Bütün demokratik kamuoyu harekete geçmeli

Yargı Paketi’nde önerilen değişiklikler aslında şubat ayında sokmaya çalıştıkları ve Kaos GL’nin açığa çıkardığı 10. Yargı Paketindeki taslağın daha da ağırlaştırılmış hali.

Bu taslak neyi öngörüyor? Müstehcenlik maddesine bir ek yaparak, biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan kişilerle, bunu alenen özendiren ve teşvik eden kişilerin de bir yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını öngörüyor. Bu, LGBTİ+›lar için doğrudan hapis cezası anlamına geliyor ve bu haliyle Rusya›daki LGBTİ+ yasağından daha da ağır bir durumla karşı karşıyayız.

Karşılaştırmak gerekirse Irak’taki gibi doğrudan LGBTİ+ olmayı suç haline getiren bir taslak bu. Eğer ki geçerse, çünkü biyolojik cinsiyete aykırı tutum dedikleri çok belirsiz bir madde ama bunun LGBTİ+’ları işaret ettiği tamamıyla ortada. Yine genel ahlak açısından da bu madde geniş yorumlandığında kısa saçlı bir kadının biyolojik cinsiyetine aykırı davrandığı sonucu da çıkarabilir. Uzun saçlı bir erkeğin biyolojik cinsiyetine aykırı davrandığı sonucu da çıkarabilir. Hatta ve hatta bir kadının pantolon giymesini de biyolojik cinsiyete aykırı tutum olarak görebilirler. Yani ana hedef LGBTİ+’lar ama bunun üzerinden sadece LGBTİ+’larla değil bütün bir toplumu dizayn etmeye çalışan baskıcı bir zorbalık tasarısıyla karşı karşıyayız.

Yani bu tasarı bir zorbalık tasarısı. Onun dışında zaten zorlaştırdıkları transların bir önceki taslakta 21 olan cinsiyet uyum ameliyat yaşını 25’e çıkartıyorlar. Bunun hiçbir bilimsel açıklaması yok. Yani 18 yaşında siz reşit olabiliyorsunuz, oy kullanabiliyorsunuz, evlenebiliyorsunuz, ehliyet alabiliyorsunuz, her şeyi yapabiliyorsunuz ama kendi bedeninizle ilgili herhangi bir tasarrufta bulunamıyorsunuz. Yani bu öz belirlenim hakkına kendi bedenini üzerindeki kendi kaderini tayin etme hakkına doğrudan bir saldırı.

Bunu yaparken de bir istisna hali tanımlıyorlar; o da intersekslere yani doğuştan biyolojik belli farklılıkları olan kişilere zorla yapılan ameliyatlarla ilgili. Daha çocuk yaştayken, tamamıyla rızanız dışında size tıbbi gerekliliği olmadan ameliyatlar yapıyorlar. Uluslararası insan hakları hareketi açısından da bu bir işkence olarak tanımlanıyor. Bunu yapmaya devam edebilmek için bir de istisna koyuyorlar. Yani devlet şunu söylüyor: Ben istediğimin bedenine istediğim gibi zorla ameliyat yaptırırım ama sen reşit yetişkin birisi olarak kendi bedeninle ilgili bir kararı alamazsın diyerek bir gaspetme girişiminden bahsedebiliyoruz.

Bu düzenlemelerin hayata geçmesi Türkiye’de doğrudan açık bir şekilde artık LGBTİ+’ların ve LGBTİ+ olmanın suç olarak tariflenmesi anlamına gelecek. Burada yayıncılık dünyasını, basın özgürlüğünü de ilgilendiren maddeler var. Basın meslek örgütleri de bununla ilgili açıklamalar yaptılar. Teşvik etme adı altında medyaya, dijital platformlara, gazetelere çeşitli cezalar uygulanması söz konusu olacak.

Bu, aslında bir imha politikası. LGBTİ+’lara bu şekilde sizi yok edeceğiz diyorlar. Yani devlet LGBTİ+’lar konusunda inkâr politikasından çıkıp imha politikasına geçmiş durumda; imha etmek için de hapishaneleri doldurmakla başlayıp, bütün bir topluma korku yaymakla devam edecekler. Bu, demokratik toplum düzenini kökünden dinamitleyen bir tasarı. Yani temel haklar ve özgürlükleri ele almanın ötesinde, bir grup insanı doğuştan getirdikleri özelliklerinden dolayı insan dışı olarak tarifleyen bir tasarı. Bu, ayrımcılığın dik alası ve böylelikle bu taslağın kendisi de çok büyük bir nefret suçu oluyor. Neden? Nefret suçu dediğimiz şey bir topluluğa ait olan ya da ait olduğu varsayılan kişilere, belirli özelliklerinden dolayı yönelen suçların bütünü. Burada da devlet LGBTİ+’lara ya da LGBTİ+ olduğunu varsayarak biyolojik cinsiyete aykırı tutumun içerisine soktuğu kişileri hapse atarak nefret suçu işlemeye hazırlanıyor. Bunun önünde durmak lazım.

 Bu taslak ile yapılmaya çalışılan bir diğer şey de, toplumun eşit bir parçası olmak isteyen bir grubun suçlu ilan edilerek, böl ve yönet stratejisiyle demokratik toplumun oluşabilmesinin engellenmeye çalışılması. Demokratik kamuoyunun burada önemli bir sorumluluğu var. O da LGBTİ+’ları yalnız bırakmamak ve bu meselenin sadece LGBTİ+’larla ilgili bir mesele olmadığının farkına varmak. Bu hapis cezalarıyla ya biz gireriz, yatarız, çıkarız ama çıktığımız memleket aynı memleket olmayacak. Çıktığımız memleket bütün bir toplumun köleleştirildiği, demokratik düzen ihtimalinin, demokratik toplum ihtimalinin yerle bir edildiği bir yer olacak. Bütün demokratik kamuoyunun da meselenin bu şekilde ciddiyetinin farkına vararak harekete geçmesi gerekiyor.

Yıldız Tar (Kaos GL Genel Yayın Yönetmeni)

son yazıları

(Dosya) 11. Yargı Paketi çöpe, çözüm birleşik mücadelede
Ortak protestolar acildir
Bu yasa meclis gündemine gelmemeli

ilginizi çekebilir

WhatsApp Image 2025-10-26 at 18.47
(Dosya) 11. Yargı Paketi çöpe, çözüm birleşik mücadelede
1698882902894-ozel-haber-psd-son-1
Ortak protestolar acildir
LGBTİ-ONUR
Bu yasa meclis gündemine gelmemeli