Doktor Ekrem Karakaya’nın görevi başında katledilmesinin ardından hekimlere ve sağlık çalışanlarına saldırılar devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre hastanelerde şiddet toplumsal bir vaka haline geldi.
Beyaz kod, hastanelerde çalışanların, hasta yakınları tarafından işyerinde uğradıklara şiddet, taciz ve hırsızlıklar karşısında sabit hattı arayarak koruma istedikleri sistemin adı. Son 5 yılda beyaz kod ihbarlarının sayısı, medyaya yansıyan şiddet haberlerinin gerçekte yaşananların çok küçük bir bölümü olduğunu ortaya koydu.
Sağlık Bakanlığı’nın faaliyet raporlarına bakıldığında 2017’de 7 bin 751 beyaz kod çağrısı yapılmış. 2018 raporunda ise bu bilgiye yer verilmemiş. Beyaz kod ihbarları 2019’da 46 bin 274’ye çıkmış. Sağlık emekçilerinin pandemiyle savaştığı 2020 yılında ihbarlar tırmanarak 72 bin 158 sayısına ulaşmış. 2021 yılında ise adeta patlama yaparak 101 bin 984 olmuş.
Rakamların ardındaki şiddet, sağlıkçılara adeta bir savaş açıldığını ifadesi. Ve şiddet tırmanarak, canlar alarak, birçok hekimin devlet hastanelerinden ayrılmasına yol açarak sürüyor.
Peki bu savaşı kim açtı? Sağlık politikalarıyla övünen ve bunun için oy isteyen AKP ile Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) kapatılmasını isteyen MHP.
Sorun siyasi
Sağlıkta dönüşüm adı verilen ve hastanelerin ticarileştirilmesini esas alan AKP sağlık politikasının bir uygulaması olan Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) 5 dakikada muayeneyi dayatıyor. Hastaneler şirket hiyerarşisi ve kuralları etrafında işletiliyor. Yaygın devlet hastaneleri kapatılarak, yerlerine il merkezlerinden uzakta şehir hastaneleri kuruluyor. Tüm bunlar hastanelerde ve acil servislerde yoğunluk yaratarak, hastalar ve yakınları ile onları tedavi eden sağlık personelini karşı karşıya getiriyor.
Bununla da kalmayan iktidar ortakları, sağlık emek meslek örgütlerine uyguladıkları baskı ile yurttaşları doktorlara ve sağlık personeline karşı kışkırtıyor. İş güvenliği sistematik olarak yok edildi.
2017’den 2019 yılına olan tırmanış, sağlıkta dönüşüm politikalarının şiddet ürettiğini gösterirken, 2020’den bugüne beyaz kod ihbarlarındaki patlayış, Erdoğan ve Bahçeli’nin Türk Tabipleri Birliği’ni hedef alan açıklamalarının eseridir.
İktidar tarafından kışkırtılan hasta yakınları doktorlara, hemşirelere ve sağlık personeline saldırmayı adeta bir hak olarak görüyor. Nitekim Doktor Ekrem Karakaya’nın görevi başında katledilmesinin ardından hayatları için grev yapan sağlıkçıların hedef gösterilmesi, sağlıkta şiddetin teşvikinin bir kampanya olarak ele alınmasının sonucu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, haklarını isteyen doktorlara “giderlerlerse gitsinler” diyerek sağlıkta şiddeti bir üst seviyeye sıçrattı. Kendisi özel hastane sahibi olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise beyaz kod verilerini TTB ile paylaşmadığı gibi, sağlık emek meslek örgütlerinin taleplerine hep sırtını döndü.
Sağlıkçılar hesap soruyor
Hastanalerde şiddete karşı 7-8 Temmuz’da yapılan grevde okunan bildiride şunlar söylendi:
“Güvenli çalışma alanı sağlamak siyasal iktidarın sorumluluğundadır. Sağlık Bakanı başta olmak üzere sorumluluğunu yerine getirmeyen yetkililer derhal istifa etmelidir. Bizler bu konuda, yaşam hakkımız ve güvenli çalışma koşulları için, gücümüzü; her yerde, her koşulda, hep birlikte göstermeye hazır olduğumuzu bir kere daha belirtiyoruz.”