—
Koruyamayanlar istifa!
Bombanın patlamasının ardından devletin yaptığı ilk işin halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlaması, elimizde kaldığı kadarıyla demokrasiye bir darbe daha vurulması anlamına geldi.
İnsanları demoralize edecek ve panik duygusu yaratacak görüntüleri yasaklamak ve bu görüntüleri ısrarla yayan bazı ana akım gazeteleri ve internet sitelerini uyarmak varken, halkın bilgi edinmesini engellemek tam da bu iktidarın akıl edebileceği bir adımdı.
Bir diğer devlet propagandası ise Bakan Süleyman Soylu’nun saldırının hemen ardından yaptığı açıklamayla geldi. Soylu, saldırının ardında ABD’nin olduğunu bu ülkenin taziye mesajlarını kabul etmeyerek açıkça ilan etmiş oldu. Bu sadece bir ilan ediş değil, aynı zamanda bir meydan okuyuştu.
Fakat Suriye’nin Kuzey’inde son birkaç yıldır yaşanan gelişmeleri takip etmeyenlerin inanabileceği bu bilgiler en kibar tarifiyle bir çarpıtmaydı. Çünkü, yaklaşık üç sene önce haber kanalları, “Suriye’nin kuzeyinde Kobani (Ayn el Arap) yakınlarında ABD’nin boşalttığı hava üssüne Rus askeri polisi ile Suriye ordusunun yerleştiğini” duyurmuştu. Soylu, açıklamasında eylemin talimatının Kobani’den geldiğini söyledi, “Eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda bir değerlendirmemiz var” dedi.
Peki 2019 yılındaki Soçi mutabakatından beri ve Trump’ın ABD askerlerini çekmesinin ardından bölge Rusya’nın denetimi altındayken bu açıklamaların ne anlamı olabilir?
Soylu ABD’yi saldırının arkasındaki güç olarak işaretlerken, iktidarın merkezleri, ABD başkanı Biden ile Erdoğan’ın G20 zirvesi sırasında baş başa görüşeceğini sevinçle duyurmaktaydı. Bu iki tutum arasındaki çelişkinin kaynağı nedir?
İçişleri bakanları öncelikle, bu tür saldırıların olmasını engellemelidirler. Halkın güvenliğini sağlamakla görevli olanlar dikkatleri başka alanlara kaydırmamalıdır.
(Sosyalist İşçi)