Bu haftaki buluşmada, oğlu Cemil Kırbayır’ı ararken 105 yaşında yaşamını yitiren Berfo Kırbayır anıldı.
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, annesinin sadece oğlunun kemiklerini istediğini ve bunun için kamburu çıkana kadar mücadele ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Annem 33 yıl boyunca çalmadığı kapı kalmadı. İstediği çocuğunun kemikleriydi. Sırtındaki çuval ile kambur oldu. Yaşamımda hiç utanmadım ana. Sana bir şey söyleyemediğimden utandım. İnsanlığımdan utanıyorum. Sen şanslıydın bugünü görmedin.
Bugünümüz dünümüzden beter. Bugün insanların cenazeleri yerlerde çürüyor, buz dolaplarında bekliyor. Analara, cenazelerini gömmek için mezar aramaları yasak.”
“Hep yollarda, eylemlerde ömür tükeniyor”
Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da 21 yıl önce hakkında arama kararı olan oğlu Murat’ı kendi elleriyle karakola götürüp teslim ettiğini belirterek,”Bugün olsaydı aynısını yapar mıydım?” dedi.
Anne Yıldız, konuşmasının ardından 21 yıldır haber alamadığı oğlu Murat Yıldız için yazdığı “Senin için…” adlı şiirini okudu. Anne Yıldız’ın kaleme aldığı şiir şu dizelerden oluşuyor:
“Senin İçin…
Yollara yalvardım, yıllara yalvardım hep senin için
Gizli gizli çok ağladım
Her yerde durup senin bir gün geleceğini bekledim
Yirmi senedir bu acıya nasıl dayandığımı birde sen gel onu bana sor bana…
Yollar bana uzun geldi
Yıllar bana hiç acımadı
Yazlarım güz oldu, güzlerde kış oldu
Seni Galatasaray Lisesi önünde beklerken
Kışın yağan karlar yorganım oldu
Gençlik yıllarım geleceğin o bir günü yollarda beklemek geçti
Oğul gelseydin yollarına kırmızı halılar sererdim
Dostlarımla tören düzenlerdim
Sevdiğin yemekleri yapar da sofralar kurardım
Benim ile birlikte seni arayanlara seni canlı canlı tanıtırdım
İşte benim oğlum Murat derdim…
Darısı da diğer kayıplarımızın başına derdim
Ama olmuyor yollar uzuyor, yıllar bize acımıyor
Ömrün her gün kısalıyor hasretlik bitmiyor
Bu yılların acımasızlığı yollarında bitmez oldu
Çilesi zalimlerinde adaletsizliği zulmü yok etti
Sevincimi, hayallerimi törenler yapamadım, sofralar kuramadım
Hep yollarda, eylemlerde ömür tükeniyor ömür oğul.”
“Ne Cizre’de ne Merasim Sokak’ta…”
Bu haftaki basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Nur Sürer okudu. Açıklama şöyleydi:
“21 yıldır soruyoruz; Murat Yıldız nerede?
569 haftadır gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin açıklanması, faillerinin yargılanarak ceza adaletinin sağlanması talebiyle Galatasaray’dayız.
Biz hak, hukuk, adalet talep ederken, devleti yönetenler ülkeyi evrensel hukuk ilkelerinin yok sayıldığı bir karanlığa sürüklüyor. Tarihin zulüm sayfalarına yeni vahşet yöntemleri ekliyor.
Sur’dan Merasim Sokak’a herkesin yaşam hakkını korumakla görevli olan iktidarın iflas eden Kürt politikası ve Ortadoğu politikasındaki ısrarı Türkiye’yi saldırılara açık hale getiriyor.
Biz ölümün değil, yaşamın, savaşın değil, barışın, hukuksuzluğun değil, adaletin, ayrımcılığın değil, eşit yurttaşlığın egemen olduğu bir ülke istiyoruz. Bunun tek yolu bütün sorunlarımızın diyalog gibi, müzakere gibi barışçıl yöntemlerle demokratik bir biçimde çözülmesidir.
Sur’dan, Cizre’den, İdil’den Merasim Sokak’a tüm yurttaşların can güvenliğinin sağlanabilmesi için evrensel hukuk ilkelerinin egemen olduğu bir hukuk devletine ihtiyacımız var.
Biz evlat acısının yakıcılığını yaşayanlar ve bu acıya tanıklık edenler hiç bir annenin evlat acısı yaşamasına razı değiliz. Ne Cizre’de ne Merasim Sokak’ta bu toprakların hiç bir evladının ölmesine razı değiliz. Hükümeti ölümlere neden olan politikalarından acilen vazgeçmeye ve evrensel hukukun sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz.
Başta devlet olmak üzere silahlı tüm yapıları yaşam hakkına saygı göstermeye, diyaloğun, müzakerenin, çözümün kanallarını tıkayan uygulamalara derhal son vermeye çağırıyoruz.
Bu hafta 21 yıldır akıbetini öğrenmek için mücadele ettiğimiz Murat Yıldız için buluştuk.
19 yaşındaki Murat Yıldız annesi ile birlikte İzmir’de yaşıyordu. 29 Ocak 1995 tarihinde İzmir/ Bornova’daki bir kafede çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştı. Bu nedenle polis tarafından aranmaya başlandı.
Şubat ayında Yıldız ailesinin evine gelen polis ekibi anne Hanife Yıldız’ı emniyete götürdü. Emniyette kendisine oğlunun havaya ateş açması nedeniyle arandığı, hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacağı söylendi.
23 Şubat 1995 tarihinde, Hanife Yıldız avukatı ve yeğeni ile birlikte tek çocuğu Murat’ı İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesinde Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim etti.
Murat’tan bir daha haber alınamadı. Polis, silahı bulmak için Murat’ı İstanbul’a götürürken feribottan atlayıp yüzerek kaçtığını söyledi.
5 yıl süren yargılamada Gebze 2. Asliye Mahkemesi, Murat Yıldız’ın feribottan atladığını gören tek bir tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve polislere yalnızca “görevi ihmalden günümüz parasıyla 1 lira 18 kuruş para cezası verdi. Aynı mahkeme 2002’de polislerin aldığı para cezasının beş yıl ertelenmesine, 2007 yılında ise davanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verdi.
İHD avukatı Gülseren Yoleri, 2015 Ocak ayında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na Murat Yıldız’ın akıbetinin açığa çıkartılması için tekrar suç duyurusunda bulundu.
Toplumsal hafızamızda yer etsin diye bir kez daha hatırlatıyoruz; Murat Yıldız’ın kaybedilmesinden İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’nde görevli Komiser Ramazan Kaya ve polis memurları Şahismail Öztürk ile Tahir Şerbetçi sorumludur. Murat Yıldız’ın kaybedilmesinden; Dönemin İzmir Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, İzmir Valisi Kutlu Aktaş, Bornova kaymakamı Yüksel Ayhan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur.
Murat Yıldız’ın akıbeti açığa çıkartılıncaya kadar, onu kaybedenler, kaybedenleri cesaretlendirenler adil bir biçimde yargılanarak cezalandırılıncaya kadar bu dava bizim için kapanmayacak.
İnsan Hakları Derneği
İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon”
Fotoğraf: Yüksel Uygun