Evrensel gazetesinden Beyar Özalp’in haberi şöyle:
İlk olarak ’90’lı yıllarda Başbakan Davutoğlu’nun ‘İktidardan düşürülürsek yeniden ortaya çıkacaklar’ dediği ‘beyaz Toros’lardan biriyle gözaltına alınan kardeşinden bir daha haber alamayan Ahmet Kabul’le konuşuyoruz. Kabul, söze kentte yaşanan gerginliklerden duyduğu endişeleri anlatarak başlıyor. Birçok gece çatışma olacak korkusuyla üstlerini bile değiştirmeden yatmak zorunda kaldıklarını anlatan Kabul, Davutoğlu’nun beyaz Toros tehdidini hatırlatarak, “Benim kardeşim de beyaz Toroslar tarafından kaybedildi. Şimdi beyaz Toroslardan daha kötü olanları, akrepler ve plakasız cipler var. İstedikleri gibi insanlara ateş edip canlarına kıyabiliyorlar. Ancak bizler, AKP ve Erdoğan’ın tehditlerine kulak asmıyoruz ve 1 Kasım’da barış için oyumuzu HDP’ye vereceğiz” diyor. Kabul, seçimlerden beklentisinin ise akan kanın durması olduğunu söylüyor.
“Artık Erdoğan’a oy yok”
Daha önce AKP’ye oy verdiğini söyleyen Genç Esnaf Ümit Koçdağhan “Daha önce AKP’yi ve Erdoğan’ı ülkenin kurtarıcısı olarak görüyordum. Akan kanı durduracakları umuduyla AKP’ye oy verdim. Ama bundan sonra hiçbir şekilde onlara oy vermeyeceğim” diyor. Çatışmalı sürecin nedenini ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi koltuğunu korumak istemesi’ olarak açıklayan Koçdağhan, bir an önce barışın gelmesini istediğini söylüyor. Şırnak’ta yaşanan çatışmalı süreçten dolayı şehrin halk ve devlet olarak iki kutba ayrıldığını, ve halkın baskı altında olduğunu söyleyen Koçdoğhan, “Bir an önce çözüm süreci yeniden başlamalı” dedi.
“Cevabı sandıkta vereceğiz”
Savaş Bayat da yaşanan sürecin tek sorumlusu olarak AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gösteriyor. Çatışmalardan ve yolsuzluklardan dolayı halkın AKP’yi tek başına iktidar yapmadığını belirten Bayat, “AKP ve Erdoğan’ın bütün işlediği suçlar ortada. Bu suçlarını gizlemek ve yeniden tek başına iktidar olmak için çatışmaları tekrar başlattılar. Erdoğan üç yıl boyunca sürdürdüğü barış görüşmeleri sonucunda iktidarını sağlamlaştırmayı hedefliyordu. Bunun olamayacağını anlayınca masadan kalkarak, çatışmalı süreci başlattı. Ancak bilsin ki bu yaptıklarının cevabını sandıkta vereceğiz” dedi.
“Anne, polisler bizi öldürecek mi?”
Çarşı merkezinden ayrılıp çatışmaların en çok yaşandığı ve halen hendeklerin bulunduğu Yenimahalle’ye gidiyoruz. Mahallede neredeyse kurşunların hedefi olmayan ev yok. İlk olarak evinin kapısında 3 yaşındaki kızı ile beraber oturan Berivan Külter ile sohbet ediyoruz. Külter’e seçimler hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda, “Gündemimizde seçim yok. Tek gündemimiz savaş ve barış” diyor. Kentte yaşanan çatışmalar ve saldırılardan etkilendiklerini, kızının sürekli olarak “Anne polisler gelip bizi öldürecek mi” diye sorduğunu söyleyen Külter, Erdoğan’ın 7 Haziran’da ulaşamadığı amaçlarına 1 Kasım’da da ulaşamayacağını söylüyor.
78 yaşında müşahit olacak
78 yaşındaki Barış Annesi Hatun Katar’ın da gündeminde çatışmalı süreç var. Hatun Ana , AKP ve Erdoğan’ın savaş çığırtkanlığına karşı barış için direneceklerini söylüyor. Geçtiğimiz günlerde askerlerce yıkılan gerilla mezarlıklarından birinde kendi oğlunun da mezarı olduğunu belirten Hatun Ana, “Bu yapılanlar hiçbir dine ve vicdana sığmaz” diyor. Hatun Ana, “AKP’nin yalanlarına kanmayacağız. 1 Kasım’da sandıklarımıza sahip çıkacağız. Ben bu yaşımda sandıklarda oylarımız çalınmasın diye HDP müşahidi olarak görev alacağım” diyor.
“Sandıkları taşıma kararını Erdoğan verdi”
Şırnak sokaklarında gezerken, seçim çalışması yürüten HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez’le karşılaşıyoruz. İrmez de Şırnaklılar gibi söze seçimden çok çatışmalı süreci anlatarak başlıyor. İrmez “7 Haziran seçimlerinden sonra AKP ve Erdoğan’ın savaş konseptinin en şiddetli uygulandığı şehirlerin başında Şırnak geliyor. Bizler için önce insan canı geldiği için daha çok yaşanan hak ihlalleri ile ilgileniyoruz” dedi. Şırnak ve ilçelerinde birçok sandığın YSK kararına rağmen taşındığını hatırlattığımız İrmez, YSK kararının kesin olduğunu, ancak ‘seçmen kendi özgür iradesi ile oy kullanamaz’ denilerek sandıkların taşındığını belirtti. Bu durumun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, YSK kararına tepki göstermesinden sonra yaşandığını belirten İrmez, “Sandık taşıma kararını ilçe seçim kurulları değil, Erdoğan verdi. Şırnak’a seçim güvenliği iddiasıyla binlerce polis getirildi. Bu polislerin AKP’nin baskı aracı olarak getirildiğini biliyoruz” dedi.