İttifak kanunu, sadece ittifakı mümkün kılan bir düzenleme olmadı, aynı zamanda yerli-milli koalisyonun cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimlerinde avantajlı bir pozisyon kazanmasına ve seçim sürecinin denetiminin sivil inisiyatiflerden, partilerden devlete, devlet bürokrasisine geçmesi anlamına geliyor.
Uzun bir süredir alınan siyasi kararlar, yapılan yasal düzenlemeler, atılan hukuksal adımlar demokrasinin standartlarının yükseltilmesi için değil devletin beka kaygısının ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşadığı krizin aşılması ve devlet otoritesinin tahkimi için gündeme getiriliyor. OHAL, olağanüstü koşullara verilen bir yanıt olmaktan çıkarak siyasetin ve toplumsal yaşamın normali haline gelmeye başlıyor.
Öte yandan en uç örneğini 28 Şubat darbesinin öncesinde gördüğümüz ve darbenin ardından daha da pekiştirilen yapay siyasi ve toplumsal kutuplaşmalar, laik-dindar saflaşmasını da aşarak milli-gayri milli, yerli-gayri yerli gibi bölünmelerle de birleştirilerek karmaşıklaştırılıyor ve derinleştiriliyor.
OHAL’in açtığı kapıdan giren ve devlet bürokrasisinin yargıyla kolluk kuvvetleri alanında görünür olan keyfiyetiyle pekişen siyasi ortam sadece kutuplaşmayla değil yarattığı korku atmosferiyle de muhalefeti paralize ediyor. Paralize muhalefet ise bir yandan sadece seçimlere odaklanarak ve yerli-milli ittifakın aslında yenilmez bir armada olduğu fikrinin etkisi altında sağ ittifaka karşı yeni bir sağ ittifak önerisinin kolaycılığına kapılıyor.
Bu AKP-MHP-BBP ittifakına karşı kolaycı bir İyi Parti-Saadet Partisi-CHP ittifakının konumlandırılmasına neden oluyor.
Bizler, bu türden kestirme önerilerin kazanma ihtimali olmadığına eminiz. Politikalardan, önerilerden bağımsız bir şekilde inşa edilen ve “Yeni Türkiye” adı verilen yerli-milli koalisyonun milliyetçi politikalarına “Eski Türkiye”nin milliyetçi politikalarıyla meydan okumak, hükümetin bile isteye derinleştirdiği yapay ve her cenahın kendi tabanını konsolide etmesine yarayan kutuplaşmaya hizmet etmek, bu kutuplaşmayı derinleştirmenin bir aracına dönüşmekten, bu anlamda da hükümetin kurduğu oyunun sınırlarına hapsolmaktan başka bir anlama gelemez.
Oysa başka bir siyaset mümkün!
Yapay kutuplaşmalara teslim olmamak mümkün!
Korku atmosferibe teslim olmamak mümkün!
En önemlisi, kazanmak, kazanmak için mücadele etmek mümkün!
7 Haziran seçimleri atılması gereken adımın ne olduğunu gösteriyor. 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olma yeteneğini kaybetmesinin nedeni, o seçimde AKP’ye oy veren kitlelerin önemli bir bölümünün oy vermemesiydi.
16 Nisan 2017’de gerçekleşen referandumda da aynı gelişme yaşandı. AKP hem büyükşehirlerde hem de bir dizi kalesinde oy kayıpları yaşadı, seçmenleri anayasa değişikliğiyle getirilen partili, cumhurbaşkanlığı önerisini benimsemedi.
Bir başka gelişme ise 2017’nin yaz aylarında yaşanan Adalet Yürüyüşü ve Adalet Mitingi oldu. Bu hareketin CHP’nin politik perspektifinin ötesinde bir etkisi olduğu ve CHP’nin taşıması mümkün olmayan bir enerjiyi açığa çıkardığı mitingden sonra CHP liderliğinin izlediği politikalarda görünür oldu. Miting toplumda adaletsizliğe, OHAL’den kaynaklı hak gasplarına karşı biriken tepkinin platfomu olmayı, başka bir anlamda AKP tabanında yer alan yoksulların, Kürtlerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin bir kesiminin de tepkisinin ifadesi olmayı başardığı oranda hiç kimsenin görmezden gelemeyeceği bir etki yarattı. Kutuplaşmayı aşmayı amaçlayan ve yoksullar, emekçiler, ezilenler arasında adalet ve özgürlük köprüleri kurmayı amaçlayan bir harekete, bir seçim bloğuna, bir mücadele çağrısına ihtiyacımız var. Barış ve diyalogdan, göçmenlerin özgürlüğünden ve mülteci haklarının temel insan hakkı olarak tanınmasından, sınırsız düşünce, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünden, bağımsız ve demokratik bir hukuk sisteminin tesisinden, kardan değil insan ve çevreden yana olanların ne “eski Türkiye” ne “Yeni Türkiye”, “Yeni, demokratik ve özgürlükçü, eşitlikçi ve emekten yana bir hayat” diyenlerin bir araya gelmesi, hızla tartışması ve adım atması için kaybedecek bir saniyemiz bile yok.
Mücadele için hemen şimdi bir dizi başlık var!
Seçim kampanyası ise hükümet çoktan başlattı.
Hem mücadelede hem seçimlerde hem de seçimlerden sonra yeniden mücadelede yan yana olmak için harekete geçelim.
Başka bir siyaset mümkün!
(Sosyalist İşçi)