Suriye halkının trajedisi bu kez İdlip’te devam ediyor. Milyonlarca insan savaş bölgesinde sıkışmış durumda.
Halk ayaklanmasına karşı rejimin kullandığı şiddetin boyutları ile başlayan trajedi, 22 milyonluk bir ülkenin bugün tüm küresel ve bölgesel güçlerin kozlarını paylaştığı, sahada ise silahlı grupların birbiriyle çatıştığı bir yere dönmesiyle devam ediyor.
Baas rejimi, Rusya ve destekçileri, İdlip’te tarafı oldukları ateşkes anlaşmalarını ihlal ediyorlar. ABD de aynı bölgede hava saldırılarında bulunuyor.
İdlip halkı ise tüm bu şiddet sarmalının içinde ölüm kalım mücadelesi veriyor.
Türkiye, 2011-2015 arası uyguladığı açık kapı politikasını terk etti ve Suriye sınırı son birkaç yıldır kapalı.
Siyasi yelpazenin sağından ve solundan çeşitli yorumcular, gazete yazarları, geçtiğimiz günlerde sınıra akın eden binlerce kişiyi ısrarla “cihatçı” olarak göstermeye çalışıyor.
Türkiye’deki tüm sorunların kaynağı olarak göçmenleri gösteren, Suriye, Afganistan ve diğer ülkelerden gelen insanlara karşı küçümseyici ve ayrımcı bir tutum takınan anlayışlara asla prim verilmemelidir.
Suriyeliler ekonomik krizin sorumlusu değildir. Aksine krizden en ağır etkilenen sosyal tabakayı oluşturmaktalar. Üstüne, hiç hak etmedikleri şekilde yalanlarla suçlanmakta, hedef gösterilmekteler.
Bombardımanların sürmesi durumunda kaçmaya devam edecek insanlara kapıların açılmasını istiyoruz.
Herkesi bu çok basit insani yaklaşımı savunmaya, ırkçılığa karşı göçmenlerin yaşam hakkını savunarak dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.
