Ankara metrosunda Alan Kurdi

Ankara metrosunda bir resim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, denizin üzerinde bir suret olarak belirmiş, kıyıda bir mülteci çocuk, üstünde kırmızı tişörtü, altında şortu, ayakkabısı… Can vermemiş henüz, ölmek üzere. “Göklerden gelen karar” belli ki Erdoğan. Uzatmış ellerini çocuğa, çocuk da yalvarır gibi ona uzanmaya çalışıyor.

Peki, hikâye hakikaten böyle mi?

Resimdeki kıyafetleri giyen çocuğu hatırlarsınız. Adı Alan Kurdi idi. Alan, henüz 3 yaşında, Kobanêli bir mülteciydi. IŞİD’den kaçıp Türkiye’ye gelmişlerdi. 2 Eylül 2015’te annesi, babası ve kardeşiyle bir bota bindiler. Karşıya Yunanistan’a gideceklerdi. Bir dalga botlarını devirdi. Bir tek Alan’ın babası Abdullah kurtuldu. Alan’ın bedeni karaya vurdu. Fotoğrafı dünyanın her yanında vicdanları sızlattı.

Gerçekte Alan’a kimse elini uzatmadı, sadece babası elini uzatmış ancak yakalayamamıştı. Alan, hâlâ mülteci statüsü bile verilmeyen milyonlarca göçmenden biriydi. Devletin meşhur misafirperverliği Alan ve ailesinin kapısına pek uğramamış olacak ki hayatlarına mâl olacak o yolculuğu göze alarak Türkiye’den gitmeye çalışıyorlardı.

Suriye sınırında bir duvar var. Mültecileri durdurmak için. Alan gibiler Kobanê’den, Halep’ten, İdlip’ten gelemesinler diye… Suriyeliler, her zaman seçim konuşmalarının malzemesi yapılıyor ama 3 milyona yakın Suriyeli hâlen “geçici koruma” adı verilen garip bir statü ile hayatlarına devam etmek zorunda. Çoğu kayıtdışı olmak üzere, yok pahasına çalışıyorlar, AB ile yapılan anlaşma gereği Avrupa’ya geçişlerinin engellenmesi gerekiyor. Seslerine kulak verilmiyor, bir bisiklet kavgasından 500 mülteci bir ilçeyi terk etmek zorunda kalabiliyor.

Resimdeki zat her fırsatta “salarım mültecileri ha” diye Avrupa’ya nutuk çekerken, yeni Alan’lar yaratacak yeni savaşlara kapı açılırken, Alan’ı böyle bir resme malzeme yapmak insanlığın bir kez daha ölmesi gibi. Alan bu hayatta 3 yıl gibi kısa bir süre kalabildi. Bugün Kobanê’de bir mezarlıkta yatıyor. Mültecileri iktidarın sürekliliği için bir “rehine” veya muhalefet için bir “malzeme” değil de insan olarak görüp, seslerine kulak vermek Alan Kurdi’ler ölmesin diye önemli bir başlangıç olabilir.

Can Irmak Özinanır

[email protected]

son yazıları

Marksizmi ölü metinlere feda etmemek: Nisan Tezleri
Boykot ve işçi sınıfının bir parçası olarak “eğlence sektörü” çalışanları
Diyalog ve baskı aynı anda

ilginizi çekebilir

barisin-turkusunu-soyleme-zamani-iii
Bahçeli ve demokrasi
Day Of Action Protests Across The Country
ABD’de oligarşi iktidarına karşı direniş yükseliyor
WhatsApp Görsel 2025-03-29 saat 15.01
Irkçıların cüreti nereden geliyor?