Beyaz Miğferler, Suriye Devrimi ve iliştirilmiş bir gazeteci olarak Fehim Taştekin

24.07.2018 - 15:15
Haberi paylaş

Suriye’nin güneyindeki son bölgelerin de Baasçılara geçiyor olması, 2011 yılında Arap Baharı ile birlikte başlayan devrimin sona erişinin habercisi. İlk gösterilerin yapıldığı Deraa’ya dikilen rejim bayrağı, bu açıdan sembolik bir öneme sahipti.

Bu süreçte rejim ve destekçisi Rusya ile diğer güçler arasında çeşitli anlaşmalara gidiliyor. Bunlardan biri de, insani yardım kuruluşu Beyaz Miğferler’in bölgedeki gönüllülerinin, Batılı ülkelerin İsrail’e yaptığı baskı sonucu bu yönden Suriye dışına tahliye edilmeleriydi.

Ortadoğu üzerine gazetecilik yapma iddiası taşıyan isimlerden biri olan Fehim Taştekin, dün Gazete Duvar’da yayımlanan yazısında, bu tahliyeyi ele alırken örgütü “rejim değiştirme aparatı” olarak tanımlamış ve bir dizi iddiada bulunmuş.

Beyaz Miğferler, resmi adıyla Suriye Sivil Savunması, 2014 yılında kurulan, 2017 yılında yürüttüğü çalışmalarla dünya çapında üne kavuşan, 4 bine yakın gönüllüsü bulunan bir insani yardım örgütü. İçinde eski öğretmenler, itfaiyeciler, doktorlar var. Baas ordusunun ve Rusya’nın hava kuvvetleri tarafından bombalanan yerlerde enkazların altından insan kurtarmaya çalışıyorlar.

İddialar Baas rejimi ve Rusya’ya ait

Taştekin’in yazısında bu örgütle ilgili öne sürdüğü iddialar ise kendisine ait değil. Putin rejiminin yayın organları tarafından Beyaz Miğferler’i itibarsızlaştırmak için başlatılan bir online kampanyanın ürünleri. Ve bu bayat propaganda, defalarca yalanlanmış olmasına rağmen, tekrar tekrar önümüze sürülüyor.

Bu kampanyanın Türkiye’deki ayağını oluşturanların tümü Taştekin kadar kibar değil. Örneğin Ekşi Sözlük’ün Banu Avar ile soL haber arasında salınan ulusalcı kitlesinin yazdıklarında¹ korkunç bir cinsiyetçi dil görüyoruz. Fakat onlarla Taştekin arasında bir ortaklık var; belirli bir merkez tarafından seri olarak üretilen, bu yüzden bir kısmı daha ciddi kaynaklarca incelenmiş, yanlışlığı ispatlanmış verileri ezbere yazmaları.

Taştekin, örgütün “sahte kurtarma sahneleri” ile gündeme geldiğini söyleyip şöyle devam ediyor:

“Farklı yerlerden toplanan cesetleri bir yere taşıyıp sahne oluşturmak, kimyasal saldırı olmuş gibi ilk yardım müdahalesinde bulunmak ve oluşturulan dehşet sahneyi görüntüleyip delil olarak sunmak bu örgütün başvurduğu taktiklerden biriydi. Tanıklara göre bu yola en son nisanda Doğu Guta’da başvuruldu. Medyaya sızdırılan ham video görüntüleri sayesinde kurmaca operasyonlar kendini ele verdi.”

Sahte kurtarma sahneleri iddiası

Oysa örgütün kurgu sahnelerle muhalefet lehine kamuoyu oluşturmak için Baas rejimi ve Rusya aleyhine yalan söylediğini iddia eden videoların birçoğu yalanlandı.

France 24’teki The Observers (Gözlemciler) adlı TV programı ve web sitesi, örgütle ilgili iddialara yönelik incelemesinde, “kamerayı görünce bağırmaya başlayan yaralı”, “makyaj yapılan çocuklar”, “aynı çocuğun birden fazla sahte kurtarma sahnesinde oynaması”, “kimyasal saldırı sahnelerinin film setinde çekildiği” gibi iddiaların tamamını yalan olduğunu farklı kaynaklara dayalı, Teyit.org benzeri kapsamlı araştırmalar sonucunda ortaya koymuştu.²

Örneğin, çokça öne sürülen “kamerayı görünce bağırmaya başlayan yaralı” videosu, bizzat Beyaz Miğferler tarafından, internette onların dışında başlatılan “Mannequin Challenge” adlı viral kampanyanın bir parçası olarak, Suriye’de yaşananlara dikkat çekmek için hazırlanmış bir yapım. “Mannequin Challenge”, insanların belirli bir anda donmuş olarak durdukları, bir kameranın aralarında gezerek onları bu hâlde görüntülediği online video akımının adıydı. Beyaz Miğferler de enkaz altından yaralı kurtarma çalışması esnasında donmuş bir sahneyi videoya almış, sonra bir anda herkesin kıpırdamasıyla gerçeğe dönen bir çalışmayla Suriye’deki insani acıya dikkat çekmeye çalışmışlardı. Örgütü itibarsızlaştırmak isteyenlerin “sahte kurtarma çalışması” iddialarının merkezinde bu video yer alıyor.

Aynı araştırma, örgütün “El Kaide ile çalıştığı”, “cihatçı örgütlerin sivil maskesi olduğu” gibi iddiaların kaynaklarının da genellikle ispatlanamamış şeyler olduğunu açıklıyor.³

Snopes.com adlı teyit sitesi de benzer bir araştırma sonucu “Beyaz Miğferler’in terörist örgütlerle bağlantısı olduğu” iddiasının yanlış olduğunu yazmıştı.⁴

“Alt right” müttefikliği ve “anti-Sorosçuluk”

The Guardian’da 2017 yılının sonunda Olivia Solon tarafından yazılan makalede⁵ ise bu yalan haberlerden oluşan propagandanın merkezi olarak Rusya rejiminin yayın organları tarafından üretildiği, bu çevrelerin Twitter’daki trolleri, kendini “antiemperyalist” gören kimileri ve komplo teorilerine tutkun başkaları tarafından yaygınlaştırıldığı ve Batı’da alt-right denilen aşırı sağcı ırkçı gruplar tarafından sahiplenildiği anlatılıyor.

Örneğin, Beyaz Miğferler, Nisan 2017’de Han Şeyhun’da gerçekleştirilen ve üçte biri çocuk en az 83 kişinin yaşamını yitirdiği kimyasal saldırıyı belgelemişti. Daha sonra BM de bu saldırının Suriye rejimi tarafından gerçekleştirildiği sonucuna vardı. Rus yayınları ve başka “alternatif” siteler ise BM araştırmasının bulgularına şüphe düşürmeye çalıştılar. Alt-right ırkçıların sitesi Infowars, işi kimyasal saldırının Beyaz Miğferler tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmeye kadar vardırdı. Bu site, örgütün “George Soros tarafından finanse edilen El Kaide bağlantılı bir grup” olduğunu yazıyor. Tıpkı, mültecilere yardım faaliyeti gösteren STK’ları suçlu ilan eden “Soros’u durdurma yasası”nı çıkartan Macaristan’ın Erdoğan’ı Viktor Orban gibi; tıpkı bundan 10 yıl önce demokrasi ve özgürlük için mücadele eden solculara “Sorosçu” yaftası takan Türk ulusalcıları gibi; tıpkı bugün “üst akıl” diye bir şeyin Türkiye’yi durdurmaya çalıştığını iddia eden AKP’lilerin “Sorosçuluk” suçlamaları gibi.

Sorun bilgi savaşı mı?

Solon’un makalesinden öğrendiğimize göre, internette yayılan yanlış bilgileri takip etmek için Hoaxy adlı bir yazılım üreten Indiana Üniversitesi’nden bilgisayar mühendisliği profesörü Fil Menczer, “Beyaz Miğferler” diye aratıldığında, örgütle ilgili yüzlerce makalenin sadece birkaç kaynaktan üretildiğinin görüldüğünü söylüyor. Benzer şekilde, tüm makalelerde aynı birkaç kişiye “uzmanlar” olarak sürekli referans verilerek, gerçekdışı bir konsensüs varmış gibi gösterilmek isteniyor.

Bir başka analiz firması Graphika da Beyaz Miğferler hakkında tweet atan 14 bin kullanıcının yazdıklarının “çok benzediğini”, bunların bir kısmının Kremlin’in bilinen troll hesapları olduğunu raporluyor.

Taştekin ve diğerleri, örneğin örgütün “uzuvları kesilmiş Suriyeli askerlerin gömülmesine yardım ederken” görüntülenen bir üyesi olduğuna değinirken, bu kişinin derhal ihraç edildiğine; veya örgütün kimden gelirse gelsin tüm sivil ölümlerini ve infazları kınayan açıklamalar yaptığına değinmiyorlar.

İnternette yanlış bilginin yayılması, sosyal medyanın bu kadar popülerleştiği bir dönemde kaçınılmaz bir şey. Ve yalnızca muktedirlerin saflarında değil, ezilenlerin ve özgürlük için mücadele edenlerin lehine de birçok spekülatif bilgi üretilebiliyor. Ancak bunlar son tahlilde hiçbir zaman bize, demokrasi isteyenlere yaramıyor. Gezi günlerinde gerçek olmayan onlarca “ölen aktivist” haberi, bizim safımıza moral veya enerji vermediği gibi bunları eksiltiyordu. Benzer şekilde, zaman zaman Kürt mücadelesi lehine görülen manipülasyonlar da bu davanın itibarını azaltmaktan başka bir işe yaramıyor.

Fehim Taştekin’in pozisyonu neye benziyor?

Gezi demişken, buradan devam edelim: Türkiye’ye dışarıdan bakan birinin, Gezi aktivistlerini “Divan’ın kapılarını açarak ve pizzalar yollayarak” Koç tarafından fonlanan insanlar olarak gördüğünü; parkta birtakım kişilerin Gezicilere para dağıttığını, CNN’in bütün gün muhalifler lehine yayın yaptığını, dolayısıyla milyonların katıldığı bu eylemlilik sürecinin ABD emperyalizmi tarafından Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik bir darbe girişimi olarak tasarlandığını söylediğini düşünün.

Bütün bunlara, Türkiye içi birtakım kaynaklardan kanıtlar bulunabilir mi? Elbette, hem de en büyük gazetelerden!

AKP bugün resmi tarihi baştan yazmak ve Gezi direnişine katılmayı suç ilan etmek istiyor.

Fehim Taştekin’in pozisyonu da tıpkı böyle birine benziyor. Suriye içinde, o halkın büyük çoğunluğunun 2011’den beri olup bitenlere ilişkin sahip olduğu deneyimler yerine, o halkı ezmek için tüm imkanlarını seferber eden kapitalist bir diktatörlük rejiminin ve onun uluslararası destekçilerinin verilerine yaslanarak “Suriye analizi” yapıyor. Halep’te rejim güçleri eşliğinde kimi bölgelere gidip oralardan haber geçen “iliştirilmiş” bir gazetecilik bu.

Taştekin bu hatasını düzeltmek istiyorsa, Türkiye’de var olan dört milyon Suriyeli mülteciyle temas kurarak işe başlayabilir. Sokakta rastgele seçtiği her 100 Suriyeliden 95’i, kendisinin "rejime yönelik komplo" olarak gördüğü anlatının gerçekliğini aktaracaktır.

Beyaz Miğferler’le hemfikir miyiz?

Bunun yanı sıra, Beyaz Miğferler elbette ki “uluslararası toplumdan”, Batılı devletlerden veya bulabildiği her yerden bağış alan bir sivil toplum kurumu. İçinde, kendi halkına yardım etmek için bir şeyler yapmak isteyen, farklı görüşlerden Suriyeliler var. Bunların bir bölümü, örgütün yönetimi, BM’nin Suriye hava sahasını uçuşa kapatmasının oradaki insani acıyı dindireceğini düşünüyor olabilir. Her gün savaş uçaklarının vurduğu binalardan ölü ve yaralı çıkartan bir kurumun gönüllüleri için oldukça doğal bu. Biz buna karşı, Suriye Devrimi’ne Batı’nın müdahalesinin nasıl zararlar verdiği üzerine, siyasi bir tartışma yürütebiliriz.

Ancak Suriye halkının çoğunluğu tarafından işgalci olarak görülen İran’ın, Rusya’nın veya Hizbullah’ın ülkedeki askeri ve politik varlığını hiç sorun etmeyenlerin bu siyasi tartışmada bir yeri olamaz. Kendilerinin destekledikleri güçlerin bombaladığı insanlara yardım etmeye çalışanları “savaşı kışkırtmaya çalışmak” ile suçlayamazlar. 2014’ten beri 210 gönüllüsü öldürülmüş, yalnızca 2017’de havadan bombalar ve karadan füzelerle 112 kez saldırıya uğramış bir örgütten bahsediyoruz. Suriye Devrimi’ni destekleyenler elbette bu manipülasyonlara ve iftiralara karşı insani yardım çalışması yürütenlerle birlikte duracaklardır.

“Rejim değiştirme aparatı” olarak Suriye işçi sınıfı

Suriye rejiminin değimesinden ölümüne korkan Fehim Taştekin’e göre Beyaz Miğferler bir “rejim değiştirme aparatı”. Oysa “Halk rejimin devrilmesini istiyor” diyerek sokağa çıkan yüz binlerce kişi, bizzat Suriye’nin işçi sınıfıydı.

Bu insanların içinde yaşadıkları dünyayla ciddi dertleri vardı. Yoksullardı ve özgürlüklerinden yoksunlardı. Sosyalist aktivist Joseph Daher’in Suriye Devrimi’nin sosyal kökenlerini anlattığı son makalesinde⁶ aktardığına göre, “hareketin en önemli bileşeni, ekonomik olarak marjinalleştirilmiş Sünni kır emekçileri, ayrıca kentli emekçiler ve serbest çalışanlardı; bunlar, bilhassa 2000’de Beşar Esad’ın iktidara gelmesinden sonra, neoliberal politikaların en sert vurduğu kesimler oldu.”

Daher’in “sonuç” bölümündeki tarifiyle Suriye’de rejimi değiştirmekten kimlerin çıkarı olduğunu anlatarak bitirelim:

“Beşar Esad’ın 2000 yılında iktidara gelmesi, devletin patrimonyal niteliğini önemli ölçüde güçlendirdi; rejimin iç çemberinde yer alan yandaş [crony] kapitalistlerin ağırlığı giderek büyüdü. Hızlanan neoliberal politikalar, rejimin asli sosyal tabanında ciddi bir kayma yarattı; geçmişte bu taban aslen köylüler, kamu çalışanları ve burjuvazinin kimi kesimlerinden oluşurken, giderek yerini, merkezinde yandaş kapitalistler, (başını Esad’ın annesinin ailesinin çektiği) rant peşindeki politik şefler, rejim yanlısı burjuvazi ve üst-orta sınıflardan oluşan bir rejim koalisyonuna bıraktı.

Özellikle köylerde ve orta büyüklükteki şehirlerde, liberalleşmenin dışladığı geniş kesimler ayaklanmanın en ön saflarında yer alacaktı. Demokrasi yokluğu ve Suriye toplumunun geniş kesimlerinin yoksullaşması, ayrıca artan yolsuzluklar ve tırmanan sosyal eşitsizlikler, halk ayaklanmasına zemin hazırladı; ayaklanma artık sadece bir kıvılcım bekliyordu. Ülkedeki ilk protestoları tetikleyen unsur, Tunus ve Mısır’daki ayaklanmalar oldu; Dera’daki olaylardan sonra insanlar Suriye’de de benzer bir haraket başlatma fırsatı olduğuna karar verdi.”

Ozan Tekin

https://eksisozluk.com/the-white-helmets--4771151

http://observers.france24.com/en/20180514-white-helmets-allegations-fact-fiction

http://observers.france24.com/en/20180510-syria-white-helmets-terrorists-fact-fiction-islamic-state
http://observers.france24.com/en/20180511-white-helmets-syria-fact-fiction-debunking

4 https://www.snopes.com/fact-check/syrian-rescue-organization-the-white-helmets-are-terrorists/

5 https://www.theguardian.com/world/2017/dec/18/syria-white-helmets-conspiracy-theories

6 https://baslangicdergi.org/suriye-ayaklanmanin-sosyal-kokenleri/

Bültene kayıt ol