İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) Kasım ayı raporu yayınlandı. Rapora göre 2025’in ilk 11 ayında iş cinayeti sayısı 1956’ya ulaştı. Açık kaynaklara ve doğrudan ihbarlara dayalı olan bu rakamın gerçekte çok daha fazla olduğu tahmin edilebilir.
Hangi işkolları?
“Kasım ayında en çok iş cinayeti 71 ölümle inşaat işkolunda meydana geldi. İkinci sırada 34 ölümle tarım işkolu var. Ölenlerin 18’i işçi ve 16’sı çiftçi. Üçüncü sırada ise 31 ölümle taşımacılık işkolu geliyor. İş cinayetlerine sektörel olarak baktığımızda ise inşaatta 73 işçi, sanayide 68 işçi, hizmette 41 işçi ve tarımda 34 işçi hayatını kaybetti.”
Ölüm nedenleri
“İlk sırada yüksekten düşmeler var. Bu ölümlerin yüzde 85’i inşaatlarda meydana geldi. İkinci sırada özellikle tarım, inşaat ve sanayide görülen ezilme ve göçük nedenli ölümler var. Üçüncü sırada ise yarısının taşımacılık işkolunda meydana geldiği trafik kazaları nedenli ölümler bulunuyor.”

Hangi şehirler?
“En çok iş cinayeti İstanbul başta olmak üzere Kocaeli, Şanlıurfa, Manisa, Ankara, İzmir, Ordu, Diyarbakır, Muğla, Adana, Bursa, Mersin, Sakarya, Çanakkale, Elazığ, Hatay, Konya ve Malatya’da meydana geldi. Bu bölgeler sanayi merkezleri olmaları, tarımsal üretim veya inşa faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla öne çıkıyor.”
Ölen çocuk işçiler
“Kasım ayında en az 13 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ölen çocukların biri çiftçi, on ikisi (tarım, gıda, kimya, ağaç, büro ve inşaat işkollarında çalışan) işçiydi.”
Kadın işçi ölümleri
“İş cinayetlerinde ölenlerin 19’u kadın işçiydi. Ölen kadınların dokuzu tarım, altısı kimya, ikisi ticaret, biri sağlık ve biri güvenlik işkollarında çalışıyordu.”
Göçmen işçiler de ölüyor
“Kasım ayında en az 12 göçmen işçi (dördü İranlı, üçü Mısırlı, ikisi Suriyeli, biri Afganistanlı, biri Rusyalı, biri Türkmenistanlı ) hayatını kaybetti. Türkiye’de ölen göçmen işçilerin çoğu Suriyeli ve Afganistanlıdır. Ancak son dönemde özellikle deprem şehirlerinde ölen İranlı ve Mısırlı işçilerin varlığı bu ülkelerden gelen işçi göçünü de göstermektedir. Göçmen işçilerin sekizi inşaat, ikisi tarım, biri ticaret ve biri gemi işkollarında çalışıyordu.”
İşkollarına göre dağılımı

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Çıkan sonuç ise iş cinayetlerine karşı mücadelenin büyütülmesi. Mücadele olmadıkça patronların gerekli tedbirleri almayacak ve bugüne kadar gibi devlet kurumları gereken denetimi yapmayacak. İşçi katliamının durdurulması, ücret mücadelesi gibi önemlidir.

Dilovası’ndaki katliamdan hem patron hem de denetim yapmayan devlet kurumları sorumludur
Kocaeli’nin ilçesi olan Dilovası’nda kurulu olan Ravive’de 8 Kasım günü meydana patlama ve yangında üç çocuk, üç kadın toplam 7 işçi hayatını kaybetti.
Günde 12 saat çalışan işçiler en fazla asgari ücret alabiliyordu. Yangın merdiveni olmayan tek giriş cıkışı bulunan fabrikanın sadece 2 bina ötesin İŞKUR bulunuyor. Bitişik binalarla dolu mahallenin muhtarı yangın riski konusunda iki CİMER’e başvurmasına rağmen herhangi bir denetim yapılmadığı katliamdan sonra ortaya çıktı.
Bir grup feminist 16 Kasım günü Dilovası’na gitti. Katledilen işçilerin evlerini ziyaret ederek onları yakınlarından dinlediler. Ve işçi katliamı üzerine bir rapor hazırladı.
Raporda öne çıkanlar
“Yaşamını kaybedenlerin yakınlarından bazıları, yakınlarının sigortasız çalıştığını bilmediğini söylüyor. Kimi ekliyor: ‘Patron kimlik bilgilerini alıp sigorta yapacağım demişti’, ‘Sigorta sözü vermişti.’ Kent merkezindeki bir mahallenin ortasında, üstelik jandarma bölgesindeki sözde denetimleri konuşuyoruz. Ravive’den yolu geçen kadınlar patronun denetim zamanını bildiğini, denetime gelenleri parfüm ve krem dolu kolilerle uğurladığını anlatıyor. Denetimsizlik, rüşvet, işyerinin şaibeli ruhsatı, İŞKUR’la yapılan işçi pazarlıkları, Dilovası Belediyesi ve iktidar partisinin sorumluluğu vb. pek çok bilgi, daha önce haberleştirilmişti. Mahalle halkı da fabrika fabrika, depo depo tüm usulsüzlükleri ve hayati riskleri çok iyi biliyor ve basınla paylaşarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Görüştüğümüz kadınlardan biri patlamanın ardından bazı iş yerlerinin hızla denetlendiğini, bazılarının mühürlendiğini anlatıyor. Ancak devletin bu anlık refleksi karşısında pek çoğunda, güvenden çok, öfke duygusu hakim.”
Yanıcı kimyasallarla dolu bir depo
“Patlamanın gerçekleştiği işyerini görüyoruz. Burası ne bir atölye, ne bir fabrika; herkes patlamayla öğrendi ki burası çeşitli tehlikeli kimyasallar kullanılarak üretimin de yapıldığı bir depo. Araç girip çıkabilecek bir depo kapısı, onun yanında her zaman kilitli olduğunu öğrendiğimiz bir yaya girişi, çok yüksek bir tavanı, çatının hemen altında yalnız ışık girmesi için planlanmış daracık camları var. Yangın merdiveni bulunmayan, yangın söndürme sistemi olmayan işyerinde tek giriş olduğu söylenen kapıdan artık içeriyi görmek mümkün. En basit işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralı olan yanıcı uçucu madde ayrımının yapılmadığını, tüm sıvı tanklarının giriş kapısına yakın bir şekilde üç-dört kat üst üste bu giriş çıkışta istiflendiğini ve tam o gördüğümüz kapıdan, kadınların bu istifler nedeniyle dışarı çıkamadığını, içeriden yardım çığlıklarının duyulduğunu öğreniyoruz. Ravive Kozmetik’in olduğu sokakta yaşayan kadınların ve yangından yaralı kurtulan kadın işçilerin anlattığına göre ölen kadınlar yangın başladığı anda içerde bulunan kişisel eşyalarını da alarak çıkmayı denemişler. Ancak yangının çok hızlı yayılması nedeniyle dışarı çıkamamışlar. Kadınların son nefesine kadar attıkları çığlıkları, dışarıda bekleyen yakınları ve mahalleli çaresizce dinlemişler. Ölen işçilerin çocukları ve aileleri de fabrika önündeki bekleyişlerinde tüm yaşananlara tanık olmuşlar.”
İnsanlık dışı çalışma koşulları
“İş güvenliği kıyafetleri ve koruyucu ekipmanların verilmediği Ravive’de, kadınlar ve kız çocukları evlerinden getirdikleri kıyafetlerle çalışıyorlarmış. Defalarca ciddi iş kazalarının yaşandığını, hiçbir acil müdahale ekipmanının bulunmadığını, kadınların hastanelerde bu kazaları saklamaya, yalan söylemeye zorlandığını, kaza sonrasında işe gelemedikleri günlere karşılık ücretlerinin kesildiğini dinliyoruz. Seri etiket yapıştırmak gibi işlerden parmak uçları parçalandığında, yara bantlarını dahi kendilerinin satın aldığını, Avon için üretilen kremlerin, alerjik rahatsızlıklar yarattığını ve sürekli kaşındıklarını öğreniyoruz. Alkol, aldehit, keton ve diğer tehlikeli kimyasalları kapalı ortamda soluyarak çalışmışlar. Maske talep ettiklerini, onu dahi alamadıklarını öğreniyoruz.”
Şikayetlere rağmen
“Mahalle halkı, atölyeden yayılan keskin kokulardan rahatsız oldukları için belediyeye ve CİMER’e şikâyette bulunmuş. Konuştuğumuz kadın bir işçinin aktardığına göre, yapılan şikayetlerden bıkan Dilovası Belediyesi zabıtaları, patronu ‘Bari kokuyu engelle’ diye uyarmış ve patron tedbir olarak giriş kapısını da sürekli kapalı tutmaya başlamış. CİMER şikayetleri sonrası, zabıtalar ve hatta Maliye de gelmiş ancak parfümlerini alıp gitmişler.”
Sigorta yok, düşük ücret var, hak gaspı
“Hepsinin sigortasız çalıştığını biliyoruz. Verildiği iddia edilen günlük 600-800 lira ücretin (70 ila 100 lira arasında değişen) yemek parası ve yol parasını da içerdiğini öğreniyoruz. Yani aslında günlük yevmiye 500-700 lira arasıymış. Denetime gelindiğinde kah içeride saklanmak zorunda kalan, kah depodan apar topar çıkarılan sigortasız işçilerin, denetim esnasında ‘Çalışmadınız’ denilerek ücretlerinin kesildiğini öğreniyoruz. Ölen kadınlardan birisinin yakını, 30 gün, üstelik fazla mesaiyle çalıştığında dahi 15-17 bin lira ücret aldığını anlatıyor. Son ay için ‘Bu ay 30 saat mesaim var. 3 bin lira oradan gelecek, 20 bin lira maaş alacağım’ diye müjde verdiğini söylüyor.”
Çocuk emeği sömürüsü
“Ölen kadınlardan birinin 20 yaşındaki kızı da ara ara Ravive’de annesiyle birlikte çalışmış. Ölen çocukların bir diğer arkadaşı 14 yaşında çalışmaya başladığı atölyede 16 yaşına kadar her yaz tatilinde, okullar açılana kadar haftanın yedi günü çalıştığını söylüyor: ‘Az kişiyle çalışmak istiyordu Kurtuluş Bey. Çocuk istiyordu yanına. Az para vermek için diyordu, üç beş kişinin işini bir kişiye yaptırmak için. Öbür türlü millet gevşek çalışıyormuş.”
Feministler, kadın işçilerle dayanışma için bir dizi öneri de getiriyor. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Geride kalan öfkeli aileler ve Ravive’nin patronunun AKP’li bakanlarla çektirdikleri fotoğraflar…