“Barışın öznesi değil, ta kendisiyiz”

Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi (BİL+) 6 Aralık’ta Amed’de ilk genel kurulunu yaptı.

10 Ekim Ankara Gar Katliamı yıldönümünde, 9 farklı şehirde İnsan Hakları Derneği şubelerinde Türkçe ve Kürtçe okunan bildirgesi ile kuruluşunu ilan eden Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi (BİL+) 6 Aralık’ta Amed’de ilk genel kurulunu düzenledi. Genel kurula farklı şehirlerinden 60’a yakın barış gönüllüsü katıldı. 

Genel kurulda hem inisiyatifin kuruluş süreci konuşuldu hem 2026 yol haritası çizildi hem de oluşturulan alt komisyonlarla görev dağılımı yapıldı. Bireysel katılımla ilerleyen İnisiyatif’te görev dağılımı gönüllülük esasıyla yapılıyor ve görev alan her kişi en fazla 2 dönem sorumluluk alabiliyor. 

13 Ekim’de 11. Yargı Paketi’nde önümüze getirilen LGBTİ+ düşmanı tasarısı şu an için geri çekilmiş olsa da, bunun anlık bir kazanım olduğu, nefret söylemlerinin hâlâ güncel olduğu ve tam da bu yüzden LGBTİ+ mücadelesinin tam gücüyle devam etmesi gerektiği; barışın kazanılmasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kadın ve LGBTİ+ların katkısının tartışılmaz olacağı bir kez daha vurgulandı. 

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin barışın temel yapı taşlarından biri olduğu ve bu sebeple “barışın toplumsallaşması”nın sadece paneller, sunumlar, toplantılar, basın açıklamaları ile sınırlı kalmaması gerektiği, sokağa çıkmanın ve sokaktaki herkese, her kesime ulaşmanın öneminden bahsedildi. Erişilmesi ve etkileşimde kalınması gereken en önemli kesimlerden birinin iktidarın en ağır baskılarına maruz kalan üniversiteli lubunyalar olması sebebiyle, üniversitelerde barışı konuşmanın, örgütlemenin barış sürecinde atılması gereken en önemli adımlardan biri olduğu her şehirden katılımcı tarafından desteklenen bir öneri oldu. 

Genel kurulda yine her şehrin kendi içinde BİL+ örgütlenmesine ağırlık vermesi ve bunun içinde başta İnsan Hakları Derneği olmak üzere barış sürecine duyarsız kalmayan sivil toplum örgütleri ile hareket etmesi görüşüldü. Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Eleştirel Barış Ağı gibi birçok farklı şehirde örgütlenmesi ya da gönüllüsü bulunan sivil oluşumlara birbirleri ile iletişimde kalmalarının önemi vurgulandı. Her ildeki baroların da kadın ve/veya LGBTİ+ Komisyonları’nın, komisyonların olmadığı şehirlerde İnsan Hakları Merkezleri’nin barış sürecinde LGBTİ+ mücadelesine destek vermesinin, birlikte hareket etmenin hem etkileşim hem de barışın toplumsallaşması açısından yasal bir zemin teşkil edeceği konuşuldu. 

6 Aralık akşamı düzenlenen panele Dilan Kunt Ayan, Yüksel Mutlu ve Yıldız Tar konuşmacı, Yüksel Genç ise moderatör olarak katıldı. Barış sürecinde LGBTİ+’ın “barışın öznesi” değil, barış sorumluluğunu üstlenen kesimlerden biri oldukları belirtildi. Yine aynı şekilde eleştiriler, eksikler, yanlışlar ve iyileştirilebilecek alanlar, atılabilecek adımlar da panel sonrası sohbette konuşuldu: DEM Parti’nin toplumsal cinsiyet eşitliği konulu eğitimlerinde LGBTİ+lara daha çok alan açılması, LGBTİ+ların öznesi oldukları mücadele alanında konuşmacı olarak daha sık söz almaları, “demokratik entegrasyon” kavramı ve bu sürecin sadece siyasi tartışmalar ve basın açıklamaları yoluyla değil, sokak ve halkla daha iç içe geçen etkinliklerde anlatılması (film gösterimleri, sohbetler, piknikler vb) ve dolayısıyla barışın sadece söylemsel olarak değil, eylemsel olarak da toplumsallaştırılması konuşuldu. Barış sürecinin anlatıldığı etkinliklerde çoğunlukla kadınların yer aldığı vurgulanırken toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında erkek milletvekili ve temsilcilerin de LGBTİ+’ın yer ve söz aldığı etkinliklere daha sık katılması ve aynı karede yer almasının LGBTİ+ mücadelesi ve toplumsal cinsiyete verilen destek ve önemin öne çıkarılması açısından daha doğru olacağı öneri olarak sunuldu. 

Son olarak aralık ayı boyunca süren bütçe görüşmelerinin de en temel konusunun “barış” olduğu, olması gerektiği konuşuldu. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çöküş ortadayken, 10 yıllık ilan edilen “aile yılı”nda kadınların ne ekonomik ne hayatî neredeyse hiçbir güvencesi kalmamışken, çocuklar MESEMler’de çalışmaya mecbur bırakılır, emekliler hiçbir şekilde geçinemezken, barınmadan sağlığa, eğitimden en temel ihtiyaçların karşılanmasına halkın emeğinin her alanda ve her gün sömürüldüğü, alım gücünün düştüğü bu ortamda “milli savunmaya” bütçenin üçte birinin ayrılması, aslında iktidarın barışa yatırım yapmadığının bir göstergesidir. Bu nokta tüm eleştirilere, şüphelere, soru işaretlerine rağmen ve hatta bu soru işaretlerine de yanımıza alarak bıkmadan, yorulmadan konuşarak, anlatarak barışa dört elle sarılmamız, her gün her an her yerde barış konuşmamız gereken andır. “Barış”ın kelime olarak bile kullanılmasından imtina edilen, Cumartesi Anneleri’nin Kürtçe konuşmasına izin verilmeyen bir Barış Komisyonu’nda, bu süreçte, barış hepimizin, herkesin tüm “ama”ları bırakıp arkasında dimdik duracağımız tek kavram olmalıdır. 

Panelin sonunda “Barış masasından kalkan Kürtler olmayacak” dedik. 

LGBTİ+lar da olmayacak. 

Cağrı Sert

son yazıları

Enternasyonal Sosyalizm dergisinin yeni sayısı çıktı: Umut aşağıdan mücadelede
Stalinizme kadar süren özgürlük: Rusya’da LGBTİ+’lar
Vestel'de işçi kıyımına hayır!

ilginizi çekebilir

Başlıksız-1
Enternasyonal Sosyalizm dergisinin yeni sayısı çıktı: Umut aşağıdan mücadelede
dd871757950269
Stalinizme kadar süren özgürlük: Rusya’da LGBTİ+’lar
vestel-n18m_cover
Vestel'de işçi kıyımına hayır!