Demokrasinin gaspı bir üst düzeye sıçradı: Kayyıma hayır

Kürt şehirlerinde yıllarca atanan kayyımları, AYM ve AİHM kararlarının tanınmamasını, batıda belediye başkanları tutuklanarak seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırılmasını, CHP’nin iç işleyişine devletin doğrudan müdahalesi izledi.

Ortaya atılan suçlamalara bakıldığında CHP İstanbul il kongresinin iptal edilmesi beklenemezdi. Bir kişinin yaptığı iptal başvurusu 9 ayrı mahkeme tarafından dava konusu bulunmayarak reddedilmişti 10. mahkeme siyasi bir karar vererek anayasayı ve yasaları tanımadı. CHP’nin İstanbul il kongresi iptal edildi. Böylece kayyımı boşa çıkarmak için toplanan yeni kongrenin çalışmaları engellenmiş oldu.

Rejimin, bir önceki dönem il başkanı olan Canan Kaftancıoğlu’na da antidemokratik bir şekilde siyasi yasak getirdiğini unutmamak gerekir. 

CHP’ye oy vermeyen kayyım

Şimdi ise 19 Mart sonrası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı Saraçhane’de gerçekleşen büyük protestoların örgütlenmesinde öne çıkan Özgür Çelik başkanlığındaki il yönetimine “tedbiren” kayyım atandı.

Kayyımın İstanbul CHP İl Örgütünü kendi planı doğrultusunda dizayn etmesinin önü açıldı.

Ve Kayyım AKP’den değil, bizzat CHP’nin “içinden.” Bir zamanlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul seçim kampanyasında yer alan ve sonra Özgür Özel yönetimine muhalif pozisyonda olan, partiden istifa ettiğini söyleyen ve 31 Mart seçimlerinde CHP’ye vermeyeceğini duyuran Gürsel Tekin (aynı zamanda Deniz Baykal’ın da yanındaydı), devlet tarafından CHP İstanbul İl Başkanlığı’na atandı. Geçmişte ilçe başkanlığı yapmış, ama Özgür Özel yönetimi ile kavgalı olan 4 ilçe başkanıyla İstanbul örgütünü yönetecek!

Üstelik bu başından beri tasarlanmıştı. Kongrenin iptal davası için başvuran şahıs mahkemeye yöntemin listesi olarak şimdiki kayyımı sunmuştu. Yani bu yılın başından itibaren Gürsel Tekin’in kayyım olacağı belirlenmiş!

Özgür Özel yönetimi kayyım Tekin ihraç ederek kapının önüne koydu. CHP’nin bu saldırıya karşı mücadele edeceği ve tüm demokratları davet ettiği bu satırların yazıldığı anda duyurulmuştu.

Anayasa ve kanunlar çiğnendi

Kuşkusuz CHP’nin kendi içindeki tartışmalar, dışındakilerin mesafeyle izlediği konulardır. Fakat kayyım gibi baskıcı politikalar sosyalistlerin ve demokrasinin kalan kırıntılarını omuz omuza savunan herkesi ilgilendiriyor.

Siyasi partiler kanununa göre yasal partiler tüzükleri gereği kongreler yaparlar. İster ilçe ister il, isterse genel yönetimin belirlendiği olsun bu kongreler başından sonuna Yüksek Seçim Kurulu’nun ve ilçe seçim kurullarının denetiminde olur ve belli kurallarla işler. Kongrelerde önce liste ya da listeler yayınlanır. Delegeler bu listelere göre oy kullanır. Sandıktan çıkan sonuçlara iki gün boyunca itiraz hakkı vardır. Sonra kesinleşir.

Yasalara göre 8 Ekim 2023’te yapılan CHP İstanbul İl Kongresi’nin kesinleşmiş kararı nihai iken, yaklaşık iki yıl sonra yetkisiz bir asliye mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu anayasanın ve siyasi partilerle seçim kanunlarının kökten tanınmaması, yetki gaspıdır. Son kararla sadece CHP  değil tüm partilerin kongre seçim sonuçlarına itiraz yolu – yıllar sonra olsa bile- açılmıştır. Bundan sonra siyasi partileri kaos beklemektedir. Ciddi hukukçular bu kararla çok partili hayata büyük zarar verildiğini söylüyor.

Hukuki değil siyasi

Basına yansıdığı kadarıyla CHP’nin 2023 yılında yaptığı İstanbul il kongresine sonradan yapılan iptalin merkezinde, bazı delegelerin oylarının Özgür Çelik tarafından satın alınmak istendiği iddiaları var. Bu suçlamayı getirenler kongrenin ertesinde 9 Ekim 2023 günü YSK’ya iptal başvurusu yapmalıydı. Fakat konu zaten bu değil. Asıl konu 31 Mart 2023 yerel seçimlerinde birinci parti konumuna ulaşan CHP’nin, iktidar bloğu, AKP- MHP-bürokrasi ittifakıyla felç edilip yenilmesi için en temel yasaların hiçe sayılmasıdır. 

Peki ne yapmalı? Anayasal haklar çerçevesinde demokrasiyi savunan herkesin kayyımlara karşı mücadeleyi birleştirmesi gerekir. 19 Mart sonrası okullarda, Saraçhane’de, şehir meydanlarında yapılan kitlesel protestolar sayesinde İBB’ye kayyım atanması engellenmişti. Şimdiki antidemokratik müdahalede püskürtülebilir.

Sırada sonbaharda görülecek olan, daha önce Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği, Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu ittifakının kazandığı CHP genel kongresinin iptali davası var. İstanbul’daki karar, şimdiden baskılara karşı mücadele eden yönetimin görevden alınması, yerine yine CHP içinden “muhalif” bir kayyım atanmasını getirebilir.

Tüm bunlar antidemokratik müdahalelerdir. Üstelikle barış sürecini zora sokmaktadır. Devlet siyasi partilerin demokratik seçimlerine müdahale etmemelidir. Seçme-seçilme hakkımıza açılmış savaş yeni bir boyuta çıkarılıyor. Bu sadece CHP’nin meselesi değildir. Demokrasiyi kazanma mücadelesi, hepimizin mücadelesidir.

son yazıları

Zorunlu göç: Edebiyatın tanıklığı
Trump’ın kabadayılıklarının arkasındaki soğuk mantık
İkinci yılına yaklaşan Gazze soykırımı ve direniş

ilginizi çekebilir

c-gettyimages-1683905554
Zorunlu göç: Edebiyatın tanıklığı
WhatsApp Görsel 2025-09-03 saat 19.04
Trump’ın kabadayılıklarının arkasındaki soğuk mantık
A1-223284663
İkinci yılına yaklaşan Gazze soykırımı ve direniş