Barış aktivistleri seçim sonuçlarını yorumladı: Mücadeleye devam!

Her türlü engele, sansüre, saldırıya rağmen HDP’nin barajı aştığı, Haziran’da tarihi bir yenilgi alan AKP’nin 23 milyonla şimdiye kadarki en yüksek oyunu aldığı seçim sonuçları birçok tartışma açtı.

İki seçim arasında ve seçim sonuçlarında yaşanan değişimler, toplumda çok politize bir iklimin olduğunu gösteriyor. Barış ve adalet mücadelesinin kazanması için bu hareketli koşulları yorumlamak ve politik yanıtlar üretmek gerekiyor.

Sosyalist İşçi gazetesi, barış isteyenlerin seçim sonuçlarını nasıl okuması gerektiğini ve önümüzdeki yeni mücadele sürecini aktivistlere sordu.

Ohannes Kılıçdağı: “Hadi şimdi işimize bakalım”

“Seçim sonucunda oy oranlarının bu şekilde dağılacağına dair bir öngörüm yoktu. Zaten genel olarak seçimlerden evvel oy tahmininde bulunmam çünkü benim konumumdaki biri için bu mesnetsiz olur. Bırakın beni, bu konuda sahaya inip araştırma yapanların bile durumu ortada. Dolayısıyla, bu sonuçları bekliyordum diyemem ama olaylar karşısında genel ilkem şudur: Türkiye’de iyi şeyler şaşırtıcıdır o da kısa sürer. Bunu da öyle ezbere bir nihilizm içinden veya son döneme bakarak söylemiyorum; bilakis uzun bir tarih perspektifinden söylüyorum. Bunun ayrıntılarına burada giremeyiz ama siyaseten söz ve eylem üretenler bu Türkiye gerçeğinin farkında olurlarsa daha sağlam durup, daha az şaşırabilirler. Yapılacak olan ilkelerimizi, doğrularımızı savunmaya devam etmektir. Kazanmak budur. Kaldı ki, seçim sahaya dizilişi belirler oyun ondan sonra başlar. Bu diziliş eşit şartlar tanımasa da oynanacak bir “oyun” ve orada bizim alanımız ve sözümüz hâlâ var. Türkiye’de, daha demokratik ve özgür bir siyasi ve sosyal yapıya doğru köklü bir değişim için genel olarak kötümserimdir, dün de bugün de. Türkiye’de sözlerimi değişim umudundan ziyade adaletsizliğe olan isyanımla, öfkemle söylerim. Bunlar bakî kalmak şartıyla, 1 Kasım sonuçları için şunu söyleyebilirim: 7 Haziran’da HDP’nin alacağı %10,5’lik bir oy ben de dahil birçoğumuz tarafından bir başarı olarak görülmeyecek miydi? Görülecekti. Amiyane tabirle bu orana o zaman tav mıydık? Tavdık. Hadi şimdi de işimize bakalım o zaman.”

Ufuk Uras: “AKP’ye oy verenleri kazanacak bir muhalefet hattı”

“Seçim sonuçlarını AKP’nin savaş politikalarının onaylanmasından çok, bir an önce barışın gerçekleşmesi arzusu olarak değerlendirmek gerek. 7 Haziran sonrası burjuva partilerinin birlikte siyaset yapma imkanını geri tepmeleri tepkiye yol açmıştır. Yurttaş kaos ve karmaşayı çözmesi için AKP’ye yetki verdi. Fakat bu 5 ayda barış cephesinin oy kaybı siyasi muhalefetin sorumluluğunu ortaya koyuyor. CHP’nin ‘MHP’yle aramızda bir fark yok, yan yana gelebiliriz’ söyleminin ağır hasar yarattığını görüyoruz.

HDP bunca katliam ve saldırı karşısında yıprandı, sendeledi ama yıkılmadı. Baraj üstü kalması, üçüncü parti olması, yurtdışında ikinci parti olması, her şeye karşın önemli kazanımdır. Önümüzdeki süreçte HDP Eşsözcülerinin vurguladığı gibi, yapıcı bir muhalefet ve barış siyaseti devam edecektir. HDP by-pass edilerek sonuç alınamaz. Barış için köprüleri atan değil köprü kuran hat izlenmelidir. Barışın toplumsallaşması görevi önümüzde. Ortadoğu’da yaşananlar ve İncirlik Üssü’nün kullanıma açılmasıyla birlikte, önümüzdeki süreçte yurttaşı barış siyasetine kazanmak daha da önem kazandı. PYD’nin tehdit ve hedef haline getirilmesi karşısında, Kürt halkıyla dayanışmak önemlidir. PYD aynı zamanda IŞİD’e karşı önemli bir toplumsal güçtür.

Seçim sonuçlarına bakarak AKP’ye oy verenlerin, neoliberalizmi, otoriterizmi desteklediği varsayımı kabul edilemez. Siyasi olarak çare yaratamayanlar, seçmeni suçlamak yerine kazanmalıdır. AKP’ye oy verenleri kazanacak bir muhalefet hattı izlenmelidir. Türkiye’de yoksulların, emekçilerin, sınıf hareketinin niye adresi olamadık sorusunun yanıtı, AKP seçmenini sopalamak değil. Yanıt ev ödevlerimizi yerine getirerek sosyal bir hareket olabilmekte.”

Eren Keskin: “Bu koşullarda barajı aşmış olmak son derece önemli”

“Seçim sonuçları beni çok şaşırtmadı. Sadece AKP’nin oy oranının bu kadar artacağını tahmin etmiyordum. Çünkü bu sürecin özellikle alt yapısı hazırlanarak oluşturulduğunu düşünüyorum. Ergenekon sanıklarının serbest bırakılmasının ardından, AKP’nin bu derin yapıyla açık bir uzlaşmaya gittiği benim gözümde netleşmişti. Bu kadar savaşın dayatılmasının arkasında, bir organizasyon vardı. Amacı da bu korkuyu örgütlemekti. HDP’nin aldığı oy başarısızlık değil. Kürdistan’da insanlar memleketlerinden kaçmak zorunda kaldılar. Oy kullanamayan insanlar var. Bütün bu koşullarda barajı aşmış olmak son derece önemli. Türkiye hâlâ aynı Türkiye, bizler de aynı mücadelemize devam edeceğiz. Türkiye çok demokratikti de birden bu hâle gelmedi. Devletin İttihatçı zihniyeti devam ediyor.

Türkiye Devleti son derece totaliter bir devlet. Yarattığı resmî ideolojiyle, toplumu çok fazla biçimlendirmiş bir devlet. Halkın büyük bölümünün ırkçı, milliyetçi, muhafazakar görüşe yakın olduğunu düşünüyorum. Ama solu CHP ile tanımlamak da yanlış. İttihatçılığın İslamcı tarafını AKP, gerisini CHP temsil ediyor. Kırmızı çizgiler açısından hiçbir fark yok. Demokrasiyi temsil eden tek güç HDP’ydi hâlâ öyle.”

ilginizi çekebilir

hloho
"Taha Elgazi’yi sınır dışı etmek hukuksuzluktur"
photo_5859679747028666432_x
Marksizm ve hayvan meselesi
WhatsApp Görsel 2025-05-17 saat 18.45
Filistin dostları Ankara ve İstanbul'da sokaktaydı: 'Nakba bitecek, Filistin özgürleşecek'