Nefreti durdurabiliriz: Suriyeli mülteciler yalnız mı?

24 Haziran seçimlerinin ardından Suriyeli mültecilere yönelik ırkçılıkla ilgili artış dikkat çekiyor.

Bu ırkçılık tüm partilerden geliyor. AKP’li Esenyurt Belediyesi, dükkanların Arapça tabelalarını indiriyor. Tabelaların %75’inin Türkçe olması gerektiği söyleniyor. Ancak İngilizce veya başka dillerdeki tabelalara dokunan yok. Suriyelilere yönelik mekanların tabelaları ise büyük bir seremoniyle kaldırılıyor.

İzmir’de Çamdibi semtinde, “mahalleli ile Suriyeliler arasında gerginlik” olarak servis edilen durum, mültecilere yönelik linçle sonuçlanıyor. Saldırganlar hem tekbir getiriyor hem de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağırıyorlar. MHP’nin iktidar ortağı olduğu bir ortamda, milli mutabakat mülteci düşmanlığıyla bir kez daha sağlanmış.

Sosyal medyada Suriyelilerle ilgili yalan haberler yayılmaya devam ediyor. Mersin’de bir eczaneye saldıran 12 kişinin Suriyeli olduğu iddiası yalan çıktı.

Millet İttifakı’nın ırkçılığı

Burada özel bir vurguyu ise İyi Parti’ye yapmak gerekiyor. MHP’den kopan ve muhalefet safına geçen bu parti, seçim kampanyasının merkezine Suriyelileri geri gönderme vaadini koymuştu. Meral Akşener’in bu yöndeki açıklamalarının yanı sıra, partideki birçok diğer ırkçı kadro da aynı nefreti büyütüyor. Örneğin partinin genel başkan yardımcısı Ümit Özdağ, Twitter’dan şöyle yazabiliyor:

“Suriyeli sığınmacılar Haçlı seferleri, Timur orduları ve Mondros’tan sonra son 1000 senelik tarihimizde Türkiye’nin Birliği için en büyük tehdittir.”

Muhalefette Suriyeli düşmanlığı CHP’nin içinde de oldukça köklü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, geçtiğimiz günlerde “Türkiye’yi bir mülteci çöplüğüne çevirdiler. Yarın, Türkiye’de Suriyeliler yeni partiler kuracak, mecliste belki yeni bloklar oluşacaktır” diye bir açıklama yaptı.

Nefret niçin yanlış?

Türkiye’de bugün 4 milyona yakın Suriyeli var. Yani toplumun neredeyse %5’i mültecilerden oluşuyor.

Savaştan ve büyük bir yıkımdan ailelerini, evlerini ve tüm hayatlarını geride bırakarak kaçmak zorunda kalan insanların Türkiye’ye alınmaması gerektiğini söylemenin hiçbir izahı olamaz. Üstüne, toplumdaki sorunları onların yarattığını söylemek de büyük bir haksızlık.

Tam da bu önyargıların yarattığı saldırganlık sebebiyle, genel kanının aksine, tüm yoksulluklarına ve çaresizliklerine rağmen, Suriyelilerin suç işleme oranları Türkiye vatandaşlarına göre çok daha düşük oranlarda.

Bunun yanı sıra, elbette Suriyelilerin içinde de, tıpkı Türkiye toplumunda veya diğer yerlerde olduğu gibi, her türlü insanı bulmak mümkün. Tekil örnekler araştırıp bunlar üzerinden genel bir “Suriyeli” imajı çizmeye çalışmak ise basitçe ırkçılık.

Umut veren örnekler

Onca nefret yüklü örneğin yanında güzel şeyler de oluyor. Geçtiğimiz yıl Türkiyeli ve Suriyeli saya işçilerinin birleşik mücadelesi kardeşliği güçlendirmişti. Şimdi de Torbalı’da tarım işçileri birleşti, mücadele etti ve kazandılar.

İşçi sınıfının gücü birliğinden gelir. Türk, Kürt, Ermeni veya Suriyeli; işçilerin ortak düşmanı her ulustan patronlardır. Başka bir ulustan işçi kardeşini ırkçılığa karşı savunamayan işçiler ise kendilerini sömürenlere karşı mücadele edemezler.

ilginizi çekebilir

860905Image1
Demokrasi mücadelesi büyütülmeli
indir (4)
Suriyeli sosyalist Ghayath Naisse: Suriye’de özgürlük ve eşitlik için HTŞ’ye direnebiliriz
TURKEY-KURDS-CONFLICT-DEMO-PEACE
Silahlara veda edilirken