16 Mart katliamı: Darbe koşullarını yaratmak için kanlı bir provokasyon

Bundan 37 yıl önce, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden çıkan öğrencilerin üzerine önce dinamit atılmış, sonra da silahla ateş açılmıştı. Tarihe 16 Mart katliamı olarak geçen olay, 12 Eylül darbesine ortam yaratmak için gerçekleştirilen katliamlardan sadece biriydi.

16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde gerçekleşen bombalı ve silahlı saldırıda, Abdullah Şimşek, Baki Ekiz, Cemil Sönmez, Hamit Akıl, Hatice Özen, Murat Kurt, Turan Ören isimli öğrenciler öldü. 41 öğrenci yaralandı.

Ülkücü faşistler arasında gizlice faaliyet gösteren bir polis, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne “ülkücülerin 8-10 gün içinde İstanbul Üniversitesi çıkışında solcu öğrencilerin üzerine dinamit atıp, silahlı tarama yapacaklarını” bildirmişti.

Emniyet arşivine 7 Mart 1978 tarih, 1.D.2.12780 koduyla girip resmiyet kazanan bilgi notunda belirtilen yer ve tarihte gerçekleşen katliama engel olunmadı. Bilgi notu katliamla ilgili soruşturma ve yargılamalar sürerken hiç ortaya çıkmadı. Olaydan 19 yıl sonra dava ikinci kez açıldığında bilgi notu da ortaya çıkacaktı. Bu somut kanıta rağmen, yargılanan polis şefleri delil yetersizliğinden beraat etti.

Darbe koşullarını yarattılar

1977 yılındaki genel seçimlerde Ecevit liderliğindeki CHP, yüzde 40’ın üzerinde oy almıştı.

Tıpkı daha sonradan görülecek olan “irtica geliyor” paranoyası gibi o gün de “komünizm geliyor” iddiaları ortaya atıldı.

Solun karşısına MHP ve Ülkü Ocakları üyesi katiller çıkartıldı.

Ülkede büyük bir terör dalgası başlatıldı.

1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’nda toplanan on binlerce kişinin üzerine ateş açıldı

16 Mart 1978 Beyazıt Meydanı’nda bombalı ve silahlı saldırı gerçekleştirildi.

8 Ekim 1978’de Ankara’da Bahçelievler’de 7 solcu öğrenci vahşice katledildi.

26 Aralık 1978 günü Maraş’ta ülkücü faşistler tarafından Alevi-Sünni çatışmasını kışkırtmak için 105 insanın öldüğü katliam gerçekleştirildi.

Aynı gün ülke çapında sıkıyönetim ilan edildi.

2 yıl süren sıkıyönetim ile birlikte ise gerek faşist saldırılar gerekse ölümler doruğa çıktı.

12 Eylül 1980’de ise ordu yönetime el koydu.

12 Eylül darbecileri, tıpkı 27 Mayıs ve 12 Mart darbecileri gibi “Kardeş kavgasını önlüyoruz” gerekçesini ileri sürdü.

ilginizi çekebilir

nehirden
İstanbul'da Filistin protestosu: “Maersk’a geçit yok, İsrail’e ambargo”
test
Şenol Karakaş ile perspektifler 3 | Sırrı Süreyya Önder, Çözüm Sürecine Saldırılar, 19 Mart Sonrası Hareketin Geleceği
rm
Şişli’de söyleşi: Roni Margulies’in polisiye edebiyatı