Üniversitelerde topyekûn baskının iki haftalık bilançosu

AKP iktidarı, barış talep eden “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin ardından akademisyenleri susturmaya dönük baskıları arttırırken üniversitelerin en geniş bileşeni öğrencileri de es geçmedi. Son iki haftada pek çok üniversite, ülkücü faşistlerin ve polisin saldırısına uğradı.

Üniversitelerde her tür muhalif sesi durdurmaya dönük topyekûn bir saldırı devam ediyor. Öğrencileri hedef alan baskılar artarken, muhalif akademisyenleri susturmak için de pek çok adım atılıyor. Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’nin ardından üniversite bileşenlerini susturmaya dönük adımlar hız kazanırken, Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF), Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGÜ) Bomonti Kampüsü gibi pek çok üniversiteye polis veya ülkücüler tarafından saldırı düzenlendi.

Akademisyenlere dönük baskılar

Barış için Akademisyenler tarafından yayınlanan “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan ve imzalarının arkasında olduklarını savunan bir açıklama okuyan Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy, Mart ayı ortasında tutuklanmışlardı. Geçen hafta ise tutukluların tümü tecrite alındı, daha sonra tepkiler üzerine tecrite ilk alınan Esra Mungan’ın tecritine son verildi. Haklarında yakalama kararı çıkarıldığında tesadüfen yurtdışında bulunan Meral Camcı ise 30 Mart tarihinde Türkiye’ye döndü ve ertesi gün emniyete gidip ifadesini verdikten sonra tutuklandı.

AKP hükümeti, YÖK’ü güçlendirmeye ve YÖK Başkanına doğrudan soruşturma da dahil geniş yetkiler tanıyan bir yasa tasarısını meclise getirirken üniversitelerdeki polis baskınlarında öğrencilerinin gözaltına alınmasına engel olmaya çalışan öğretim elemanları polisin darp ve tehditlerine maruz kalıyor. Cebeci Kampüsü’nde iki haftada üç (dönem başladığından beri ise dört) polis saldırısı gerçekleşirken öğrencilerin gözaltına alınmasına engel olmaya çalışan öğretim elemanlarına “sizi de alırız” şeklinde tehditler savruldu, sınavdan çıkan bir öğrencinin gözaltına alınması üzerine tepki gösteren bir öğretim elemanı gözaltına alınmaya çalışılırken “biz sizin nasıl sınav yaptığınızı biliyoruz” denildi.

Akademisyenlere dönük tehditler sadece polisten gelmiyor. Hacettepe Üniversitesi’nde ülkücü faşistler tarafından düzenlenen saldırı sırasında bir öğretim elemanı ülkücüler tarafından “sonunuz Bedrettin Cömert gibi olur” diyerek tehdit edildi. Hacettepe Üniversitesi’nde Profesör olan Bedrettin Cömert 1978 yılında üç ülkücü katil tarafından arabasında kurşunlanarak öldürülmüştü. Cebeci Kampüsü’nde gerçekleşen saldırıyı Twitter’dan duyuran öğretim elemanları ve öğrenciler ise hakaretler ve tehditlerle karşılaştı.

Hem Hacettepe’de hem de Cebeci’de eğitim-öğretime ve sınavlara ara verilmek zorunda kalındı.

Kampüste faşist saldırılar ve polis baskısı

23 Mart tarihinde Newroz kutlaması yapılacağı söylentisi üzerine ülkücü faşistler tarafından gerçekleştirilen polis saldırısı sonrası polis ülkücülere müdahale etmezken altı öğrenci gözaltına alındı. Bıçaklı ve palalı saldırıda yaralanan öğrenciler Gazi Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılırken bir saldırı da hastanede yaşandı. Hacettepe Üniversitesi’nde bir yıla yakın bir zamandır ülkücü saldırılar yaşanıyor.

Cebeci Kampüsü’nde ise 21 Mart, 22 Mart ve 31 Mart tarihlerinde polis saldırıları ve çok sayıda gözaltı yaşandı. Öncelikle 21 Mart günü öğrencilerin Newroz kutlamasının ardından kampüse giren polis newroz ateşini söndürdü, kampüste vakit geçiren öğrencilere sataştı ancak öğrencilerin karşılık vermemesi üzerine geri çekildi. Ertesi gün ise bu sefer üzerinde “Saray istikrarı” yazan bir pankartı bahane ederek kampüse giren polis, 13 öğrenciyi gözaltına aldı. Hafta boyunca çeşitli kereler polisler kantine veya açık alanlara asılan pankartları mazeret göstererek kampüse girecekleri tehdidinde de bulundular. Son polis saldırısı ise 31 Mart Perşembe günü gerçekleşti. Bu sefe ülkücüler de provakasyonun parçasıydı. Hukuk Fakültesi kantininde bir afiş asan ülkücülerle, solcu öğrenciler arasında bir arbede yaşandı, bunun sonrasında polis tüm fakültelere baskın düzenleyerek bir kısmı sınavda olan veya sınavdan çıkan öğrenciler de dahil olmak üzere 19 öğrenciyi gözaltına aldı. Aynı anda 50 kişilik bir ülkücü grup da satırlarla öğrencilere saldırdı. Kampüste gaz bombası kullanılırken, polisler TOMA eşliğinde tüm kampüsü bir süreliğine kontrol altına aldı. Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş’in polisin her daim üniversite kapısında beklemeleri ve istedikleri zaman kampüse girmesine izin verdiği dönem başından beri Cebeci Kampüsü’ne dört kere polis saldırısı yaşandı ve 60’ın üzerinde öğrenci gözaltına alındı.

Ankara Üniversitesi’nin bir başka fakültesi olan DTCF’de ise polis uzun zamandır yerleşik bir hâlde bulunuyor. Sık sık ülkücülerin saldırısına uğrayan fakültede 1 Nisan günü öğrencilerin bulunduğu Orta Bahçe’ye ülkücüler tarafından taşlar ve soda şişeleri fırlatıldı ardından ise saldırıya uğrayan öğrencilerden bir kısmı polis tarafından gözaltına alındı.

31 Mart’ta saldırıya uğrayan başka bir üniversite ise MSGÜ’ydü. 30 Mart 1972 yılında dönemin devrimci liderlerinin öldürüldüğü Kızıldere Katliamı’nı anmak isteyen öğrencileri bahane ederek henüz anma başlamadan kampüse girdi ve Özel Güvenlik Birimi çalışanlarının da yardımıyla altı öğrenciyi gözaltına aldı.

Üniversite bileşenleri susmayacak

Üniversitelerin bileşenleri hükümet destekli polis ve faşist baskısına karşı sessiz kalmıyorlar. Üniversitelerde hem öğrenciler hem de akademisyenler saldırılar karşısında tavır alıyorlar.

Hacettepe Üniversitesi’nde Eğitim Sen işyeri temsilciliği faşist saldırıya karşı bir açıklama yayınladı. Açıklamada “Bizler Eğitim Sen mensupları olarak üniversitenin bilimi, özgür düşünceyi, çeşitliliği temsil eden bir kurum olduğunu ve öğrencilerimizin eğitim hakkının her şeyin üstünde olduğunu ifade ediyor; üniversiteyi çatışma alanına çevirme çabalarının ve bu özgürlükçü ve huzurlu ortamı yok etmeye yönelik her türlü şiddetin karşısında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz” denildi. Hacettepe öğrencileri ise bir açıklama yayınlayarak öğrenci ve akademisyenlerin tehdit altında olduğunu, bunun hükümetin savaş politikaları ile bağlantılı olduğunu belirttiler.

Cebeci Kampüsü’nde tüm baskılara rağmen afişlerini indirmezken, öğretim elemanları da iki haftadır tutuklu akademisyenler için masa açmayı sürdürüyor. Kampüste bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Serpil Sancar saldırının olduğu gün öğrencilerin sağduyusunun olayların büyümesini engellediğini söyleyen bir açıklama yaparak Akademik Kurul Toplantısı çağrısı yaptı. 1 Nisan’da toplanan akademik kurul açıklamasında ‘olaylar güvenlik güçlerinin bilimsel eğitim ve öğretim hakkına ve kurumsal özerkliğe açık bir müdahalesidir’ denilirken, Üniversiter değerlere sahip çıkan, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin tarihinden gelen eleştirel bilim anlayışının yanında olan herkese” dayanışma çağrısı yapıldı. Cebeci Kampüsü öğrencileri üzerinde Sabahattin Ali’nin bir şiiri bulunan pankartı #PolisGörmekDeğilŞiirOkumak istiyoruz hashtagiyle kampüse astılar. MSGÜ öğrencileri de polis saldırısına karşı ifade özgürlüğünü savunan dövizler yaptılar.

Eğitim Senli öğretim elemanları Silivri’de ve Bakırköy’deki cezaevlerinde tutuklu akademisyenler için dayanışma masaları açarken, pek çok üniversiteden dayanışma mesajları atılmaya devam ediliyor. ODTÜ’de de barış için akademisyenlerle dayanışma masası açıldı. Tutuklu akademisyenlerden Esra Mungan’ın kurumu Boğaziçi Üniversitesi’nde ise 29 Mart günü öğrenciler ve öğretim elemanları hep beraber tutuklu akademisyenler için yürüdüler.

Eğitim Sen yeni hazırlanan YÖK Disiplin Tasarısı’na karşı da herkesi mücadeleye çağırdı. Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi’nde Sendika Genel Sekreteri Esen Yılmaz tarafından yapılan açıklamada “Üniversiteleri AKP’nin ‘siyaset akademisine’, kamu emekçilerini ise ‘kapı kulu’ hâline getirmek isteyenler karşısında Eğitim Sen olarak, söz konusu tasarının yasalaşmasını engellemek için tüm gücümüzle mücadele edeceğimizin bilinmesini isteriz. Tasarının TBMM’de izleyeceği süreci yakından takip ederek, ulusal ve uluslararası düzeyde her türlü demokratik hakkımızı kullanarak çeşitli girişimlerde bulunacağız” denildi.

ilginizi çekebilir

batman mitingi 17 kasım 2024
DEM Parti’nin siyasetin merkezine geri dönüşü
pkk-silah-yakma
DSİP’ten barış sürecine destek toplantısı
4-WhatsApp-Gorsel-2025-07-14-saat-23.06
Türk-İş insanca ücret için iş bırakacak