Search
Close this search box.

7 Şubat 1945: Churchill, Roosevelt ve Stalin dünyayı paylaşmak için görüştü

7 Şubat 1945’te müttefik liderlerinden Başbakan Winston Churchill, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ve Mareşal Josef Stalin, Karadeniz’de gizli bir yerde Almanya’ya karşı verilen savaşın sonunu ve Avrupa’nın geleceğini görüştüler.

Karadeniz’de gizli bir yerde gerçekleşen görüşmede, ABD, İngiltere ve SSCB devletinin yöneticileri bir araya geldi. Müttefik devletlerin galibiyeti hemen hemen kesinleşmişti. Bu durumda, galiplerin kendi arasında ganimeti paylaşmaları gerekiyordu. Dünya savaşında paylaşılacak ganimet de dünyaydı. Özellikle Avrupa’da müttefik devletlerin nasıl bir paylaşım yapacağı önemli bir sorundu.

Görüşmeden altı ay sonra, ABD dünya tarihindeki ilk nükleer saldırıyı gerçekleştirerek büyük bir kitle katliamına imza attı. Savaşın kaderinde önemli bir etkiye sahip olmayan bu katliamın amacının galip ülkelere ve özellikle de SSCB’ye göz dağı vermek olduğu düşünülüyor.

İkinci Dünya Savaşı yaklaşık 70.000.000 insanın ölümüne neden olduktan sonra sona erdi. Savaşın sona ermesinin ardından dünyada yeni sınırlar çizildi. SSCB ve ABD ekseninde iki ana kutuba ayrılan dünya uzun bir süre bu iki emperyalist kamp arasındaki soğuk savaş ile tehdit altında kaldı. Nükleer silahlanma yarışı, birkaç kez dünyayı nükleer savaşın eşiğinden döndürdü.

Savaşın ardından Avrupa’da Polonya, Arnavutluk, Çekoslovakya, Macaristan gibi ülkeler sovyet tankları ile “özgürleşmiş” ve “komünistleşmiş” oldular. Emperyal devletlerin imzaladığı anlaşmalarla bir gecede bu ülkelerde “sosyalist devrim” gerçekleşmiş sayıldı. Almanya ikiye bölünerek Doğu’da ve Batı’da iki devlet haline sokuldu. Doğu Almanya, diğer “komünist” ülkeler gibi tanklarla sosyalistleşti.

Gerçekte, emperyalizmin üst basamağındaki ülkeler Avrupa’yı paylaşıyordu. SSCB de, işçilerin çıkarının değil; SSCB’deki egemen bürokrasinin çıkarlarını gözeterek bu pazarlık masasından en fazla kazançla çıkmanın peşindeydi. SSCB bürokrasi sınıfı, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından egemenlik alanını arttırmış, içerideki işçilere karşı hegemonyasını sağlamlaştırmış ve en büyük emperyal güçlerden birine dönüşmüş oldu.

Tankların asla özgürlük getiremeyeceğini Doğu Bloğu ülkelerinde yaşayan işçi sınıfı derhal öğrendi. Doğu Bloğu rejimleri, değil işçi demokrasisi demokratik seçimlerin bile yapılmadığı bürokratik diktatörlükler olarak tarihteki yerlerini aldılar.

ilginizi çekebilir

istanbul-da-boykot-yuruyus-miting-gunu
Öğrenci ve kitle hareketi içerisindeki faşizmin önlenebilir yükselişi
senol pers 2 thumb
Demokrasi Gaspına Karşı Kitlesel Muhalefet | Perspektifler #2
JDJadjlj
Devlet, asker, polis: Bunlar kimin için var?