleriyle beraber dile getiriyorlar. Katılımın 2006’dan beri artarak sürdüğü bu yürüyüşlerde LGBTİ’ler şehrin meydanında gökkuşağı bayraklarıyla slogan atarken kolektif bir biçimde görünür olmanın gururunu dile getirip bir sürü başka mücadeleyle de dayanışma sloganlarını yükseltiyorlar. İlmek ilmek örülmüş bu kolektif mücadele pratiği ve görünürlük mücadelesi LGBTİ’lere şiddete, yok sayılmaya ve ayrımcılığa karşı mücadelelerinde güç verirken toplumdaki homofobik fikirlere karşı sokakta mücadele etmek anlamına geliyor. Yani homofobi ve transfobi karşıtı haftanın en anlamlı ve en görünür ayağını oluşturuyor. Yok edilmek istenen tam da budur. LGBTİ hak mücadelesinin kitleselleşmesinin önünü keserek ezilenleri cinsiyetçi, transfobik, homofobik ve bifobik bir eksende bölmek istemektedirler.
2015 Haziran’ında İstanbul Onur Yürüşüyü’ne yapılan polis saldırısı ve AKP hükümetinin gittikçe kadın ve LGBTİ düşmanlığını körükleyen homofobik ve transfobik söylemleri milliyetçi-şoven bir “yerli-milli ekseni” etrafında şekillenmekte. Bu eksende daha dün gördük ki Kürtler karşı taraftalar. Dokunulmazlık kararının utanmazca oylandığı günün gecesinde Ankara Valiliği’nin baskısı sonucu verilen yasak kararıyla yine gördük ki LGBTİ’ler de bu eksenin karşı tarafında. İşçilerin kiralık birer metaya indirgendiği neoliberalizm, bölgesel güç olma ve ulus devlet sınırlarını koruma paranoyasıyla yürütülen militarist-milliyetçi emperyalist savaş, büyük yolsuzluklarla kurulan rant imparatorluğunu kaybetme korkusuyla uğrunda her şeyi yapabilecekleri başkanlık rejimi birbirinin üzerine yükselen birer tuğla gibi.
AKP bu tuğlaları birer korku duvarına dönüştürmek istiyor. Birlikte sokağa çıkma irademizin korku yaratılarak engellenmek istendiğini 8 Mart’ta da gördük. Ama ters tepti ve 10 Ekim’den sonra en kitlesel hareket 8 Mart’ta oldu. Bugünkü yasaklarınız da ters tepecek. Bu duvarın tuğlalarını sallayan hareketlerden biri olan LGBTİ hareketini güvenlik yasaklarıyla, toplumsal duyarlılık palavralarıyla yok edemeyeceksiniz. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi olarak Ankara Valiliği’nin kararını tekrar kınıyoruz. LGBTİ’lerin özgürlük mücadelesi sokakları geri alacaktır! Gelecek yerli ve milli olmayanlarındır!
DSİP Ankara İl Örgütü