Küfür iktidarın güçsüzlüğünün itirafı
İktidar, gemi azıya almışçasına devam ediyor. Emin olmamız gerekir ki böyle de devam edecek.
Halka anlatacağı hiçbir şey kalmayanların iktidarı bu. İstanbul’da 1 artı 1 evlerin kira bedelinin 10 bin liraya çıkmasına yol açanların iktidarı. Toplumun en sığ, en lümpen kesimlerine seslenmekten başka bir çaresi olmayan bir iktidar bu. Bu yüzden, bu kesimin zaman zaman kullandığı küfürleri kullanmaya başladılar.
Ama bu üslup, iktidarın toparlanmasını sağlamıyor, sağlamayacak da.
AKP’nin bir ölçüde ağrı bir tempoyla süren toplumsal desteğini kaybetme süreci, 2021’in Kasım ayından beri hızlandı. Ekonomi allak bullak oldu. Üstelik ne ekonomiyi ne kuralsızlığı, ne hukuksuzluğu ne de çürümeyi tersine çevirebilecek bir perspektifi var bu iktidarın.
Bu iktidar, İkizdere’de asırlık kayın ağaçlarını Cengiz Holding’den korumak için ağaçlara sarılan insanlara uyguladığı şiddetle hatırlanacak.
İkili bir ruh hali
İktidarın baskının şiddetini artırması, seçmen tabanının erimesiyle el ele gidiyor. Bu ikili durum muhalefette de ikili bir ruh haline neden oluyor. Her şey, her gelişme seçimlere erteleniyor çünkü seçimlerde iktidarın kesinlikle mağlup olacağı düşünülüyor. Ama bir yandan da bu iktidarın seçim yaptırmayacağı ya da seçim sonuçlarını tanımayacağı yönünde görüşler var ki onlar da giderek yaygınlaşıyor.
Tüm gelişmeler iktidarın aleyhindeyken AKP’nin ayakta duramayacak kadar hızlı erimemesinin nedeni, ana muhalefet denilen burjuvazinin bir başka programını savunan mevcut muhalefetin devletin çizdiği sınırların dışına taşacak bir bakış açısına sahip olamayışıdır, radikal muhalefetin ise esas olarak bu ana muhalefetin peşine takılmış olmasıdır. En “sert” açıklamaları yapanların bile nihayetinde mecliste ana muhalefet olmayı hedef haline getirmiş oldukları da ortada.
Son dönemlerin popüler dizisi Gibi’nin bir bölümünde dizinin iki ana karakterinden biri diğerine, “ne düşünüyorsun şu anda” diye soruyor. Verilen yanıt tartışmamıza tam oturuyor: “Birisine ne düşünüyorsun diye sormak çok saçma. Acı, nezaketsiz de bir şey yani kusura bakma ama bence öyle. Birincisi bu çok kişisel bir şey. İkincisi bunu anlatması çok zor. Üçüncüsü, hiçbir zaman insanın kafasında böyle yekpare, kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor.”
Yenilmez değiller!
Radikal solun bile mecliste ana muhalefet olacağını ilan etmesiyle yine solun geniş kesimlerinde alttan alta seçimlerin yaptırılmayacak olduğu yönündeki fikrin propagandasının yapılması, iktidarın en azından olduğundan güçlü görünmek konusunda başarılı olduğunu gösteriyor.
Erdoğan kitlesine sesleniyor
AKP’nin çekirdek kitlesi giderek, devletin baskı gücüyle birlikte her türlü sağcı fikri destekleyen ve sağcı fikirleri şekillendiren bir kitleye indirgeniyor. Bu kitleyi kaybetmek tuzla buz olmasına yol açacağı için, kitlenin ve tabanda zaman zaman bu kitleyle yakınlaşan faşistlerin ruhunu okşayan politikalardan geri adım atamıyorlar. Milyonlarca insana “bu kadar da olmaz ki!” dedirten adımları atmaktan bu nedenle vazgeçmeyecekler.
Seçmen çekirdeğini sağlamlaştırmak için
İktidar ittifakının oyları erimesine rağmen, seçimi kazanmak istiyorsa, seçmen çekirdeğini sağlam tutmak zorunda kalacak. Seçmen kitlesi, 15 Temmuz darbesinden sonra giderek hızlanan milliyetçi bir propaganda sağanağının etkisi altında.
“Türkiye Devleti’nin varlığına kasteden dış güçler ve bu dış güçlerin piyonu olanlar” iddialarına hiçbir zaman ara verilmiyor. Sınır ötesi harekatlar, ABD’ye meydan okuma görüntüsü ve beka kaygısının sürekli işlenmesi, milliyetçi tepkiyi daha da yoğunlaştırdı.
AKP kendi tabanını sadece MHP’yle kurduğu siyasal ittifakın doğası ya da mecburlar koalisyonunun niteliği gereği kaybetmedi. Tabanındaki çekirdek muhafazakâr, erkek ve yaşlıca kitlenin diri, göreve hazır ve (yeniden toparlanma süreci başladığında) geri kalan kitleleri de etrafından toparlayacak bir dinamizm içinde olmasını sağlamak için attığı her politik adım, kendi seçmen kitlesi içindeki makul toplulukları da diken üstünde tutup insanların AKP’den daha da uzaklaşmasına neden oldu ve oluyor. Çünkü “sürtük” gibi laflar bu kitleyi bile rahatsız ediyor.
Tabanı sağlamlaştırmak isterken eritmek
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi bu muhafazakâr, sağcı, “aile değerlerini savunuyoruz” maskesi altına gizlenmiş, kadına yönelik şiddetin önünün açılmasını hırsla arzulayan kesimi teskin ederken AKP’ye oy veren kadınların bir kesimini partinin liderliğinden kopartıyor. Kadın cinayetlerini işleyen erkeklerin ellerini kollarını sallayarak gezinmesi, maço, muhafazakâr, sağcı ve milliyetçi erkeklerin bir bölümüne ya da faşistlere hoş görünürken, LGBTİ+’ların hedef gösterilmesiyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini savunanlara oynanırken, bu tür adımlar parti tabanındaki başka kesimlerin uzaklaşmasına neden oldu.
MHP’yle ittifak, en temel Kürt haklarında yeniden eski devlet politikalarına dönmek için zaten var olan itkiye ivme kattığında bir grup Türk, sağcı, milliyetçi bundan hoşnut olsa da AKP seçmenleri arasında ağırlıklı yer tutan Kürtlerin önemli bir kesiminin de uzaklaşmasına neden olundu. CHP’nin AKP’ye oy veren Kürtlerden yavaş yavaş oy almaya başladığını gösteren anketleri böyle okuyabiliriz. Çeşitli sermaye gruplarının kollanması, diğer sermaye gruplarını ve işçileri derin bir yoksulluğa mahkûm ederken AKP içindeki gösterişçi, züppe, har vurup harman savuran bir kesimin çığırtkanlığı da milyonlarca yoksulun çektiği çileyi iyice katlanılmaz hale getiriyor.
(Sosyalist İşçi)